ANKARA - Mısırlı siyaset bilimci Fernaz Attia, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın paradigmasının "ırk, din ve cinsiyet ayrımı olmadan eşit haklara sahip olmanın anahtarı” olduğunu söyledi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde mutlak tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük 9 Ekim 1998 tarihinde startı verilen uluslararası komplonun üzerinden 25 yıl geçti. Öcalan, Türkiye’ye getirildiği 15 Şubat 1999 yılından bu yana ise İmralı Cezaevi’nde tek kişilik hücrede tutuluyor. Toplumdan izole edilmeye çalışılan Öcalan’ın 25 yıllık mutlak tecrit sürecinde geliştirdiği “kadın özgürlükçü, ekolojik ve demokratik” paradigma bugün milyonlarca insan tarafından benimseniyor ve dünyada birçok kesimi etkiledi.
Mısırlı siyaset bilimci Fernaz Attia, uluslararası komplo, tecrit ve Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin yarattığı etkiyi değerlendirdi.
‘AMAÇ ÇATIŞMA YAYIP BASKIYI SÜRDÜRMEK’
PKK liderinin tecrit edilmesinde sadece Türkiye’nin değil, diğer ülkelerin de çıkarlarına geldiğini söyleyen Attia, uluslararası komplo ile devam eden tecridin Kürt sorununu belirsizleştirme ve Ortadoğu’da baskının devam etmesine yönelik bir girişim olduğunu ifade etti.
O süreçte birçok dünya ülkesinin Öcalan’a destek olmadığını, birçok Arap ülkesinin de sessiz kaldığını söyleyen Attia, “Tecrit, insanlık dışı bir uygulamadır. Türkiye bu konuda uluslararası sözleşmelere ve anlaşmalara uymadı. Sömürgeci batılı ülkeler, Orta Doğu ve Arap dünyasında siyasi ve ekonomik hedeflere sahip. Bölgenin halkları arasında mezhepçilik ve çatışma yaymaya çalışarak, baskıyı sürdürmek ve bu bölge halkları arasında husumeti devam ettirmek istiyorlar” dedi.
Öcalan üzerindeki tecridin de “hem Kürt sorununu belirsizleştirme hem de Orta Doğu’da baskının devam etmesine dönük bir girişim” olduğunu vurgulayan Attia, “Çünkü Öcalan’ın fikirleri ve projesi, Batı kapitalist ülkeler ve bu ülkelerden yardım alan bölge ülkelerle uyumsuzdur. Bu sebeple Öcalan'ın kaçırılması ve devam eden tutukluluğu, tamamen politik bir konudur ve açıkça uluslararası insan hakları sözleşmelerine aykırıdır” ifadelerini kullandı.
KADIN ÖZGÜRLÜĞÜ
Kapitalist ülkelerin sebep olduğu insan hakları ihlalleri, iklim krizleri gibi küresel sorunların özellikle Orta Doğu ve batı ülkelerindeki eşitsizliği derinleştirdiğini belirten Attia, Öcalan’ın kadın özgürlükçü, ekolojik ve demokratik paradigmasının “kapitalist ülkelere bağımlılıkları ortadan kaldırmayı amaçladığını, ırk, din ve cinsiyet ayrımı olmadan eşit haklara sahip olmanın anahtarı olduğunu” kaydetti.
Attia, Öcalan’ın paradigmasının kadın temelli olmasının nedenini ise şöyle ifade etti: “Kadın özgürlüğü, toplumun özgürlüğünün bir simgesidir. Çünkü işgal, kadınları küçümseyen, aşağılayan ve köleleştiren bir durumdur. İşgal ile tutukluluk, fiziksel istismar ve cinayetler olurken özgür bir toplum, kadınları dolayısıyla toplumu onurlandırarak politik, ekonomik, sosyal ve kültürel olarak güçlendirir.”
‘ROJAVA’NIN GERÇEK MİMARI ÖCALAN’
Orta Doğu’nun bütünlüklü bir parçası olan Kürtlerin, bölgedeki bazı rejimler ve uluslararası güçler tarafından “rakip” olarak görüldüğünü de söyleyen Attia, bu nedenle Kürtlere karşı kamuoyunu tahrik etmek ve düşmanlık üretmek için küresel propaganda yürütüldüğünü kaydetti. Attia, “Kürtlerin ulaştıkları zaferi ortadan kaldırmak için Türk yetkilileri, Kürtleri bastırmaya ve topraklarını işgal etmeye teşvik ediyorlar. Yine DAİŞ gibi yıkıcı terör örgütlerinin uykuda olan hücrelerini aktive etmeye çalışıyorlar. Ancak Öcalan’ın demokratik ulus fikrinin uygulanması Kürtlerin DAİŞ'e ve teröre karşı savaşlarında başarıları olmalarını sağladı. Öcalan, Rojava’da inşa edilen modelin gerçek mimarıdır” dedi.
‘FİKİRLERİ İLE TÜM KADINLARI ETKİLEDİ’
Yine mutlak tecride rağmen PKK Lideri Öcalan’ın fikirleri ile dünyadaki kadınları etkilediğine dikkat çeken Attia, “Sadece Kürt toplumu için değil, yaşadıkları ülkelere bakılmaksızın kadınların baskı ve zulme maruz kaldıkları tüm toplumlar için geçerlidir. Jîna Eminî'nin ‘ahlak polisi’ tarafından öldürülmesi ve kadınların baskı altında olduğu olaylarda mollaların zulmüne karşı bir öfke devrimi patlak verdi. Gençler ile kadınlar, Öcalan'ın ‘jin, jiyan, azadî’ sloganını atarak kadınların özgürlüğünü ve itibarını talep edip, isyan ettiler” diye konuştu.
‘KÜRTLER ÇABALARINI BİRLEŞTİRMELİ’
Mısır başta olmak üzere Arap ülkelerinde Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için farklı inisiyatiflerin kurulduğunu paylaşan Attia, Öcalan'ın özgürlüğü için Kürtlerin de güçlerini birleştirmeleri gerektiğinin altını çizdi. Attia, “Kürtler güçlerini birleştirmeli. Kürt meselesini, Öcalan’ın görüşlerini ve üzerindeki tecridi dünyaya duyurmak için fırsatlar yaratarak bunları kullanmalıdır. Batılı güçlerin Orta Doğu topraklarına ve zenginliklerine olan açgözlülüğü, Türkiye gibi bölgesel güçlerin genişleme planları ve İran molla rejimi gibi onları tehdit eden ortak tehlikelere karşı Araplarla birlikte çabalarını birleştirmelidirler” dedi.