AMED - Yeni yönetimini belirleyen Rosa Kadın Derneği’nde özel savaş politikalarına dair çalışmalar öncelik olacak. Derneğin Başkanı Suzan İşbilen, "Örgütlü refleks, özel savaş politikalarının tuzağına düşmez” dedi.
Kurdistan’da özellikle kadınlara karşı devrede olan fuhuş, uyuşturucu ve ajanlaştırma gibi özel savaş politikalarına karşı mücadele yürüten Rosa Kadın Derneği, 5 Ekim’de “Li hemberê tûndîya li ser jinê, jin tekoşînê dihûnin” şiarıyla olağanüstü kongresini gerçekleştirdi. Dernek, yeni yönetimini belirledi ve Suzan İşbilen yeni başkan seçildi. Derneğin eski ve yeni yöneticileri, çalışmalarının başında özel savaş politikaları geldiğini ifade etti.
'YAPILACAK TEK ŞEY ÖRGÜTLENMEK'
Derneğin yeni başkanı Suzan İşbilen, özel savaş politikalarının çatışmalı ortam sürdüğü sürece devam edeceğini belirtti. Özel savaş politikalarının çatışmalı süreçten bağımsız olmadığının altını çizen İşbilen, “Özel savaş politikaları bireyi teslim alıp, etkisizleştirmek ve toplumsal alandan uzaklaştırmaktır. Benliği hakkında bilgisi olmayan yoksun kesimler böyle bu şekilde devlet güçlerinin kıskacına giriyor. Yapılacak tek şey örgütlemek. Bilinçli ve örgütlü toplumlarda hiçbir zaman özel savaş etkili olmaz” dedi.
Wan’da açığa çıkan refleksin önemli olduğunu vurgulayan İşbilen, “Olması gereken refleks budur. Daha önceden de gördük, üniformalı tacizciler ve tecavüzcüler maalesef ceza almıyor. Ya da ceza indirimden yararlanıyor. Taciz ve tecavüz gibi iğrenç bir pratiğin içine giren tüm insanlar bu şekilde toplum nezdinde lanetlenmelidirler. Yargı ayrı bir olay ama toplum nezdinde dışlanmaları bence çok da etkili olacaktır. Örgütlü refleks özel savaş politikalarının tuzağına düşmez. Bundan kaynaklı halkın bir bütünen örgütlü olması gerekir” diye belirtti.
'DÜŞMAN HUKUKU'
Rosa Kadın Derneği eski Başkanı Ruken Ergüneş, “Kurulduğumuz günden ve daha öncesinde kapatılan kadın dernekleri de Kurdistan’daki özel savaş politikalarını deşifre etmeye çalıştılar. Buna ilişkin hem tarihsel olarak hem de özellikle kadın üzerinde yapılan tahribatları deşifre etmek için çalıştık. Bugün de yaşadığımız şey cumhuriyetin kurulmasından bu yana gerçekleşen bir durumdur. Kürt kadınlarına yönelik Kürdistan’daki saldırılar kesintisizdir. Bugün Van’ da yaşanan olayda da gördük. Burada bir düşman hukuku davranışı gerçekleşiyor. Buraya gelen kolluğun kadınlara bakış açısı düşman olarak görüp, yaklaşıyorlar” dedi.
'DAHA YÜKSEK SESLE MÜCADELE EDECEĞİZ'
Özellikle genç kadınlar üzerinde ciddi politikaların yürütüldüğüne dikkati çeken Ergüneş, “Bir şekilde duygusal ilişki kurup bunun üzerinden video kayıtları almaya çalışıyor, bunlarla tehdit ediliyorlar. Sistem bir bütün olarak amaçsız, apolitize bir gençlik yaratmak istiyor. Bir saldırı söz konusu ama takipçisi oluyoruz fakat cezasızlıkla sonuçlanıyor. Bir şekilde yaşananların üstü kapatılmaya çalışılıyor. Biz ‘kadın cinayetleri politiktir’ derken de bunları işaret ediyoruz. Kürdistan’da özel olarak uygulanan bu politika, bir şekilde kollukta cezasızlık politikası ile cesaretlendiriliyor. Buna işaret etmeye, daha yüksek sesle mücadele etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
CEZASIZLIK POLİTİKASI
Dernek Yönetim Kurulu üyesi avukat Berfin Polat ise, eril tahakküm üzerine kurulu bütün devletlerde kadına şiddet ve kadın cinayetlerinde artış yaşandığını ifade etti. Kurdistan’da bunun daha fazla artmasının sebebinin ise artan özel savaş politikaları olduğunu söyleyen Polat, “Kürt ve kadın düşmanlığıyla beslenen ve bölgeye özel olarak seçilip gönderilen erkekler tarafından üretilen bu politikaların failleri ise arkalarına aldıkları kamu gücü, cezasızlık politikaları ile maalesef ki ödüllendiriliyorlar. Nitekim Van’da yaşanan olay da bunların tezahürüydü, orada toplumun büyük bir öz savunmasının açığa çıkmasını da görüyoruz. Eril zihniyet sistemi kendini yeniden yeniden üreterek kadın düşmanlığıyla besleniyor. Bizde kendimizi yeniden inşa ederek sınır tanımayan örgütlü mücadelemizle tüm bu şiddet ve katliamlara karşı dik bir şekilde durmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.