MERSİN - Mersin Tabip Odası Başkanı Nasır Nesanır, sağlıkta artan şiddete işaret ederek, "Şiddeti ortadan kaldırmak için ülkede barış dilini kullanmamız gerekir" dedi.
Sağlık alanında çalışanlara dönük şiddet sürüyor. Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık Sen) tarafından hazırlanan “2022 Sağlıkta Şiddet Raporu”na göre, 2022 yılı boyunca sağlık çalışanlarına yönelik 249 saldırı gerçekleşti. Rapora göre, 422 sağlık çalışanı şiddet görürken, 2 sağlık çalışanı ise bunun sonucunda yaşamını yitirdi. Mersin Tabip Odası Başkanı Uzman Dr. Nasır Nesanır, şiddet vakalarının nedenleri ve çözümlerine dair konuştu.
‘SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM ŞİDDET ÜRETİYOR’
Nesanır, “Sağlıkta Dönüşüm Programı" kapsamında yürütülen anlayışın şiddet vakalarını arttırdığını söyledi. Yaşanan intiharların da bir şiddet biçimi olduğuna dikkati çeken Nesanır, ağır çalışma koşullarının bu vakaların artmasına neden olduğunu söyledi. Nesanır, "Sağlık hizmetine ulaşamayan yurttaş, sistemdeki sıkıntıların nedeni olarak hekimi veya sağlık çalışanının görüyor. Sağlıkta Dönüşüm Programı 2002 yılında uygulanmaya başladı. Bu tarihten önce sadece bir hekim sağlıkta şiddet nedeniyle yaşamını yitirdi. 20 yıldır yaşadığımız ölümlerin tamamı Sağlıkta Dönüşüm’den sonra gerçekleşti. Bu da bize Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın da bir şiddet ürettiğini gösteriyor" dedi.
ÇÖZÜM NEDİR?
Toplumun ekonomik ve politik yapısı üzerinden yeniden düşünülerek, çözüme odaklanılması gerektiğini söyleyen Nesanır, şöyle konuştu: "Demokrasiden, emekten, kadından yana tavır almalı. Ekolojik şiddeti uygulamamalıyız. Bunları ortadan kaldırdığımız zaman şiddet kendiliğinden sönükleşecek, sağlıkta şiddet azalacaktır. Toplumsallaşan bir şiddet var. Bu toplumsallaşan şiddet, insan haklarında ve emek mücadelesinde bir sorun olduğunu gösterir. Bu açıdan sağlıkta şiddet sadece yasalarla çözülemez. Geçmişteki eylemlerimizden dolayı belli düzenlemeler yapıldı ancak toplumsal şiddet ortadan kaldırılmadı. Toplumsallaşan şiddeti ortadan kaldırmak için ülkede barış dilini kullanmanız, ötekileştirmemeniz, başkasını düşmanlaştırmamanız, bir arada yaşama kültürü üzerinden bir siyasal sistem kurmanız, emekten yana bir sistem kurmanız gerekir.”
'SAĞLIKTA PİYASALAŞMA'
"Sağlıkta Dönüşüm Projesi" kapsamında sağlık hakkının piyasalaştırıldığını ve bir tüketim nesnesi haline getirildiğini vurgulayan Nesanır, "Sağlıkta Dönüşüm’ün açılımı sağlıkta piyasalaşmadır. Sağlık sürekli tüketim nesnesi haline getirilince o konuda bir talep oluyor. Piyasacı sağlık anlayışı, insanların birçok kurumda sağlık hizmetine erişimine engel oldu. Aynı zamanda özel hastanelere de birçok kaynak aktarıldı. Şehir hastaneleri dediğimiz hastaneler, kamu özel ortaklığında bir şirket gibi çalışıyor. Şirket gibi çalışınca da buradaki ana gaye toplumun sağlık hizmetini iyileştirmek değil, ‘biz buradan daha iyi nasıl kar ederiz, nasıl pay alırız’ oluyor. Böylelikle toplumun taleplerini yerine getiren bir sağlık sistemi değil, piyasacı bir sağlık sistemi oluşuyor. Bu da bu süreçte şiddeti arttırıyor” diye konuştu.
MA / Yüsra Batıhan