MERSİN - Uluslararası komployla Abdullah Öcalan’ın paradigmasının hedef alındığını belirten Çukurova TUAYDER Eşbaşkanı Ergin Altuntaş, “Fakat komploya karşı amansız direniş sürüyor. Öcalan etrafında kenetlenmiş bir halk gerçekliği var" dedi.
Uluslararası komployla 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkan, 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye getirilen PKK Lideri Abdullah Öcalan, 25 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutuluyor. Aile ve avukatların her hafta yaptığı görüş başvuruları reddedilmesiyle Abdullah Öcalan’dan 31 aydır haber alınamıyor. Kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021’de yaptığı son görüşmede görüş engelinin siyasi ve hukuki olduğuna işaret eden Abdullah Öcalan, “Devlet çok tehlikeli oynuyor” uyarısında bulundu.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Mersin Milletvekili Ali Bozan ile Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (Çukurova TUAYDER) Eşbaşkanı Ergin Altuntaş, uluslararası komployu ve İmralı tecrit sistemini değerlendirdi.
Çukurova TUAYDER Eşbaşkanı Ergin Altuntaş
BOP İLE KÜRTLERE MÜDAHALE
ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) ilk adımı olan uluslararası komplonun Kürtlere ve kazanımlarına yönelik bir müdahale olduğunu belirten Altuntaş, “Bu yönelimler ilk başta Türk devleti tarafından planlanıyordu. Daha sonra çıkarlar doğrultusunda küresel güçler, NATO Gladiosu buna dahil oldu. Öcalan bu durumu görerek, farklı arayışlar içerisine girdi. 1993-94 ve 98’de ateşkesler ilan edildi. Bu ateşkesler tek taraflı ilan edildi, karşılık bulmadı ve buna rağmen uygulandı. Kürt özgürlük hareketi kendini sürekli yenileyen noktada olduğu için, bir tehlike olarak görüldü” dedi.
‘HEDEF ÖCALAN'IN PARADİGMASI’
Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesinde önemli rolü olan Abdullah Öcalan’a müdahale edildiğini ifade eden Altuntaş, “Bu müdahale salt askeri boyutla değil, Öcalan’ın paradigması üzerinde uygulanmak istendi. Öcalan komplo sürecinde bile halk örgütlenmesini, halkın lehine gerçekleştirebiliyor ve burada ulusal birlik sağlanması açısından adımlar atıyordu. Bu yüzden 4 parça Kurdistan’da Öcalan etrafında kenetlenmeyle bu birlik sağlanıyordu. Küresel güçlerin komploya dahil olmasındaki en büyük etken de buydu. Öcalan fikriyatının Ortadoğu’da karşılık bulması ve dünya halklarına örnek olmasıydı” diye konuştu.
‘KOMPLOYA KARŞI AMANSIZ DİRENİŞ’
Uluslararası komplonun tecrit politikasıyla sürdürüldüğünü ifade eden Altuntaş, “Komplo, her dönem farklı rengiyle karşımıza çıktı. 2016’da Kürtler üzerinde tasfiye politikası devreye giriyor, bugün ise KDP’nin kirli işbirlikçi siyaseti aksetmiş bulunuyor. Medya savunma alanlarına dönük operasyonlar, halk üzerindeki baskı ve özel savaş politikaları komplodan bağımsız düşünülemez. Fakat komploya karşı amansız direniş de sürüyor. Demokratik Modernite tezi, özgür kadın kimliği ve direnişi, komploya verilmiş en büyük cevaptır. Öcalan etrafında kenetlenmiş bir halk gerçekliği var" ifadelerini kullandı.
‘FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ TALEP ETMELİYİZ’
Yeşil Sol Parti Milletvekili Ali Bozan
Yeşil Sol Parti Milletvekili Ali Bozan, uluslararası komployla Kürt sorununun tarihe gömülmek istendiğini belirterek, Abdullah Öcalan’ın getirildiği Türkiye’ye İmralı Adası’na konulmasına, “Kürt sorunu tutsak edildi” yorumunda bulundu.
Uluslararası komploda Abdullah Öcalan’ın düşünceleri ve paradigmasının hedef alındığını dile getiren Bozan, “Uluslararası komplonun yaşandığı dönem, belki sadece Ortadoğu’da yaşayan Kürtler tarafından önder olarak kabul edilirken, aradan geçen süre içerisinde Öcalan’ın düşünceleri bütün dünyaya yayıldı. Tüm dünyada yaşayan halklar, Öcalan’ı liderleri olarak kabul ediyor. Öcalan’ın yaşadığı tüm ağır tecrit koşullarına rağmen paradigması bu hedefleneni tersine çevirdi. Düşünceleri dünyanın farklı yerlerinde tartışma ve tez konuları yapılmış durumda. Komplo en yakın haliyle 30 aylık tecritle devam ediyor. Devlet Öcalan’ı dünya halklarına unutturmak istiyor, özellikle Kürtlerin düşüncelerinden haberdar olmasını istemiyor. Bu aşamadan sonra başta Kürtler olmak üzere Ortadoğu halkları sadece Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması değil, özgürlüğünü talep etmesi gerekiyor. Özgür koşullarda Kürt sorunun çözümüyle ilgili girişimlerde bulunmasının yolunun açılması gerekiyor” dedi.
MA / Dilan Akyol