RIHA - DAİŞ'in Türkiye ve paramiliter grupların denetiminde bulunan Serêkaniyê ve Girê Spî’de örgütlendiğini söyleyen YPJ Sözcüsü Ruksen Mihemed, "DAİŞ Kobanê’de yenildi, Serêkaniyê ve Girê Spî’de yeniden canlandırılıyor” dedi.
Türkiye ve desteklediği paramiliter grupların, Kuzey ve Doğu Suriye'nin Serêkaniyê ve Girê Spî kentlerini 9 Ekim 2019 tarihinde başlattığı saldırıların üzerinden 4 yıl geçti. Uluslararası güçlerin destek verdiği saldırılar sonrası her iki kent de Türkiye ve bağlı paramiliter grupların denetimine geçti. Suriye'de iç savaşın patlak verdiği 2011 yılında en güvenli kentler arasında yer alan söz konusu yerler, paramiliter grupların kontrolüne geçtikten sonra insanlık dışı uygulamaların merkezi haline geldi. İnsan kaçırma, katletme, gasp, taciz ve tecavüz gibi suçlar gündemden düşmedi. Cizre Bölgesi İnsan Hakları Örgütü’nün verilerine göre; Serêkaniyê ve Girê Spî’ye dönük saldırılarda 429 yurttaş katledildi. Onbinlerce kişi ya tututklandı ya da kaçırıldı. Ayrıca her iki kentin demografisi de ciddi oranda değiştirildi. Sadece Serêkaniyê’de yüzde 90 oranında demografik değişim yaşandı. Göçertilen Kürtler ve diğer halkların yerine ise, paramiliter gruplar ve yakınları yerleştirildi.
Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) Sözcüsü Ruksen Mihemed, 4 yılda yaşananları değerlendirdi.
DEMOGRAFİ DEĞİŞTİRİLDİ
Serêkaniyê ve Girê Spî’nin stratejik öneminden kaynaklı hedef alındığını belirten Mihemed, saldırılar sonrası farklı etnik ve inançtaki insanların yerinden edildiğini söyledi. Saldırılar öncesi güvenli ve istikrarlı bir yaşamın olduğuna dikkati çeken Mihemed, "Bütün kurumlarda halklar birlikte yaşamı inşa ediyordu. Bu yeni yaşam Erdoğan ve kendi kendini yöneten halklara düşman olanlar için korkuya neden oldu. Bu korkunun nedeni ise yeni yaşamın diktatörlük koltuklarını sallıyor olmasıydı. Bundan kaynaklı iki kente saldırdılar. İki kent özelinde yeni bir işgal alanı yaratmak istediler. İstekleri bu iki kentten sonra başka yerlerde işgal etmektir. Bu düşmanlık uzun yılların düşmanlığı, halkların kendi kendini yönetme isteğine dönük bir düşmanlık” diye konuştu.
Türkiye ve bağlı paramiliterlerin saldırıları nedeniyle yüz binlerce kişinin kamplarda yaşamaya mecbur kaldığını ifade eden Mihemed, yerinde kalanların ise zorla göç ettirildiğini kaydetti. Mihemed, "Demografik yapı değiştiriliyor. İki kent de Türkiye’nin birer kenti yapılmak isteniyor. Her şeyiyle Türkleştirme çabaları var. Dil, para, açılan kurumlar Türkçe. Savaştırılan çetelerin hiçbiri o iki kentin yurttaşı değil" diye kaydetti.
Mihemed, yerinden edilen yurttaşların tüm zorluklara rağmen umutlarını yitirmediklerine işaret ederek, "Çocuklarını bu umutla büyütüyorlar. Kendi evlerine, topraklarına dönecekleri günü bekliyorlar. Onları bekleyen kendi kültürleridir. Kentlerdeki tarih onların geçmişidir. O gün yakındır. Halk hiçbir zaman direnmekten vazgeçmedi ve vazgeçmeyecek. Serêkaniyê ve Girê Spî, Erdoğan ve şuan orada yaşayan çetelerine yurt olmayacak" dedi.
'DAİŞ ÖRGÜTLENİYOR'
4 yıldır kentlerde hırsızlık, yıkım ve tecavüz gibi insanlık dışı uygulamaların gündemden düşmediğini söyleyen Mihemed, "Bunlar insanlık suçu, savaş suçu. DAİŞ, iki kentte eğitim görüyor, kendi kurumlarını yeniden kuruyor. Türkiye terörü finanse ediyor, DAİŞ’e lojistik destek veriyor. Halklara dönük soykırım için her şeyi yapıyorlar. DAİŞ’in iki kentte örgütlenmesi, Türkiye ve DAİŞ arasındaki var olan ilişkiyi bir kez daha gözler önüne seriyor. DAİŞ için sonun başlangıcı 2014 yılında Kobanê’ye dönük giriştiği saldırılar oldu. DAİŞ Kobanê’de yenildi, Serêkaniyê ve Girê Spî’de yeniden canlandırılıyor” dedi.
SON YAŞANAN SALDIRILAR
Serêkaniyê ve Girê Spî’ye dönük saldırılara sessiz kalan uluslararası güçlerin bugün de diğer saldırılara sesiz kaldığını dile getiren Mihemed, bu durumu "suça ortaklık" olarak nitelendirdi. Mihemed, "Bugün havadan altyapıyı hedef alan saldırılar şunu gösteriyor; yeni Osmanlı planları ve soykırım siyaseti son bulmadı. Özgürlüğü için mücadele eden bir halk bu topraklar üzerinde var olduğu sürece Erdoğan saldırmaya devam edecek. Bugün süren saldılar da savaş suçu. Hedef alınan yerler sivil hizmet alanları" şeklinde konuştu.
'KADIN DEVRİMİ HEDEF ALINIYOR'
Mihemed, saldırılarla aynı zamanda kadınlar öncülüğünde gelişen devrimin hedef alındığına işaret etti. Mihemed, şunları söyledi: "Kadınların öncülüğünde yaşanan bu devrim, bütün dünya halklarına model oldu. Kadınlar devrimde söz sahibi, demokratik modernitenin öncülüğünü yapıyor. Şuan gerçekleşen saldırılar kadınların iradesine yöneliktir. İşgal ile kadın devrimini yok etmek istiyorlar. Saldırının dozu yüksek olsa da irade ve kararlı duruş kazanacak. Şehitlere verilen bir söz var, ne biz ne de halkımız topraklarını terk etmeyecek. Topraklarımızı sonuna kadar savunacağız. Saldırılara karşı direnişimiz büyük olacak. Özgür bir şekilde yaşayana kadar direneceğiz. Saldırılar cevapsız kalmıyor, kalmayacak."
Saldırıların PKK Lideri Abdullah Öcalan'a dönük uluslararası komplonun yıl dönümüne de denk gelmesinin de tesadüf olmadığını söyleyen Mihemed, şöyle devam etti: "Yapılan saldırılar sürdürülen komplonun devamıdır. Sayın Öcalan şahsında özgürlük arayışı olan bütün halkların umudunu bitirmek istediler. Komplo ile kadınlar kimliksizleştirilmek istendi. Ancak bunlar irademizi kıramayacak. Sayın Öcalan’a uygulanan tecridi kıracağız ve komployu boşa çıkaracağız. Gerek Rojava’da gerek Avrupa’da yaşayan bütün halklarımızı çağrımızdır; birlikte devrimi savunalım. Paradigmayı birlikte savunalım. Erdoğan faşizminin birlikte yenelim."
MA / Emrullah Acar