İSTANBUL - Özgür Gündem gazetesinde birlikte çalıştığı Gurbetelli Ersöz’ü anlatan Gültan Kışanak, “Hakikat yolculuğunda tereddütsüz yürüyen cesur bir kadındı. Şimdi sonsuzluk deryasında karanlığı aydınlatan bir meşale olmaya devam ediyor” dedi.
Türkiye'nin ilk kadın genel yayın yönetmeni gazeteci Gurbetelli Ersöz'ün yaşamını yitirmesinin üzerinden 26 yıl geçti. Özgür Basın tarihinde kadın haberciliğinin gelişim sürecinde önemli bir rol oynayan Ersöz, eril medyanın hakim diline karşı kadın odaklı haberciliğin öncülerinden oldu. 1965 yılında Xapêrt’in Palo (Palu) ilçesinde dünyaya gelen Ersöz, Çukurova Üniversitesi Kimya Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Siyasi düşünceleri nedeniyle 1989 yılında tutuklandı ve ağır işkencelere maruz kaldı. Nisan 1993 tarihinde tahliye edilen Ersöz, Özgür Gündem gazetesinde Genel Yayın Yönetmeni olarak çalışmaya başladı.
Böylece ülke tarihinde bir ilke imza atan Ersöz, yürüttüğü gazetecilik faaliyetleri gerekçe gösterilerek, hakkında verilen hapis cezası nedeniyle, 1995 yılında yönünü “Yüreğimi nakşettim” dediği dağlara çevirdi. 7 Ekim 1997 tarihinde Federe Kurdistan Bölgesi’nde yaşanan bir çatışmada yaşamını yitirdi.
Tüm baskılara rağmen hakikatten vazgeçmeyen Ersöz, duruşuyla birçok gazeteciye idol oldu. Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Amed Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, o dönem birlikte çalıştığı Ersöz’ü “Yaşama anlam katmayı bilen, hakikat yolculuğunda tereddütsüz yürüyen, cesur ve iradeli bir kadındı” sözleriyle anlattı.
ÖZGÜR GÜNDEM GAZETESİ
Ersöz ile 1993’te Özgür Gündem gazetesinde tanışan ve birlikte çalışan Kışanak, o dönem var olan baskılara karşı gazetede daha çok kadınların sorumluluk aldığını belirtti. Kendisinin de gazetenin yazı işleri müdürü olduğunu aktaran Kışanak, gazete için “1990’lı yılların karanlık yüzünü açığa çıkaran bir meşale gibiydi” belirlemesinde bulunarak, ekledi: “Bir yönüyle de halkın zulme karşı direnişini tarihe mal eden haberler yaparak, umudu temsil ediyordu. Başta Gurbetelli olmak üzere hepimiz içinden geçtiğimiz sürecin ağırlığını ve yaptığımız işin sorumluluğunu adeta iliklerimize kadar hissediyorduk. Gurbetelli işini ciddiye alan ve bu ciddiyeti tüm gazeteye yansıtan disiplinli, çalışkan bir arkadaştı.”
Gazetenin baskı, gözaltı ve muhabirlerin katledilmesine rağmen “cesaret ve kararlılıkla” mücadelesini sürdürdüğünü vurgulayan Kışanak, muhabirden yazara herkesin büyük bir tutkuyla görevini yaptığının altını çizdi.
‘GELİŞMELERE KARŞI TUTUMU NETTİ’
Kışanak, “Bu yolculuğun öncüsüydü Gurbetelli arkadaş. ‘Gurbetelli demek Özgür Gündem demektir’ demek abartı olmaz. Duygusu, düşüncesi, enerji ve moral yüklü karakteriyle gazetenin tüm sayfalarına girmiştir. Özgür Gündem sayfalarına bakanlar Gurbetelli’nin emeğini, mücadelesini, duruşunu göreceklerdir” diye belirtti.
Ersöz’ün geniş bir perspektif ve bilgiye sahip olduğuna dikkat çeken Kışanak, sadece Kürt sorunu değil, toplumsal muhalefeti ilgilendiren her konuya duyarlı olduğunu söyledi. Kışanak, “Örneğin, İstanbul’un Ümraniye ilçesinde çöp patladığında bir başyazı yazarak, bugün bile yeterince üzerinde durulmayan kentsel atıkların ya da çöplerin nasıl bir çevre yıkımı yarattığını, çarpıcı bir şekilde işlemişti. O gün çıkan tüm gazetelere bakıldığında Özgür Gündem’de yer alan haber, atılan manşet, başyazı ve takip haberleriyle konuyu en ciddi şekilde ele alan, çözüm perspektifi sunan ve bir felakete yol açanlara yönelik sert ve net tutum alan bir gazeteci olduğu görülecektir” dedi.
SİVAS KATLİAMI
O dönemin en önemli olaylarından biri olan Sivas Katliamı yaşandığı gün gazetede yaşananları ve Ersöz’ün tavrına dair şunları aktardı: “Gazete, ertesi sabahı ‘katliam’ manşetiyle çıktı. Sivas’taki etkinliği izleyen arkadaşımız Cemile Çakır, şans eseri canını kurtarabilmişti. Bize telefonlar ulaştığında gazetenin son baskısını da matbaaya göndermiştik. Saat 24.00 sıralarıydı. Gurbetelli, hala gazetedeydi ve ‘Manşeti değiştirmeliyiz’ dedi. Hemen matbaayı arayıp, baskıyı durdurduk. Birinci sayfayı ve devam sayfasını değiştirerek, yeniden matbaaya gönderdik. O saatte artık gece editörü, sayfa sekreteri, teknik personel işlerini bitirip gitmişlerdi. Ben de teknik işleri tam olarak bilmiyordum ama Gurbetelli arkadaş o kadar net konuştu ki bildiğim kadarıyla değişiklikleri yaptım. Önemli olan gazetenin bu konudaki tutumuydu. Mizanpajla fazla uğraşmadan haberi yerleştirdim. O gece neredeyse sabaha kadar uyumadık, sabah da yine iş başındaydık. Gurbetelli ile birlikte gazete binasında, sandalyelerin üzerinde sabahladığımız çok olmuştur.”
‘KADINLARA GÜÇ VERİYORDU’
Ersöz’ün gazetede çalışan herkesle ilgilendiğini ancak kadınlarla özel olarak ilgilendiğini ifade eden Kışanak, “Kadın arkadaşlarla ayrıca ilgilenir, onlara güç ve moral verirdi. Henüz kadın gazeteciliği konusunda ciddi bir yaklaşım gelişmemiş olmakla birlikte ilk nüveleri belirginleşiyordu. Gurbetelli güçlü ve iradeli bir kadındı. Duruşu yaklaşımıyla hepimize güç veriyordu” dedi.
‘CEZAEVİNDE DAHİ KATKI SUNDU’
10 Aralık (1993) Dünya İnsan Hakları Günü’nde Özgür Gündem gazetesinin merkez ve bölge bürolarına baskın yapıldığını anımsatan Kışanak, o dönem yaklaşık 120 kişinin gözaltına alındığını söyledi. Ersöz ve 20 gazete çalışanın 15 gün gözaltında tutulduğunu belirten Kışanak, Ersöz’ün gözaltında bile herkese moral verdiğini, tek kaygısının ise gazetenin yayınlanıp, yayınlanmadığı olduğu söyledi. Kışanak, “Çünkü gazetenin tüm yönetimi ve önemli servislerin sorumluları içerideydi. Sanırım ikinci gün yeni gözaltına alınan bir kişi gazetenin çıktığını söyledi. Buna ne kadar sevindiğimizi anlatamam. Bir grup aydın örnek bir dayanışma göstererek, gazetenin yayına ara vermeden çıkmasını sağlamıştı. Gurbetelli, bu haberi verdiğinde sesindeki mutluluk, tüm hücrelere yayıldı. Gurbetelli, gözaltı sonrasında tutuklandı. Birkaç ay Bayrampaşa Cezaevi’nde kaldı. Ziyaretine gidiyordum. Eleştiri ve önerileriyle içeriden de bize katkı sunmaya devam etti” ifadelerini kullandı.
‘ÇOCUKLUK HAYALİNİN PEŞİNDEN GİTTİ’
Gurbetelli’nin en göze çarpan özelliğinin ise “ülke sevgisi” olduğunu ve içinde inanılmaz bir özlem olduğunu vurgulayan Kışanak, Ersöz’ün çoğu kez bu duruma ilişkin, “‘Çocukluğum Dorşîn’de kaldı’ diyordu. Gazete, onun hasretini çektiği ülkesi olmuştu. Ama cezaevinden çıktıktan sonra gazeteciliğe devam etme koşulları kalmamıştı. Çok sevdiği, canla başla emek verdiği gazeteye, bizlere veda etmeden çocukluk hayallerinin peşinden gitti. Şimdi sonsuzluk deryasında parlak bir yıldız olarak yaşıyor ve karanlığı aydınlatan bir meşale olmaya devam ediyor” diye belirtti.
MA / Ömer İbrahimoğlu