RIHA - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük komplonun mutlak tecritle sürdüğüne dikkati çeken kardeşi Mehmet Öcalan, Kürt sorununun çözümü için İmralı tecridinin kalkması gerektiğini vurguladı.
Amerikan Birleşik Devletleri’nin (ABD) Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) ilk adımı olan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komplo 26’ncı yılına girdi. ABD’nin koordinatörlüğünde küresel güçlerin dahil edilmesiyle başlayan komplo, PKK Liderinin 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmasıyla başladı. Küresel güçlerin planlarına karşı Ortadoğu’dan çıkarak dünyaya açılan Abdullah Öcalan, Avrupa’da “çarmıha gerilme” olarak tanımladığı 130 gün devam eden ‘sürek avı’nın ardından 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye getirildi. Abdullah Öcalan, “tabutluk” olarak tanımladığı İmralı F Tipi Cezaevi’ne konularak, ağır tecrit koşullarına alındı.
31 AYDIR HABER ALINAMIYOR
İmha ve tasfiye planı tutmayınca 25 yıl boyunca tutulduğu İmralı’da etkisizleştirilmek istenen Abdullah Öcalan’dan, 31 aydır haber alınamıyor. Avukatlarına dönük engellemeler ile birlikte Abdullah Öcalan’ın ailesiyle görüşmesi de “disiplin” adı altında verilen disiplin cezalarıyla engelleniyor. İmralı’da tutulduğu 25 yıllık süre boyunca telefon hakkından iki kez kullanabilen Abdullah Öcalan, 25 Mart 2021’de kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı kesintili telefon görüşmesinden sonra kendisinden haber alınamıyor.
‘DEVLET YANLIŞ OYNUYOR’
Yapılan bu görüşmede aile ve avukat görüş engeline tepki gösteren Abdullah Öcalan, İmralı tecrit sisteminin hem hukuki hem siyasi olduğunu belirterek, avukatlarıyla görüşme istediğini söyledi. PKK Lideri, "Bu yaptığınız çok yanlış. Devlet de yanlış oynuyor, siz de. Bu hukuki değil, doğru da değil. Bu asla kabul edilemez. Bu aynı zamanda çok tehlikelidir. Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Avukatlarımın buraya gelerek benimle görüşme yapmasını istiyorum” dedi.
Bu görüşmenin ardından İmralı F Tipi Cezaevi Müdürlüğü ve Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan 137 aile başvurusu, “disiplin” adı altında sistematik hale getirilen cezalarla ya reddediliyor ya da yanıtsız bırakılıyor. Ağabeyiyle son görüşmeyi gerçekleştiren Mehmet Öcalan, Abdullah Öcalan’ın paradigmasıyla uluslararası komployu boşa çıkardığını belirterek, komplonun devamı olarak nitelendirdiği İmralı tecrit sisteminin kırılması için toplumsal mücadelenin önemine vurgu yaptı.
‘KÜRT HALKINA KAPILAR KAPATILDI’
Uluslararası komployla Abdullah Öcalan’ın Şam’dan ayrılma kararı aldığını belirten Mehmet Öcalan, “ABD, Rusya, Mısır, İsrail ve Avrupa ülkeleri Ortadoğu’daki çıkarları için komploda rol oynadılar. Başkan, Şam’dan ayrıldıktan sonra davet üzerine Yunanistan’a gitti. Ancak Yunanistan davetine sadık kalmadı. Sonrasında gittiği her yerden ayrılmak zorunda kaldı. Avrupa devletlerinin herkese kapıları açıkken, herkes için bir yeri varken, Başkan’a kapılar kapalıydı. Aslında Başkan şahsında Kürt halkına kapılar kapalıydı, Kürt halkına yer yoktu. Bu uluslararası devletler için bir utançtır” dedi.
‘GÜNEŞİ SÖNDÜRMEK İSTEDİLER’
Komploya Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye edilmek istendiğinin altını çizen Mehmet Öcalan, “Başkan bir halkı yokluktan varlık mücadelesini veren bir çizgiye getirdi. Tabi bu durum Ortadoğu’daki çıkarları için Kurdistan’ı Türkiye, Suriye, Irak ve İran arasında pay eden egemen devletlerin çıkarına uymuyordu. Yükselen Kürt direnişini ve Başkanla doğan Kürtlerin güneşini söndürmek istediler. Ortadoğu’ya müdahale etmek içinde Başkana karşı komployu gerçekleştirdiler. Bu komplo kabul edilemez. Dünya için büyük bir utançtır. Komplo aslında Başkanın fikirlerine yönelikti. Çünkü Başkanın geliştirdiği paradigma, tüm halkları ve inançları barındırıyor, bu da onların işine gelmiyor. Onun için Başkanın paradigmasını ortadan kaldırmak istediler” ifadelerini kullandı.
‘BAŞKAN KOMPLOYU BOŞA ÇIKARDI’
Abdullah Öcalan’ın fikirleriyle komployu boşa çıkardığını sözlerine ekleyen Mehmet Öcalan, şöyle devam etti: “Komployu gerçekleştiren uluslararası güçler amaçlarına ulaşamadılar. Başkan’ın paradigması tüm dünyaya yayıldı. Rojava Devrimi’yle beraber hayat bulan paradigma, bugün yaşamsallaştı. Bugün Rojava’da tüm halklar ve inançlar birlikte yaşıyor. Başkan’ın dünya sistemlerine karşı sunduğu Üçüncü Yol, gittikçe büyüyor. Bugün komplo tecritle devam ediyor. Bu tecridin kırılması halkların mücadelesine bağlı. Herkes hem komploya karşı hem de tecritte karşı demokratik tepkisini büyütmeli.”
‘TECRİDE KARŞI MÜCADELEYİ BÜYÜTELİM’
Kürt sorunun çözümünün uluslararası komplonun devamı olan tecrit sisteminin kırılmasına bağlı olduğunu vurgulayan Mehmet Öcalan, “Devletten hiçbir beklentimiz yok. Bir minnet olarak görüşme talebinde bulunmuyoruz. Kendi kanunlarını uygulamalarını söylüyoruz. Ancak devletin kendi koyduğu kanunlara bile saygısı yok. 2 buçuk yıldır Başkandan hiçbir haber alamıyoruz. Herkes biraz vicdanlı düşünsün. Sağlık durumları nedir, sağlar mı, değiller mi bilmiyoruz. Eğer biz İmralı kapılarını kırabilseydik, bugün o kadar insan ölmeyecekti. İmralı’nın kapıları kırılmalı. Hepimiz bu gerçeğe göre hareket etmek zorundayız. Herkesin bu tecride karşı ayağa kalkması lazım. İmralı kapıları kırılmadan çözüm sağlanmaz. Eğer biz Başkanın fikirlerini iyi anlayabilseydik, bu sorunları yaşamazdık. Demokrasi mücadelesini yürütenler halklar için büyük bir fedakarlıkla çalışıp mücadeleyi büyütmeli. Artık bu durumu tecritle açıklayamayız. İmralı’da bulunan 4 tutuklunun, tamamen yok edilmesine yönelik bir sistem geliştiriyorlar. Buna karşı mücadeleyi büyütmek lazım. Eğer mücadeleyi büyütmezsek, kaybedecek olan yine biz oluruz” şeklinde konuştu.
MA / Mahmut Altıntaş