RIHA - DAİŞ için sonun başlangıcı olan Kobanê direnişine destek eylemleri sonrası fatura HDP’li siyasetçilere kesildi. 18’i tutuklu 108 siyasetçinin 38’er kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılandığı davada karar yaklaşıyor.
Kuzey ve Doğu Suriye’de halkların Rojava Devrimi olarak adlandırdığı sürecin başladığı kent olan Kobanê’ye yönelen DAİŞ saldırısı üzerine Kurdistan ve Türkiye genelinde 6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında yaşanan tarihe “Kobanê serhildanı” olarak geçen eylemlerin üzerinden 9 yıl geçti. DAİŞ için sonun başlangıcı olan Kobanê saldırısına karşı Kurdistan ve Türkiye’nin 35 kenti ile onlarca ilçesinde günlerce süren eylemlerde, 54 kişi yaşamını yitirdi. DAİŞ yenilgisinin faturası 6 yıl sonra Kobanê Serhildanı eylemlerin yıl dönümünün yaklaştığı 25 Eylül 2020'de yapılan operasyonla, Halklarının Demokratik Partisi’ne (HDP) kesilmek istendi. HDP’nin “Kobanê Kumpas Davası” olarak tanımladığı, Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülen 35’inci duruşmayla devam eden davada, HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçi hakkında, 29 ayrı suçlamayla 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680’er yıl hapis cezası isteniyor.
DAVAYA KONU OLAN EYLEMLER?
DAİŞ’in Kobanbê’ye yönelik saldırılarının 5 Ekim’de soykırım tehdidine ulaşması, Kürtleri ve yaşananlara sessiz kalamayanları 6 Ekim'de sokağa döktü. Kurdistan kentleri başta olmak üzere İstanbul, İzmir, Ankara, Adana gibi Türkiye metropollerin de yer aldığı 35 kentte protesto eylemleri gelişti. Sokağa çıkan kitlelere Hür Dava Partisi üyesi Hizbullah sempatizanları ve kolluk güçlerinin saldırısı sonucu çatışmaların fitili ateşlendi. Sokağı saran alevleri büyüten ise, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 7 Ekim günü gittiği Dîlok’ta sarf ettiği “Kobanê düştü düşecek” sözleri oldu. Bölgenin 7 kentinde Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildi. Sokaklardaki tansiyon ancak PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 8 Ekim’de yaptığı çağrıyla düşmeye başladı.
Eylemler sonrası etkin bir araştırma yapılmadığı için büyük ölçüde medyaya yansıyan bilgiler üzerinden derlenen araştırmalar sonucunda Mezopotamya Ajansı’nın (MA) ulaştığı bilgilere göre, toplam 54 kişi yaşamını yitirdi. Yaşananlara dair ağır bir bilanço ortaya çıksa da, hayatını kaybedenlere ve yaralananlara dair aradan geçen 9 yıla rağmen net rakamlar ortaya konulamadı. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne göre; 48 sivil ve 2 polis, İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) göre 46 kişi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na göre ise 37 kişi yaşamını yitirdi.
KOBANÊ DAVASI’NA GİDEN SÜREÇ
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kobanê'ye destek eylemleri nedeniyle Rize’de 11 Ekim’de sarf ettiği “Hesabını soracağız” sözleriyle HDP ve Kürt siyasetçileri tehdit etti. HDP, 54 kişinin yaşamını yitirdiği ve yüzlercesinin yaralandığı eylemlerinin araştırılması ve gerçeklerin açığa çıkarılması için, Meclis’e 2016, 2017 ve 2018 yıllarında üç kez araştırma önergesi verdi. Ancak bu önergeler her defasında AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Kobanê serhildanının 6’ncı yıldönümü yaklaşırken 25 Eylül 2020'de yapılan operasyonda, 20 siyasetçi gözaltına alındı, 17’si tutuklandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında dönemin HDP Merkez Yürütüme Kurulu (MYK) üyesi siyasetçilerin tutuklanmasıyla eylemler yeniden gündeme oturdu. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Tayyip Erdoğan’a yaptığı ziyaretin hemen ardından gelmesi, operasyonun arkasında doğrudan AKP’nin yer aldığı algısını güçlendirdi. Tutuklamaya, “6 Ekim 2014’de toplanan MYK’nin ardından DAİŞ saldırılarını ve AKP’nin Kobanê'ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halka sokağa çıkma çağrısında bulunulması” gerekçe yapıldı.
HDP: KOBANÊ KUMPAS DAVASI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca HDP yürütmesi ve Kürt siyasetçiler hakkında hazırlanan ve 3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianame, 30 Aralık 2020 tarihinde mahkemeye sunuldu. Savcılık tarafından 6 yılda hazırlanan iddianame, Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bir hafta içinde 7 Ocak 2021’de kabul edildi. HDP’nin “Kobanê Kumpas Davası” olarak tanımladığı ve Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen dava kapsamında yargılanan HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında, 29 ayrı suçlamayla 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680’er yıl hapis cezası istendi. HDP’ye yönelik ağır suçlamaların yer aldığı içerik ve hukuki niteliği tartışma konusu olan iddianamede, mağdur müşteki olarak Adalet Bakanlığı, AKP, CHP, Hür Dava Partisi, MHP, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, MİT, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Savunma Bakanlığı ile Et ve Süt Kurumu’nun da aralarında bulunduğu 2 bin 676 isim yer aldı. 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı davanın 35’inci duruşmasının oturumları, Sincan Cezaevi Kampüsünde bulunan duruşma salonunda devam ediyor.
KOBANÊ DİRENİŞİNİ SAHİPLENDİLER
Tutuksuz yargılanan kişilerin savunmalarının son bulduğu, tutuklu 18 siyasetçinin savunmalarıyla devam eden davada yakın bir zamanda karar çıkması bekleniyor. Görülen 35 duruşma ve onlarca oturumda gerek avukatların gerek siyasetçilerin savunma hakkı hukuka aykırı bir şekilde mahkeme heyeti tarafından sınırlandırıldı. Bütün engellemelere karşı duruşmalarda savunma yapan siyasetçiler ve avukatlar, davada DAİŞ’in soykırım tehditlerine dair tek bir kelimenin yer almamasına tepkilerini dile getirdi. HDP MYK tarafından yapılan sokağa çıkma çağrısının DAİŞ’in Kobanê’de soykırım tehditlerine karşı meşru bir çağrı olduğunu belirten siyasetçiler, DAİŞ vahşetine göz yummadıkları için 3 yıldır tutuklu olduklarını kaydetti. AKP iktidarının DAİŞ ile ilişkilerine dikkat çeken siyasetçiler, yaptıkları savunmalar ile bir kez daha Kobanê serhildanını sahiplendi.
Erdoğan’ın 7 Ekim’de Dîlok’ta yaptığı, “Kobanê düştü düşecek” açıklamasına değinen siyasetçiler, ölümlerin yapılan açıklamadan sonra başladığını vurguladı. HDP’nin “günah keçisi” seçildiğini dile getiren siyasetçiler, yargılamanın asıl amacının DAİŞ’i aklama olduğunun altını çizdi. Davada yapılan çağrı suç olarak lanse edilse de bugüne kadar dosyaya somut bir delil eklenmedi. HDP’nin paylaştı çağrı tweetinin KCK tarafından gönderildiğini ileri süren bir gizlik tanık, daha sonra bu iddiasını yalanlayacak düzeyde beyanlarda bulundu. Çelişkili ifadelerde bulunan gizli tanık ile Kerem Gökalp, Mahir ve Merdan Rüştü Ovalıoğlu isimli açık tanıkların usule uygun olmayarak alınan soyut beyanları delil olarak kabul edildi.
ASIL FAİLLER YARGILANMADI
Eylemlerde sadece 37 kişinin hayatını kaybettiğini kabul eden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılıp, HDP’lilerin tutuklandığı soruşturma ile birlikte Diyarbakır’da Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz, Van’da Mehmet Latif Şener isimli Hür Dava Partisi üyeleri-gönüllüleri ile İzmir’de vurulduktan sonra sokak ortasında linç edilen Ekrem Kaçaroğlu dışında yaşanan diğer ölümlere dair soruşturmalar aradan geçen 9 yılda raflardan indirilmedi. Birçoğunun faillerini polis, asker ve korucular ile birlikte paramiliter yapıların oluşturduğu bu ölümler, 9 yıldır karanlıkta bırakıldı. Kobanê Davası, ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’nin kapatılması istemiyle hazırladığı iddianamenin de ana gerekçesini oluşturuyor. Bu davalarla, DAİŞ’in 9 yıl önce Kobanê’de aldığı yenilginin faturası, bugün HDP’ye kesilmeye çalışılıyor.
YARIN: Av. Özbingöl: Kobanê Davası’nın siyasi yanı hukuki yanından daha ağır
MA / Emrullah Acar