İSTANBUL - Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürtlerin statüsünü hedef aldığını belirten DİB Koordinasyon Kurulu üyesi Ayşegül Devecioğlu, Kürtlerin bu saldırlar karşısındaki direnişinin meşru olduğunu vurguladı.
Türkiye, İçişleri Bakanlığı’na dönük 1 Ekim’de gerçekleştirilen eylemi gerekçe göstererek Kuzey ve Doğu Suriye’yi bir kez daha hedef aldı. 4 Ekim’de başlatılan hava saldırılarıyla bölgenin alt yapı ve sivil yerleşim alanlarını hedef alındı. Saldırıları değerlendiren Demokrasi İçin Birlik (DİB) Koordinasyon Kurulu üyesi Ayşegül Devecioğlu, Kürtlerin statüsünün hedef alındığını söyledi. Kürtlerin saldırılara karşı direnişinin meşru olduğunun altını çizen Devecioğlu, saldırılarla yaşam alanlarının hedef alındığı ve bu durumun Kürt sorununda çözümsüzlüğünden kaynaklandığına işaret etti.
Ayşegül Devecioğlu
KÜRT STATÜSÜNE TAHAMMÜLSÜZLÜK
Türkiye’nin, İçişleri Bakanlığı’na dönük PKK’nin üstlendiği eylemi gerekçe göstererek Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırdığını anımsatan Devecioğlu, Türkiye’nin krizi fırsata dönüştürmeye çalıştığını dile getirdi. Devecioğlu, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’deki Kürtlerin statüsü olan Özerk Yönetime tahammül edemediğini ifade ederek, “Rojava’nın varlığı, Türkiye’yi rahatsız ediyor. Rojava dediğimiz yer, yeni bir sistemin olduğu, halkların bir arada yaşadığı yer. Buna sadece Türkiye karşı değil, dünyanın bütün egemenleri karşı” diye belirtti.
‘ROJAVA’NIN GAZZE’DEN NE FARKI VAR?’
Türkiye’nin yer altı ve yer üstü enerji kaynaklarını bombalamasının nedeninin tamamen kolektif yaşamı parçalamak olduğunu dile getiren Devecioğlu, bu saldırıların uluslararası sözleşmelere ve evrensel hukuk normlarına aykırı olduğunu söyledi. Devecioğlu, “Kürt varlığını yok etmek ve bu çözümsüzlükle ayakta kalabilecek bir iktidar var. Devlet, bizden aldığı vergilerle silah, bomba alıyor ve gidip başka halkların üzerine yağdırıyor. Bugün Rojava’da olanın Gazze’den ne farkı var? Gazze de abluka altında, Rojava da abluka altında. Kalkıp İsrail’i eleştirip, Rojava’da sivil insanlara saldırmak nasıl bir anlayış. Rojava’ya yönelik saldırıyı sadece iktidar değil, kurumsal muhalefet de destekliyor” dedi.
Kuzey ve Doğu Suriye’de halkların eşit haklarla bir arada yaşam inşa ettiğini sözlerine ekleyen Devecioğlu, “Kamusal alanda bu hakların güvenceye alınan bir sistem olduğunu biliyoruz. Burada kadınların etkin olduğu, İŞİD’e karşı savaşan kadın komutanlar ve yöneticiler var. Onların bir kısmı da SİHA’larla yok edildi” ifadelerini kullandı.
‘İKTİDAR SAVAŞ SİYASETİYLE AYAKTA DURUYOR’
Savaş politikalarının Türkiye’yi ekonomik olarak uçuruma sürüklediğini söyleyen Devecioğlu, bu durumun halkların bir arada yaşadığı eşit ve demokratik bir geleceği de yok ettiğini ifade etti. Savaşın sadece askeri olarak yürütülmediğine işaret eden Devecioğlu, özel savaş politikalarına dikkat çekti. Devecioğlu, “Savaş sadece bombayla olmuyor. Kürt illerinde ağaç kesmek, Kürt gençlerini uyuşturucuya alıştırmak savaşın bir parçasıdır. Savaş her anlamda Türkiye’yi yok ediyor. Savaş şu an iktidarın ekonomik alanda bütün çözümsüzlüklerinin üstünü örtmek için kullandığı bir araç. İnsanlar bu ülkede barınma, sağlık, eğitim ve ulaşım haklarını kullanamıyor. Bunları etkin ve nitelikli bir şekilde kullanmak için bunu vergilerimizle sağlıyor. Peki bu kaynaklar şu an nereye gidiyor? Bombaya, mermiye gidiyor. İktidar savaş siyasetiyle ayakta duruyor” diye belirtti.
ERDOĞAN’IN GAZZE AÇIKLAMALARI
Erdoğan’ın Gazze’ye dair sarf ettiği, “Şu anda Gazze‘ye su verilmiyor. Elektrik yok, verilmiyor. Hani insan hakları” şeklindeki sözlerine tepki gösteren Devecioğlu, “Erdoğan’ın İsrail’le yaptığı birçok ekonomik anlaşma var. Erdoğan’ın kalkıp insan haklarından bahsedip Gazze’ye sahip çıkması, tam bir iki yüzlülük ve yalan. Gazze onu ilgilendirmiyor. Burada ikiyüzlülüğü aslında muhalefetin onun yüzüne çarpması gerekir. Muhalefetin şunu diyebilmesi gerekir, ‘Kendi halkından olan, evinde oturan insanları bombalıyorsun, çocukları öldürüyorsun’ demeli. Bunun da sorulmadığı bir noktadayız. Gazze’dekiler insansa, Rojava’dakiler insan değil mi? İsrail’e yapılmış bin anlaşma var. Tabanına yaranmak için Gazze’ye sahip çıkmaya çalışıyor” diye konuştu.
‘ORTAK MÜCADELE’ ÇAĞRISI
İktidarın çözüm için bütün yolları tıkadığını belirten Devecioğlu, barış, adalet ve eşitlik talep edenlerin “terörist” olarak suçlandığını ifade ederek, şöyle devam etti: “Bir barış hareketi ortaya çıkamıyor. Biz usanmadan bu barış talebini her yerde dile getireceğiz. Çünkü bu savaş her şeyi zehirliyor. Demokratik toplumun, bu savaşın meşrulaştırılmasına karşı ortak mücadele etmesi gerekiyor. İki yüzlü olmamak gerekiyor. Filistin halkının direnişi meşru ise, Kürt halkının direnişi de meşrudur. Bu savaşa karşı acil bir şekilde barış adımı atılması gerekir. Bunun önceki çözüm sürecinden farklı olarak daha genel, toplumsal bir mutabakata oturtulması gerekir. Meclisin çözüm yeri olduğu, yasaların çıkartıldığı, insanların barışı konuştuğu bir yol temizliğine ihtiyaç var. Bu da mücadele ve örgütlülükle yapılır. Çocuklar okula aç gidiyorsa, bunun savaş politikaları ve Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklandığını anlatabilmeliyiz.”
MA / Ferdi Bayram