HABER MERKEZİ - AYM, “makul sürede yargılanma hakkının ihlali” ile ilgili emsal kararına rağmen Meclis tarafından herhangi bir mekanizma oluşturulmamış olması nedeniyle 9 Mart 2023 sonrası yapılan başvuruları incelememe kararı aldı.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Anayasa ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkının temel güvencelerinden biri olan yargılamaların makul sürede tamamlanmasına dair ihlalleri incelememe kararı aldı.
AYM, Keser Altıntaş’in açtığı tapu iptali ve tescil davasının uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla 25 Temmuz 2023 tarihinde yaptığı başvuruya dair inceleme üzerine bu karara vardı.
Karara dair paylaşılan basın duyurusunda, “makul sürede yargılanma hakkı”nın korunmasına yönelik olarak gerek uluslararası kuruluşlar gerekse yasama, yürütme ve yargı organlarınca çeşitli tedbirler alındığı belirtilerek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ‘Ümmühan Kaplan/Türkiye’ kararında bu konuda yapısal bir sorun olduğunu ve etkili bir başvuru yolunun bulunmadığını belirterek pilot karar usulünün uygulanmasına karar verdiği hatırlatıldı.
Bu karar üzerine 6384 sayılı Kanun ile makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla AİHM'e yapılmış başvuruları inceleme yetkisi ve görevinin Adalet Bakanlığı Tazminat Komisyonu Başkanlığına (Tazminat Komisyonu) verildiğine işaret edilen AYM açıklamasında, “Ayrıca anılan tedbirler kapsamında 6384 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesi ile "Anayasa Mahkemesinde bulunan bazı bireysel başvurular hakkında Komisyona müracaat" düzenlenmiştir. Anılan hüküm ile geçici 2. maddenin yürürlüğe girdiği 31/7/2018 tarihi itibarıyla Anayasa Mahkemesinde derdest olan bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine Tazminat Komisyonu tarafından incelenebileceği düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesi -yapılan düzenlemelere rağmen- makul sürede yargılanma hakkına ilişkin olarak yapısal bir sorun bulunduğunu vurgulamış ve bu yapısal sorunun giderilmesi amacıyla makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle ortaya çıkacak zararların tazmin edilmesi için Anayasa'nın 40. maddesi gereğince bireysel başvurudan önce etkili bir başvuru yolunun kurulması gerektiğini belirtmiştir” denildi.
MEKANİZMA KURULMADI
Mahkeme, makul sürede yargılanma hakkına ilişkin bu anayasal sorunun çözümü için 5 Temmuz 2022 tarihli Nevriye Kuruç kararının TBMM’ye gönderilip, bu bağlamda anayasal yükümlülüğün yerine getirildiğini, yine söz konusu kararda yapısal sorunun giderilmesi için pilot karar usulünün uygulanmasına karar verildiğini vurguladı. Kararda, Nevriye Kuruç kararının yayımlanmasından sonra 6384 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesinde 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile değişiklik yapıldığı ve 9/3/2023 tarihi itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan başvurulara ilişkin Tazminat Komisyonu’na başvuru imkânı getirildiği, bu tarihten sonra yapılan başvurular yönünden ise herhangi bir mekanizma getirilmediğine işaret edildi.
Dolayısıyla pilot karar olarak verilen Nevriye Kuruç kararının gereğinin tam olarak yerine getirilmediğini, yalnızca belli bir tarihe kadar derdest başvurular yönünden Tazminat Komisyonuna başvuru imkânı getirildiğini belirten AYM,
öte yandan yapılan değişiklikle Anayasa Mahkemesine başvuru yapılmadan önce müracaat edilebilecek idari veya yargısal bir mekanizma kurulmadığı, makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiası kapsamındaki başvuruların doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılmasına devam edildiğine dikkat çekti.
Açıklamanın devamında alınan kararın gerekçesi şöyle ifade edildi:
“Bu bilgiler ışığında, Anayasa Mahkemesine başvuru yapılmadan idari veya yargısal bir başvuru yolunun oluşturulmaması ve makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddialarının Anayasa Mahkemesince ilk elden incelenmesine devam edilmesi nedeniyle verilen pilot kararın anlam ve öneminin ortadan kalkacağı değerlendirilmiştir. Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılama yapılmadığı iddiasına ilişkin başvuruları ilk elden incelemeye devam etmesi, bu aşamadan sonra temel hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi açısından bir önem taşımamaktadır. Yalnızca tazminat miktarının belirlenmesinden ibaret bu kararların 55.000'den fazla ihlal kararından sonra insan haklarının korunması ve geliştirilmesine artık bir katkı sağlamadığı da açıktır.
Sonuç olarak, makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla yapılan başvurulardaki inceleme yöntemi, verilen ihlal kararının sayısı ve pilot kararda belirtilen ilkeler dikkate alındığında anılan ihlal iddiasıyla yapılan başvuruların Anayasa Mahkemesince incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden kalmadığı ortadadır. Pilot kararın gereği olarak makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla yapılan başvurulara ilişkin etkili bir başvuru yolu oluşturulduktan sonra anılan başvuruların incelenebileceği kanaatine varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmediğinden düşmesine karar karar vermiştir.”