ANKARA - Kobanê Davası’nda konuşan Alp Altınörs, HDP’nin yapısına dikkat çekerek, “Bir nar gibi hepimiz ayrı tanelerdir ama bir aradaydık. 12 Eylül’den kalma barajı yıkmak HDP’ye nasip oldu” dedi.
DAİŞ'in Kobanê’ye yönelik saldırısı sonrasında Kurdistan ve Türkiye’nin pek çok kentinde 6-8 Ekim 2014’te yaşanan halk protestoları nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 35’inci duruşmasının üçüncü oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsünde bulunan duruşma salonlarında kaldığı yerden devam etti.
‘PAZARLIK SONUCU İFADE’
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan duruşmada sözlerini sürdüren Alp Altınörs, dosyada yer alan gizli ve açık tanıkların verdiği çelişkili beyanlara işaret etmeye devam etti. Aleyhlerinde beyanlarda bulunan açık tanık Kerem Gökalp’ın hiçbir zaman HDP’de yer almadığını ve HDP toplantılarında da bulunmadığını, bu nedenle HDP’nin işleyişine dair herhangi bir beyanda bulunmasının ciddiye alınmaması gerektiğini dile getirdi. Altınörs, “HDP’nin parti işleyişi bilme ihtimali ve imkanları dahi yok. Tek bir toplantısına katılmamıştır. Kendi gözleri gördükleri anlatmıyorlar. Elleri ile temas ettikleri bir şeyi anlatmıyorlar. Kulaktan dolma, rivayet, dedikodu ve izlenimlerini aktarıyor. Her üçü de siyasi irade ile yaptıkları pazarlık sonucu bu ifadeleri veriyorlar” dedi.
Tanık Kerem Gökalp, Mahir ve Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun beyanlarına işaret eden Altınörs, tanıkların birbirini yalanladığını da kaydetti.
DEMİRTAŞ’IN AÇIKLAMASINA DİKKATİ ÇEKTİ
Davayı kumpas olarak değerlendiren Altınörs, “Hiçbir illiyet bağımız olmayan olaylar ile suçlanıyoruz. Hiçbir şekilde bizle bir bağı olmayan davalar üzerinden suç isnat edilmektedir. Savcılık, sevk maddesinde yer almayan 302’ten ceza istemektedir. Partili savcı Ahmet Altun’un elinden çıkan bu siyasi belge, bizi cezalandırmaya çalışıyorsunuz. Bizim demokratik çağrımız şiddeti içermemektedir. Dolasıyla Diyarbakır, Mardin ve çeşitli yerlerde yaşanan cinayetler bu tweet ile ilişkilendirilemez. Ölümler ile ilgili yapılan davalarda, tweet ile bir bağlantı kurulamamıştır. Yasin Börü ile ilgili görülen davada tweet dosyaya konulmaya çalışılmış ancak mahkeme bunu reddetmiştir. Beklenmeyen bu şiddet olayları nedeniyle Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, 9 Ekim’de partimizin resmi hesabında duyarlılık çağrısında bulunmuştur ve şiddetin son bulmasını istemiştir” diye kaydetti.
‘DAVALAR DÜŞECEK’
Altınörs, Kobanê protestoları sırasında yaşamını yitiren HDP’lilere dair davalar açılmadığı ve salt HÜDA-PAR’lıların zarar görmesinden kaynaklı davaların açıldığını paylaştı. Altınörs, Kobanê protestoları nedeniyle yargılanan kişilerin davalarına dikkat çekti. Bu kişilerin “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiası ile ceza aldığını ancak Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Hamit Yakut başvurusu ile bu suç maddesinin yapısal sorun teşkil ettiğini tespit ettiğini ve bu yönde emsal kararının olduğunu anımsatan Altınörs, bu karar nedeniyle bu suç maddesinin değişmesi gerektiğini ve değiştiği taktirde ise bu yönlü tüm davaların düşeceğine işaret etti.
‘AYNI ANDA İKİ AYRI ÖRGÜTE ÜYE’
Altınörs, “Savcıya göre HDP’nin faaliyetleri KCK’nin faaliyetleridir” dedi. Soruşturma aşamasında KCK ile suçlandığını ancak mütalaada ise “MLKP üyeliği” ile suçlandığını dile getiren Altınörs, “Savcı, bunu nereden çıkardı? Bir insan aynı anda iki ayrı örgüte üye olabilir mi? Şimdi adım adım gidersek; Adana 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi, bir arkadaşımın cenazesine katılmam nedeniyle ‘örgüt propagandası yapmak’ iddiası ile bana 10 ay ceza verdi. Propaganda suçlaması nedeniyle üyelik ile suçlama olmaz. Bu güne değin hiçbir mahkemenin MLKP üyesi olduğuma dair bir tespit ve ceza vermemiştir. Bu dosya ne yazık ki bir karışıklık nedeniyle Yargıtay’a başvurmadan kesinleşti. Bu cezanın infazını da tamamladım. Ciddiyetsiz bir iddia olarak görüyorum” diye konuştu.
‘NAR TANELERİYDİK, BİR ARADAYDIK’
Kendi iradesi ile HDP içinde yer aldığını dile getiren Altınörs, “Bir nar gibi hepimiz ayrı tanelerdir ama bir aradaydık. HDP bu birliktelik ile yüzde on barajı geçti ve 13,12 oy aldı. Daha önce çokça birliktelikler oldu ama 12 Eylül’den kalma barajı yıkmak HDP’ye nasip oldu. Çünkü HDP çoğulcuydu. HDP’nin ne kadar demokratik karakterde olduğunun göstergesiydi” dedi Alıtnörs, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hiçkimse bana MYK’da görev vermedi. Ben MYK’a üye oldum ve daha sonra kongrede seçildim. Bu süreç HDP tüzüğü ve siyasi partiler yasası çerçevesinde olmuştur. Savcının yasal bir parti olan HDP’yi ‘terör’ kavramı ile anması oy veren seçmelere karşı kurguladığı bir baskıdır. Bu dava HDP’yi bastırmaya, yurttaşların bu partiden uzaklaştırmaya yöneliktir. Yurttaşların partide yer almasını, kurullarında ve kongrelerde yer almamasına yönelik bir tacizdir. HDP, siyasi partidir. İnsanlar aday olurlar ve seçilirler. Savcının ilk önce bunu öğrenmesi gerekir.”
Sosyalist bir toplumun inşası için işçilerin ve ezilenlerin bir araya gelmesi ve birleşmesi gerektiği önermesine inandığını ve bu doğrultu nedeni ile HDP’de yer aldığını dile getiren Altınörs, “İŞİD soykırım çetesi Kobanê’de kadın ve çocukları keserken eli kolu bağlı durmak, insan olmaya yakışmaz. İktidarın bu konudaki politikası yanlıştı. Daha sonra politikasını değiştirmiştir ve bu politika sınır güvenliğinin sağlanmasına da olanak tanımıştır” ifadelerini kullandı.
CENAZEYE KATILIM SUÇLAMASI
DAİŞ tarafından 10 Ekim 2015’te Ankara Gar önünde yapılan katliam sonrasında yaşamını yitiren Zakir Karabulut’un Bedlîs’teki cenazesine katıldığını ve şu anda yargılandığı bu dosyanın da, Karabulut cenazesi nedeniyle açılan dosyadaki iddialara dayanak yapıldığını ifade eden Altınörs, cenaze nedeniyle açılan bu dosyanın toplu olduğunu ve kendi yönündeki iddiaların dosyadan ayrıldığını aktardı. Altınörs, dosyanın hala açık olduğunu ve devam ettiğini dile getirdi. Altınörs, bu dava ile savcının DAİŞ saldırısında yaşamını yitiren Karabulut’u “terörist” olarak gördüğünün kanıtı olduğunun altını çizdi.
Altınörs, “Yaptığımız çağrı toplum önünde çoktan aklanmıştır. DAİŞ’e karşı çağrı yapmak suç değildir. AKP’nin politikalarını protesto etmek, protestoya çağırmak, HDP’nin MYK’sında yer almak, toplantıya katılmak da suç değildir. Temel siyasi haklarımı kullandığım için suçlanıyorum. Sizden de beraat vermenizi ve bu siyasi davayı kapatmanızı, 3 yıldır devam eden tutukluluk halime son vermesini istiyorum” diyerek, savunmasını sonlandırdı.
SAVUNMAYA SINIRLAMA
Daha sonra söz verilen Altınörs’ün avukatı Kazım Bayraktar, duruşmanın yarına ertelenmesini istedi. Mahkeme ise, “Başlamak bitirmenin yarısıdır” diyerek, Bayraktar’dan bugünden savunmasına başlamasını istedi. Bayraktar, talebini yineledi. SEGBİS ile duruşmaya katılan Altınörs’ün avukatı Cemile Turhallı da aynı talepte bulundu. Ancak mahkeme ısrarla avukatların savunma yapmasını istedi. Turhallı, mahkemenin kendilerine inanmadığını ve taleplerini, “savunma yapmamaya” bahane olarak gördüğünü ifade ederek, tepki gösterdi. Avukatlar, savunmalarının pazartesi gününe kadar süreceğini ifade etmesi üzerine mahkeme başkanı, 6 Ekim’e kadar savunmalarının bitirilmesini istedi. Siyasetçiler ve avukatlar bu duruma tepki gösterdi.
Mahkeme daha sonra duruşmaya yarın saat 10.00’a ara verdi.