HABER MERKEZİ – Anayasa Mahkemesi (AYM), TİP'ten milletvekili seçilen avukat Can Atalay’ın "hak ihlali" başvurusunu bugün görüşecek.
14 Mayıs'ta yapılan genel seçimlerde Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) milletvekili seçilen avukat Can Atalay’ın “hak ihlali” başvurusu, bugün Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) gündemine gelecek. Atalay'ın tahliye ve hakkındaki yargılamanın durdurulması istemi AYM’nin bugün yapacağı toplantıda ele alınacak.
TİP'in Yargıtay tarafından Gezi Parkı Davası'nda aldığı 18 yıl hapis cezası onanmasının ardından tutuklu Hatay Milletvekili Can Atalay'ın tahliye edilmesi talebiyle 1 Ekim'de başlattığı "Özgürlük Yürüyüşü" 5'üncü gününde devam ediyor.
ÇHD: GEZİ TUTSAKLARI SERBEST BIRAKILMALI
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Adana Şubesi’ne bağlı avukatlar da Atalay’ın AYM’de görüşülecek başvurusu öncesinde Adana Adliyesi önünde açıklama yaptı.
Burada konuşan Şube Başkanı Av. Baran Taygın Metin, Gezi eylemlerinin halkın özgürlük isteği olup, meşru olduğunu dile getirdi. Metin, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Gezi Parkı davasında Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku'ya verilen cezaları onayarak, halkın kitlesel ve demokratik seferberliğini bir suçmuş gibi göstermek istediğini söyledi.
Atalay’ın, Soma ve Ermenek maden katliamları, Çorlu Tren katliamı, Hendek, Aladağ yurt yangını ve daha birçok yerde yaşanan ihlallerden kaynaklı cinayetlerde ailelerin yanında durduğunu hatırlatan Metin, “Hakkında kesinleşmiş bir hüküm bulunmazken milletvekili seçilmesine rağmen, cezasının bu şekilde yangından mal kaçırır gibi onanması onu seçen halkın iradesine karşı darbedir” dedi.
Metin, Yargıtay kararının Atalay’ı, Kahraman’ı, Özerden’i ve Utku’yu bir süre daha cezaevlerinde tutabileceğini ancak Gezi eylemlerinin meşruluğunu ve halk nezdindeki haklılığını ortadan kaldıramayacağını da vurguladı. Bu anlamda söz konusu kararların hiçbir hükmünün olmadığını ve olmayacağını belirten Metin, “Gezi Parkında başlayan ama Türkiye’nin tüm illerine yayılan, milyonların katıldığı bir Gezi eylemleri meşruiyetini baskıya karşı direnişin haklılığından almaktadır. Gezi Davası, sanıklarının tamamının isnat edilen suçları işlememiş olduğunun sabit olduğu, tamamı baştan çökmüş delil olmayan delillere dayanan bir davadır. Gezi davası hükümsüz sayılmalı, tutsakları serbest bırakılmalı” dedi.