RIHA - Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarında sivilleri hedef aldığını aktaran gazeteci Ciwana Cuma, saldırılar karşısında tüm halklar ve inançların “yekvücut” hareket ettiğini ifade etti.
Ankara'da 1 Ekim’de Emniyet Genel Müdürlüğü’ne dönük gerçekleşen eylem sonrası Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik 4 Ekim’de başlatılan Türkiye saldırıları sürüyor. Savaş uçakları, Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ve top atışları ile süren saldırılarda, petrol, elektrik, su tesislerinin yanı sıra okul, hastane gibi kamu hizmet alanları ve sivil yerleşim alanları da hedef alındı.
Bölgede bulunan garantör devletler ve diğer küresel güçler, sivillerin de hedef olduğu Türkiye’nin bu saldırılarına sessiz. Kuzey ve Doğu Suriye halkları ise, Türkiye’nin saldırılarına ve dünya ülkelerinin bu saldırılar karşısındaki sessizliğine protestolarla tepki göstermeyi sürdürüyor,
Bölgede gazetecilik yapan Ronahi TV muhabiri Ciwana Cuma, şimdiye kadar yaşanan gelişmeleri ve bölgedeki son durumu aktardı.
‘SİVİLLER KATLEDİLİYOR’
Türkiye’nin, Kuzey ve Doğu Suriye’nin altyapı sistemlerinin yanı sıra sivil halkı hedef aldığını söyleyen Ciwana Cuma, “Türkiye’nin saldırıları Hesekê’de bulunan bir işyeriyle başladı. O saldırılarda Türkiye’nin Serêkaniye’deki zulmünden Hesekê’ye gelen 4 sivil yurttaş ağır yaralandı. Kobanê ve Derik’te, KOVİD-19 salgını için yapılan iki hastane de Türkiye tarafından bombalandı. Bombalanan yerler sadece askeri alanlar değil, sivil halk ve yaşam alanları. Türk devletinin şu ana kadar ki saldırılarında 15 sivil yurttaş yaşamını yitirirken, 15 yurttaş da ağır yaralandı. Tirbespiye'ye bağlı Girdahol köyünde bulunan bir evin hedef olduğu saldırıda 7 çocuk babası bir yurttaş yaşamını yitirirken, 12 yaşındaki çocuğu bir gözünü kaybederek ağır yaralandı. Türk devleti dün de Eynisa’ya bağlı Xalîde köyünü hedef alarak 2 çocuk annesi bir kadını katletti. Çocuklar da ağır yaralandı. Saldırılar sadece sivil yurttaşlarla da sınırlı değil, Derikê bağlı Xanaserê köyünde yüzlerce besi hayvanını katledildi” bilgilerini paylaştı.
HALKLAR SALDIRILARA KARŞI YEKVÜCUT
Türkiye’nin yaşam alanlarını bombalayarak bölge halklarını göç ettirmek ve buraya yerleşmek istediğini sözlerine ekleyen Cuma, “Türkiye’nin saldırılarına karşı Kürt, Türkmen, Süryani, Arap ve Çeçen halkları yekvücut olup tepki gösteriyor. Halk bölgeyi işgal etmek isteyen Türkiye’ye ‘Biz buradayız, topraklarımızı terk etmeyeceği’ diyerek cevap veriyor. Halk, statüsünü teslim etmemekte ısrarcı. Halk, her gün sokaklarda eylem ve protestolarla tepkilerini dile getiriyor” diye belirtti.
GARANTÖR DEVLETLERİN SESSİZLİĞİNE ÖFKE
Cuma, bölgedeki garantör devletlerin Türkiye’nin saldırıları karşısındaki sessizliğini de yorumladı. Cuma, bu konuda şunları ifade etti: “Halkın garantör devletlere güveni kalmadı. Türkiye, yaşam alanlarını ve sivilleri hedef alarak savaş suçu işlemesine rağmen uluslararası güçler sessiz. Halk o güçlerin onları korumak için bölgede olmadıklarını anladı. Sadece garantör devletler değil, bütün dünya devletleri Türkiye’nin bu savaş suçlarına sessiz. Bu nedenle de halk hem Türkiye’nin saldırılarına hem de bu sessizliğe öfkeli bir şekilde tepkisini yükseltiyor.”
Saldırıların PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim’de gerçekleşen uluslararası komplonun yıldönümüne denk geldiğine dikkati çeken Cuma, “Daha önce de komplo haftasında Türkiye, Serêkanî ve Girêsipî’yi işgal etti. Yine 9 Ekim haftasındayız ve yine Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara başladı. Nasıl ki Serêkaniyê ve Girêsipî’yi garantör devletler ABD ve Rusya’nın onayıyla işgal ettiyse bugün de Türkiye’nin saldırılarını onaylıyorlar. Türkiye, garantör devletlerin ve tüm dünyanın gözü önünde yaşam alanlarına ve sivil halka saldırıyor, katliam yapıyor ama hepsi sessiz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin saldırılarına QSD’nin de sert bir şekilde yanıt verdiğini aktaran Cuma, “Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Şehba, Efrîn, Tiltemir, Serêkanî, Eynîsa ve Kobanê’de Türkiye’nin saldırılarına çok sert cevap verdi. QSD’nin meşru savunması sonucunda Türkiye’nin birçok kaybı oldu” bilgilerini paylaştı.
MA / Mahmut Altıntaş