WAN - Barışçıl bir anayasayı savunduklarını belirten kadın hakları aktivisti Zozan Özgökçe, "Kadınları ve Kürtleri marjinalize ederek bir anayasa yapılamaz. Herkesin farklılıklarıyla eşit olmasından yanayız. Böyle bir anayasa mümkün" dedi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın uzun bir süredir dillendirdiği anayasa değişikliği gündemi Meclis’in 1 Ekim’de açılmasıyla birlikte bir kez daha gündeme getirildi. Erdoğan, Meclis açılış konuşmasında partilere yeni anayasaya destek vermeleri için çağrıda bulundu. 2023 genel seçimlerde kadın kazanımlarını hedef almaları ile gündeme gelen Hür Dava Partisi ve Yeniden Refah Partisi’nin, AKP-MHP ile ittifak kurması ve “Medeni Kanun”, “Nafaka Hakkı” ve “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun / 6284 sayılı yasa” gibi kadınların yaşamlarını koruma altına alan yasalarda değişiklik yapılmasının gündeme getirilmesi, anayasa değişikliğinde de kadınların temkinli yaklaşmasına neden oldu. Kadın örgütleri, haklarının güvence altına alınmadan ve toplumsal barış sağlanmadan yeni bir anayasanın etkili olamayacağını belirtiyor.
Kadın hakları aktivisti-feminist Zozan Özgökçe, iktidarın kadın hakları karşıtı partilerle birlikte yürüttüğü bu politikalara karşı örgütlü bir mücadele ağının geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
‘BARIŞÇIL ANAYASA TALEBİMİZ VAR’
İktidarın, kadınların temel haklarını gasp etmek amacıyla toplumu sürekli ajite ettiğini belirten Özgökçe, “İktidar, savaş gündemi ve operasyonlarla kadın hakları gündemini, gündemine almamaya özen gösteriyor. Kadın kazanımlarını, haklarını zedelemek isteyen iktidar, gündemi değiştirerek planlarını hayata geçiriyor. Erken yaşta evlilik ve zinayı geçmişte çok konuştular. Aile meclislerini kadına yönelik şiddetin farklı boyutlarını gündeme getirerek, gündemi yorma ve insanların dikkatini o tarafa çekmeye çalışıyor. Yeni anayasa şuan gündemde, bizler de sivil, barışçıl ve herkesi kucaklayan bir anayasa talebimizi yıllardır dile getiriyoruz. İnsancıl bir yasa talebimiz hep vardı ve var olacaktır. İşte bunun için direnmeye devam etmemiz gerekiyor” dedi.
‘TÜRKİYE YASA ÇÖPLÜĞÜNE DÖNÜŞTÜ’
Demokratik, barışçıl ve kadın özgürlükçü yasaların var edilmesi gerektiğini dile getiren Özgökçe, bütün halkları kapsayan ve temel insan hakları çerçevesinde bir anayasayı var etmenin mümkün olduğunu ifade etti. Özgökçe devamla şöyle konuştu: “Ülke şuan ‘yasa çöplüğüne’ dönüşmüş durumda. Oysa çok basit bir şekilde temel haklarımız güvenceye alınabilir. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi sebep gösterilen nedenlerden biri de LGBT-İ hakları ve aynı zamanda aile içerisindeki kadınların güçlenmesinden korkmalarıydı. ‘Kadının beyanı esastır’ söyleminden çekindikleri için İstanbul Sözleşmesi feshedildi. Dolayısıyla anayasa yaparken, kadınları, Kürtleri, LGBT-İ’leri ve farklı azınlıkları marjinalize ederek bir anayasa yapılamaz. Herkesin farklılıkları ile eşit olmasından yanayız. Böyle bir anayasa mümkün ve bunu sağlamak gerekiyor.”
‘İKTİDAR AİLE SİSTEMİNE SIĞINIYOR’
İktidarın “aile yapısını koruma” adı altında yeni yasalar çıkarmayı amaçladığını ifade eden Özgökçe, “Oysa ki kadınlar, çocuklar ve yaşlılar aile içerisinde şiddet görüyor. Bizim talep ettiğimiz, mutlu şiddetin olmadığı, herkesin birbirine saygı duyduğu hakkını gözetlediği bir aile formatıdır. Ailelerin dağılmasından yana değiliz fakat aile kavramı doğru bir şekilde hayata geçirilsin istiyoruz. Aileyi kutsayıp içini boşaltmak bizi hiçbir yere götürmez. Şu anda aile kurumunun içi boşaltılmış durumdadır. İktidarın çizgisinde giden kötü bir aile sistemi var. İktidar ve yandaşları aile kavramına sığınmamalıdır” diye konuştu.
‘ÖRGÜTLÜLÜK ESASTIR’
Kadın kazanımlarını gasp etmek isteyen zihniyetlere karşı kadınların örgütlü bir mücadele ağı örmesi gerektiğini belirten Özgökçe, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Çok güzel ve güncel platformlar var. Örneğin, dijital aktivizm diye bir şey var. Her alan örgütlenme alanı yapılmalı. Farklı farklı platform ve inisiyatiflerde örgütlülüğün esas alınması gerekiyor. Ufacık bir konuda bile örgütlü hareket etmemiz gerekiyor. Örgütlülüğün önemli olduğunu ve buna sıkı sıkı sarılmamız gerektiğini düşünüyorum. Her geçen gün daha da kötüye giden bir yapı var ve bizler de bu yapıya karşı ancak örgütlü bir şekilde cevap olacağız.”