ANKARA - Yeşil Sol Parti, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na yaptığı başvuruda, “Hapishane rejimi, fiziki koşullar ve uygulanan muameleler hakkında komisyon, misyonu ve görevi olarak etkili bir çalışmayı derhal başlatmalı” dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Parti (Yeşil Sol Parti) Amed Milletvekili Serhat Eren, Şirnex Milletvekili Newroz Uysal ve İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na başvuru yaptı. Başvuruda; hasta tutukluların serbest bırakılması başta olmak üzere tutuklulara dönük hak ihlallerine karşı gerekli çalışmaların yapılması istendi.
Cezaevlerinde işkence ve kötü muameleye ilişkin her gün yapılan yeni başvurulara ve tutuklu ve hükümlü yakınlarının mektup, telefon vb. yollarla yaptıkları başvurulara dikkat çekilen metinde, cezaevlerindeki yaşanan hak ihlallerinin sistematikleştiğine vurgu yapıldı.
EN ÇOK HASTA MAHPUSLAR ETKİLENİYOR
Sistematikleşmiş hak ihlallerinden en çok hasta mahpusların etkilendiğine işaret edilen metinin devamında şu ifadeler yer aldı: “İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) 2022 Yılı Hak İhlalleri Raporu’na göre sadece bir yıl içinde ölen mahpus sayısı en az 81 olarak tespit edilmiştir. Yine tespit edilebildiği kadarıyla; Türkiye hapishanelerinde halen 651’i ağır hasta olmak üzere toplam bin 517 hasta mahpus bulunmaktadır.
ATILI SUÇ ESAS ALINIYOR
“Eşitlik ilkesine” ve “ayrımcılık yasağına” aykırı infaz yasasında mahpus değil mahpusa atılı suça göre gruplandırma yapılarak cezalarda indirim ve tahliyeler gerçekleştirilmektedir. Mahpus yerine atılı suç esas alındığı için özellikle siyasi mahpusların infazları yakılmaktadır. Bunun da ötesinde hasta mahpusların tedavi hakları engellenerek yaşam hakları ellerinden alınmaktadır. Bu mahpuslardan biri Erzincan L Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan ve bir ay önce hayatını kaybeden 70 yaşındaki Şakir Turan’dır. Sesi kesilme noktasına gelen, 4 ay içerisinde 23 kilo veren kanser hastası mahpusa ‘ceza tehiri gerekmez’ raporu verilmiş ve aradan sadece 20 gün geçtikten sonra mahpus yaşamını yitirmiştir.
ÖLÜM SINIRINDA TAHLİYE EDİLİYORLAR
Öte yandan bazı ağır hasta mahpuslar ancak ölüm sınırına geldiklerinde infazlarına ara verilmekte ve tahliyeleri gerçekleştirilmektedir. Ölüm sınırında tahliye edilen hasta mahpuslar tahliyelerinin üzerinden kısa bir süre sonra yaşamlarını yitirmektedir. Tüberküloz hastalığından dolayı 12 yıldır tüple yaşamasına rağmen tahliye edilmeyen ağır hasta tutuklu Turgay Deniz, fenalaşması üzerine kaldırıldığı hastanede ‘kurtulma şansı yok’ denildikten sonra cezaevi idaresince ailesi aranmış ve mahpusun tahliye kararı iletilmiştir. Ancak Turgay Deniz, kaldırıldığı hastanede 2 Şubat 2022 tarihinde yaşamını yitirmiştir.
Yine Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan Hayri Karaş, bağırsak kanseri hastalığı nedeniyle tahliye edildikten 10 gün sonra 15 Mart 2022 tarihinde yaşamını yitirmiştir. 29 yılını cezaevinde geçiren ve kanser hastası olan Nevzat Çapkın ise hastalığın son evresinde Trabzon Beşikdüzü T Tipi Kapalı Cezaevi’nden tahliye edilmiş ancak 8 ay sonra 29 Ağustos 2022 tarihinde tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmiştir.
30 yıl cezaevinde kalan Abdulhalim Kırtay ise cezaevinde kaldığı sürede çeşitli birçok hastalığa yakalanan mahpuslardan biri olarak; 3 defa fıtık ameliyatının yanı sıra ileri derecede prostat, diyabet, yüksek tansiyon ve hemoroit hastalıklarıyla mücadele etti. İnsanlık onuruna aykırı bir şekilde birçok mahpusa dayatılan kelepçeli tedavi ölüm sınırında iken ağır hasta mahpusa da dayatıldı. Kasım 2022’de İzmir Menemen Devlet Hastanesi’nde, 4 gün boyunca elleri kelepçeli bir şekilde tedavi altında kaldı. Abdulhalim Kırtay, 30 yılın ardından hastalıkları ilerlemiş bir durumdayken 22 Mart 2023 tarihinde tahliye edildi. Balıkesir Burhaniye T Tipi Cezaevi’nden tahliye edilen Kırtay, 51 gün sonra yaşamını yitirmiştir.
Ölüm sınırında tahliye edildikten sonra yaşamını yitiren birçok mahpusun sonuncusu ise Yılmaz Özalp’tir. Hastanede tedavi olmak istemesine rağmen talebi kabul edilmeyen Özalp’e cezaevi yetkililerince "Cezaevinden çıkmana az kaldı, çıkınca tedavi olursun" denilmiştir. Yılmaz Özalp, 5 Ağustos'ta geçirdiği kalp krizi sonucu İzmir Şakran Cezaevinden hastaneye kaldırılarak kelepçeli bir şekilde tedavi altına alınmıştır. Ancak 14 Ağustos'ta yani infazı hastanede yatarken ertelenen mahpus, 58 gün yoğun bakım servisinde kaldıktan sonra 1 Ekim 2023 tarihinde yaşamını yitirmiştir.
EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI
Şimdiye kadar birçok mahpus ayrımcı ve insan onuruna yakışmayan uygulamalar nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Bu uygulamaların temel kaynaklarından biri yukarıda da değindiğimiz üzere, mahpus yerine mahpusa atılı suç esaslı eşitlik ve ayrımcılık yasağına aykırı infaz rejimi düzenlemesidir. Bu nedenle sağlık kurulları ile emniyet birimlerinin ‘tehlikelilik’ raporlarından; savcılıkların ve mahkemelerin tutukluların ‘siyasi kimlikleri’ ve işledikleri ‘suç’ üzerinden yaptıkları değerlendirmelerden kaynaklı, infazı ertelenmesi gereken hasta mahpusların infazları ertelenmemektedir. Bu durum açıkça eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağına aykırı olup Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelere de aykırıdır.
ETKİLİ ÇALIŞMA DERHAL BAŞLATILMALIDIR
Bu bağlamda; hapishane rejimi, fiziki koşullar ve uygulanan muameleler hakkında komisyon misyonu ve görevi olarak etkili bir çalışmayı derhal başlatmalı ve ağır hasta mahpusların sayısının ve durumlarının tespiti ile bu mahpusların infazına ara verilmesinin sağlanması için konuyu derhal gündemine almalıdır. Keyfi uygulamalara yol açan mevcut ayrımcı yasal düzenlemeleri tespit etmesiyle; mahpus hakları bakımından en önemli ve ayrıntılı düzenlemeleri içeren; Birleşmiş Milletlerin 17 Aralık 2015 de toplanan genel kurulunda kabul edilen Mahpuslara Yönelik Muameleye İlişkin Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları (Nelson Mandela Kuralları) ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin ceza infaz alanındaki tavsiye kararlarına uygun gerekli düzenlemelerin yapılması hususunda gerekli çalışma yürütmesini talep ederiz.”