RIHA - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komploya karşı 25 yıldır müthiş bir mücadele verdiğini vurgulayan Yeşil Sol Parti Riha Milletvekili Ömer Öcalan, tecridin ise halkın rolünü oynamasıyla kırılabileceğinin altını çizdi.
Uluslararası komployla 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999’da getirildiği İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 25 yıldır ağır tecrit koşullarında tutuluyor. Fiziki imha planını gerçekleştiremeyen komploda yer alan uluslararası güçler, Abdullah Öcalan’ın “tabutluk” olarak tanımladığı ve özel dizayn edilen İmralı Cezaevi’nde 25 yıldır devam eden tecrit sistemini inşa etti. İmralı Adası’na getirildiği günden bu yana aile ve avukat görüşmeleri engellenen Abdullah Öcalan’dan, gelinen aşamada 31 aydır haber alınamıyor.
Aile ve avukatların Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve İmralı Cezaevi Müdürlüğü’ne yaptığı görüş başvuruları, “disiplin” adı altında sistematik hale getirilen cezalarla reddediliyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın yeğeni, aynı zamanda Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Riha) Milletvekili Ömer Öcalan, haber alınamama hali üzerine 20 Ekim 2022’de önceki dönem Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, HDP Sözcüsü Ebru Günay ile birlikte İmralı Cezaevi’ni ziyaret etmek talebiyle Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Ancak bir yıl geçmesine rağmen yapılan bu başvuruya yanıt verilmedi.
Uluslararası komplonun 26’ncı yılında, haber alınamama halinin ise 31’inci ayında İmralı tecrit sistemini değerlendiren Yeşil Sol Parti Milletvekili Ömer Öcalan, tecridin halkın rolünü oynamasıyla kırılabileceğinin altını çizdi.
KÜRESEL GÜÇLERİN PLANLARI
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile birlikte gelişen Kürt Özgürlük Hareketinin, yüzyıl önce Ortadoğu’yu dizayn eden küresel güçlerin planlarını bozduğunu belirten Öcalan, “Küresel güçler Ortadoğu’da gelişen yeni fikir akımlarının da kendi kontrollerinde olmasını istiyor. Ancak Sayın Öcalan hiçbir zaman bu güçlerin kontrolüne girmedi. Yüzyıl önce Ortadoğu’yu kendi planları çerçevesinde dizayn eden egemen devletler, Kürtlerin ülkesini de Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında paylaşmıştı. Sayın Öcalan ve arkadaşlarının buna karşı çıkmaları, Ortadoğu ve bütün halklar için demokratik bir anlayış geliştirmeleri, egemen devletlerinde planlarını bozuyordu. Dolayısıyla Sayın Öcalan egemen devletlerin hedefi haline geldi” ifadelerini kullandı.
25 YILLIK MÜTHİŞ MÜCADELE
Komplo sürecinde egemen devletlerin Türkiye’ye bekçilik misyonu verdiğini vurgulayan Öcalan, “Başta ABD olmak üzere, İsrail, İngiltere ve Avrupalı devletlerin eliyle komplo süreci başlatıldı. Komplo süreciyle aslında bir anlamda evrensel hukuk normları da çiğnenerek, Sayın Öcalan Türkiye’ye teslim edildi. Sayın Öcalan 25 yıldır komploya karşı müthiş bir mücadele veriyor. Komployla birlikte Ortadoğu ve Kurdistan’daki sorunlarda derinleşti. Şu anda Ortadoğu ve dünyanın birçok yerinde bir savaş var. Bu savaşı 3’üncü Dünya Savaşı olarak değerlendirebiliriz. Sayın Öcalan Ortadoğu ve Kurdistan’daki sorunların ve savaşın son bulması için çözümler geliştirdi. Sayın Öcalan geliştirdiği fikirler ile uluslararası komployu boşa çıkardı” diye konuştu.
‘FİKİRLERİ YAŞAMSALLAŞTIRILMALI’
PKK Lideri Abdullah Öcalan şahsında Kürt Hareketini tasfiye etme amacıyla gerçekleşen komplonun İmralı Adası’nda ağırlaştırılmış tecrit sistemiyle devam ettiğini dile getiren Öcalan, “3 yıldır Sayın Öcalan’dan hiçbir haber alınamıyor. Sayın Öcalan’ın sağlık durumu nedir bilmiyoruz. Türkiye devleti tecrit sistemiyle kendi Anayasası’nı da ihlal ediyor. Tecrit sadece Sayın Öcalan’a uygulanmıyor. Tecridin bir parçası olarak, Kürtlere karşı çok yoğun bir savaş var. Kurdistan’ın dört parçasında da Kürtleri iradesizleştirmek istiyorlar. Sayın Öcalan İmralı Adası’nda geliştirdiği fikirleri ve savunmalarıyla, bu komployu boşa çıkardı. Bize düşen Sayın Öcalan’ın fikirlerini yaşamsallaştırarak, buna karşı mücadele vermek” diye belirtti.
TECRİDİN KURDİSTAN’A ETKİSİ
İmralı Adası’nda devam eden tecrit uygulamasının Kurdistan ve Ortadoğu’ya etkilerine değinen Öcalan, “Stratejik siyaset ve sorunların çözümü, İmralı’da olduğu için herkesin gözü kulağı orada. Sayın Öcalan’ın geliştirdiği siyaset popülist ve gündelik bir siyaset değil, Kurdistan ve Ortadoğu’nun çözümünü barındıran fikirler öneriyor. Sayın Öcalan’dan haber alınmadığı için halkımız bu kadar acı çekiyor, sorunlar katmerleşiyor. Tam da bu noktada Sayın Öcalan’ın fikirleri çok önemli” şeklinde konuştu.
‘İMRALI’DA ÖZEL HUKUK İŞLETİLİYOR’
Abdullah Öcalan ile görüşme başvurularına hiçbir cevap alamadıklarını söyleyen Öcalan, “İmralı Adası’nda özel bir hukuk işletiliyor. Bu hukuk dünyanın hiçbir yerinde yok. Devlet, tecrit uygulamasıyla Sayın Öcalan’ın ismini, fikirlerini unutturmak istiyor. Kendilerine karşı güç olarak gördükleri Sayın Abdullah Öcalan’ı tecrit sistemiyle, Kürt Özgürlük Hareketini ise saldırılarla yok etmek istiyorlar. Sayın Öcalan ile Kürt Özgürlük Hareketini ortadan kaldırdıktan sonra, Ortadoğu’yu kendi planları doğrultusunda dizayn etmek istiyorlar. Bu nedenle İmralı’daki tecritte sadece Türkiye’nin rolü yok, egemen devletlerin eliyle geliştiriliyor. CPT ve Avrupa’daki insan hakları örgütleri neden İmralı Adası’nda devam eden ağır tecrit uygulamalarına karşı sessizler. Çünkü aralarında bir anlaşma var. Uluslararası güçlerin çıkarları var” dedi.
‘FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İSTİYORUZ’
Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun tüm cezaevlerini ziyaret etme yetkisinin olmasına rağmen bu hakkın da ihlal edildiğini sözlerine ekleyen Öcalan, “İmralı Cezaevi’nde uygulanan özel hukuktan dolayı milletvekilleri ve Meclis Komisyonu’nun İmralı Cezaevi’ne ziyarette bulunması engelleniyor. Eğer devlet kendi Anayasası’na bağlı kalsaydı, parlamento ve bu komisyonlar bu kadar işlevsiz olmazdı. Türkiye’nin bütün siyaseti kanunsuzluk üzerine kurulu. Bizler sadece Sayın Öcalan üzerindeki tecridin son bulmasını değil, aynı zamanda fiziki olarak da özgür olmasını istiyoruz. Kurdistan ve Ortadoğu’daki sorunların çözümü için Sayın Öcalan’ın siyasetteki rolünü oynaması gerekiyor. Siyasetteki rolünü oynayabilmesi için de fiziki özgürlüğünün sağlanması lazım. Sayın Öcalan 25 yıldır tutuklu, Türkiye'nin yasalarına göre de Sayın Öcalan'ın fiziken özgür olması gerekiyor. Kürtler güçlü bir siyasetle komplo ve planlarını bozabilir. Bu güce sahibiz. Bunun için öncelikli mücadelemiz tecridin son bulması” vurgusunda bulundu.
‘İMRALI ADASI’NDA YASALAR GEÇERSİZ’
Yeni Anayasa tartışmalarına dair Öcalan, şunları söyledi: “Eğer faşizan bir zihniyet olmasaydı, mevcut cunta anayasasıyla da bir çok gelişme kat edilebilirdi. Anayasa toplumun refahı için değiştirilir, ancak mevcut şartlarda Anayasa’nın değiştirilmesi pek bir şey değiştirmez. Bugün İmralı Adası’nda Anayasa geçerli değil, hukuk yok. Yeni bir Anayasa’nın oluşturulması için öncelikle İmralı Adası’nda devam eden tecrit uygulamasının ve Kürtler üzerindeki baskıların son bulması gerekiyor. İnsan haklarının olduğu yerde, Anayasa anlamlı olur, bunların ortadan kalktığı bir durumda, Anayasa’dan bahsetmek pek anlamlı olmaz.”
‘TECRİDE KARŞI HALK ROLÜNÜ OYNAMALI’
İmralı tecrit sisteminin ve Kürt kazanımlarına yönelik saldırıların halkın mücadelesiyle sona ereceğini dile getiren Öcalan, şöyle devam etti: “Her ne kadar partimiz ve siyasi partilerin tecride karşı girişimleri olsa da, Avrupa’da eylemler devam etse de, tecridin kırılması için Kurdistan ve Türkiye metropollerinde yaşayan Kürtlerin güçlü bir tepki göstermesi gerekiyor. Devlet, sindirilmiş, sesi çıkmayan ve teslim olmuş bir Kürt istiyor. Buna karşı Kürtlerin güçlü bir ses yükseltmesi gerekiyor. Kurdistan ve Türkiye metropollerinde yaşayan halkımızın, Kürt kazanımlarının korunması ve tecrit uygulamasının son bulması için rolünü oynaması gerekiyor. Eğer halkımız rolünü oynarsa, tecrit bir gün bile devam etmez. Halkımıza çağrım; siyaset ve mücadele birlikte yapılır, siyasetin içinde rol alsınlar. Eğer birlikte ses yükseltirsek, tecridi de kırarız, bu zulme de son veririz.”
MA / Mahmut Altıntaş