HABER MERKEZİ - Yaşamını yitiren Özgür Basın emekçisi Seyit Evran’ı anlatan gazeteci Fehim Işık, “Kavgacıydı; zaferin kavga ile geleceğine iman etmişti” diye kaydetti.
Özgür Basın emekçisi gazeteci-yazar Seyit Evran’ın, 22 Eylül’de Kuzey ve Doğu Suriye’de tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdiği açıklandı. Gazeteci Fehim Işık, 30 yıldan fazla bir süredir Özgür Basın’da emek veren meslektaşı Evran’ı anlattı. Işık, “Seyit’i Unutmayacağız” başlıklı yazısında, “Özgür Basının, özgürlük mücadelesinin önde gelen emektarlarından biriydi. En önemlisi de hayatı boyunca milim geri adım atmamış, inandığından zerre vazgeçmemiş bir direnişçiydi” sözleriyle Evran’ın mücadelesine dikkat çekti.
Işık’ın kaleme aldığı yazı şöyle:
“Seyit’i unutmayacağız…
Bir mücadele neferini, Kürt basınının değerli bir şahsiyetini, Seyit Evran’ı da kaybettik.
Seyit, ardından çok şey yazılacak insanlarımızdan biri. İnanıyorum ki birçok yoldaşı, arkadaşı, dostu onunla ilgili çok şey yazacaktır.
Benim Seyit ile ilk tanışıklığım 2010’da dijital medya üzerinden oldu. Haberleri, analizleri dikkatimi çekmişti. Bazen de mesajlaşır, fikir alışverişinde bulunurduk. Ardından Güney Kürdistan’ı ziyaret ettiğim farklı yıllarda birkaç kez fiilen de görüştük. Dostluğumuz, arkadaşlığımız, mesleki ilişkimiz bir arada olmasak da hep sürdü ve giderek süreklileşti. Güney Kürdistan’a yaptığım ziyaretlerimde öncelikle aradığım, görüştüğüm arkadaşlardan birine dönüştü.
Doğrusu birebir tanımadan önce agresif, inatçı, kavgacı biri olduğuna dair bir ön yargım vardı. Seyit ile uzlaşmanın zor olduğuna inanırdım. Birebir tanıdıktan sonra önyargımı oluşturan tüm etkenlerin onun mücadeleye inanmış özelliklerinden kaynaklandığını çok yakından hissettim. Agresifti; inandığı için agresifti. İnatçıydı; mücadelenin inat ile sonuca varacağını iyi biliyordu. Kavgacıydı; zaferin kavga ile geleceğine iman etmişti. Bir de hiç öyle uzlaşılamayacak biri değildi. Karşısındakini ikna etmek için uğraştığı kadar ikna olmaya da açıtı. Özcesi, inançlı bir mücadele neferi, bir hakikat arayışçısı, özgür basının, özgürlük mücadelesinin önde gelen emektarlarından biriydi. En önemlisi de hayatı boyunca milim geri adım atmamış, inandığından zerre vazgeçmemiş bir direnişçiydi.
Son birkaç yıldır Seyit Evran ile çok daha sık görüşmeye başladık. Birçok programıma konuk oldu. Güney Kürdistan’dan Rojava’ya, Irak’tan Türkiye ve İran’a kadar birçok konuda engin bir birikime sahipti. Sadece analiz yapmıyordu, tanıklıklarını da anlatıyordu. Haberin içinden çıkan biri olmanın getirdiği avantajla, tanımadığı aktör, tanık olmadığı gelişme yoktu. Qendîl’den Şengal’e, Qamişlo’dan Efrîn’e uzanan hat üzerinde yazılan her haberde dolaylı ya da direkt imzası olan Seyit Evran, hastalığına rağmen enerjisinden bir şey kaybetmeden direnişini özgür basın mücadelesinin bir neferi olarak sürdürüyordu.
Ne yazık ki hastalığı onu aramızdan aldı. Çok erken aldı.
O, ‘Bazen bir ömrü birkaç saniyeye sığdırabiliriz’ demişti bir söyleşisinde. O da koca ömrünü, büyük mücadelesini bize miras bırakarak son yolculuğunu sonsuzluğa yaptı. Onun bu mücadelesini, direnişini birkaç saniyeye sığdırabileceğimiz gibi koca bir ömre de sığdıramayabiliriz.
Öyle biriydi Seyit…
Onu unutmayacağız. Anılarımızda ve mücadelemizde hep yaşayacak…”