HATAY - SES Hatay Şubesi Eşbaşkanı Meryem Avcı, deprem sonrası sağlıkçıların yükünün ikiye katlandığını, temiz suya erişimde yaşanan sorunlar nedeniyle hastalıkların arttığını ve asbest tehlikesine karşı önlem alınmadığını aktardı.
Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin üzerinden 7 ay geçmesine rağmen Hatay’da depremzedelerin yaşadığı sorunlar sürüyor. Ağır bir yıkımın yaşandığı kentte, barınma, temiz su ve atık bertaraf sorunları devam ediyor. Bu durum salgın hastalık riskini arttırıyor. Yurttaşlar, enkaz kaldırma çalışmalarının gölgesinde yaşamak zorunda bırakılırken, sorunlardan en çok etkilenenlerin başında yine kadın ve çocuklar geliyor.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Hatay Şubesi Eşbaşkanı Meryem Avcı, kentte yaşanan sağlık sorunlarına dair konuştu.
TEKNİK VE ALTYAPI EKSİKLİĞİ
Aradan 7 ay geçmesine rağmen devlet hastanesinin hala çadırda poliklinik olarak hizmet verdiğini belirten Avcı, “Üçüncü basamak sağlık kurumu olan bu hastanede doğum ve sezaryen gibi cerrahi işlemler yapılamıyor. Üniversite hastanesi Ağustos ayında hizmet vermeye başladı. Daha önce kadınlar nerede doğum yapacaklarına dair kaygı içerisindeydi. Çünkü doğum yapabilecekleri kurumlar yoktu. Özel bir hastane vardı ancak orada da sezaryen doğum 10 bin TL idi. Bu kadar yıkımın yaşandığı bir kentte insanlar bu parayı verecek durumda değil. Doğum için 90 kilometre uzaklıktaki İskenderun’a gitmek zorunda kalıyorlardı. Tıbbi malzemelerde hala birçok aksaklık yaşanıyor. Röntgen, tomografi yada laboratuvarlar birbirinden farklı ve uzak mesafeli hastanelerde, muayene olduğun hastane ayrı, tahlil yaptığın hastane ayrı. İnsanlar, sürekli bu sevk zinciriyle uğraşmak zorunda kalıyor. Hem halk açısından hem de çalışan açısından karmaşık bir durum” diye belirtti.
'SAĞLIK SİSTEMİ ÇÖKTÜ'
Hizmet verilememesinden kaynaklı sağlıkta şiddet vakalarında da bir artışın söz konusu olduğunu söyleyen Avcı, depremden bu yana sağlıkçıların kentten gitmek için dilekçe verdiklerini kaydetti. Avcı, “Sağlıkçılar, hem sağlık hizmeti verebilecekleri bir çalışma alanlarının olmaması hem de barınma gibi temel insani ihtiyaçlarının karşılanmamasından dolayı kentten gitmek zorunda kalıyor. Son dönemde sağlıkçıların yüzde 30’u başka illere gitti. Bu durum ise kalan emekçilerin yükünü ikiye katlıyor. Aile Hekimliği, depremden bu yana hala oturmuş bir sistem değil. Halkın birinci basamak sağlık hizmetine erişimi imkansız hale geldi. Şuan aşı oranı Hatay’da yüzde 50’nin altına düşmüş durumda. İlk dönemlerde mahalle mahalle gebelerin ve çocukların işlemlerini yapıp, aşılarını tamamlamaya çalışmıştık. Ancak şuan Hatay’da sağlık sistemi çökmüş durumda” ifadelerini kullandı.
45 NUMUNEDEN ASBEST ÇIKTI
Çevre kirliliği ve temiz su sorununun halkın sağlığını tehdit ettiğinin altını çizen Avcı, “Çevre kirliliğinden dolayı halk, solunum yolları enfeksiyonu, koah, astım gibi hastalıklarla karşı karşıya bırakıldı. Geçen haftalarda yapılan bir araştırmada, Hatay’da alınan 45 numuneden asbest çıktı ve hala ilgili kurumlar bununla ilgili bir açıklama yapmadı. Enkaz kaldırma işlemleri, halkın sağlığına uygun bir şekilde yapılmıyor, bu da ciddi risk oluşturuyor. Çünkü her yerde yıkım yapılıyor. 7 ay geçmesine rağmen temiz su sorunu yaşanıyor, hala paket sular kullanılıyor. Suda bazı bakterilerin çıktığını tespit ettik. Bu bakteriler, bağırsak yolu enfeksiyonları ve kanlı ishale neden olan bakterilerdir. Temiz su olmamasından kaynaklı kadınlarda vajinit ve idrar yolu enfeksiyonlarının yanı sıra mantar gibi sağlık sorunları yaşanıyor. Bu anlamda bize başvuran kadınlara temiz iç çamaşırı, hijyen pedleri gibi malzemeleri vermeye çalışıyoruz. O yüzden bir an önce halkın hem temiz suya hem de temiz havaya ulaşması gerekiyor. Bu konuda önlem alması gerekiyor” dedi.
ÇOCUKLARDA GELİŞİM GERİLİĞİ
Çocuklarda beslenme bozukluğuna bağlı gelişim geriliği yaşandığına dikkat çeken Avcı, 5 yaş altı çocuklarda tarama çalışmalarına başladıklarını aktardı. İki haftadır bu çalışmayı kentin tüm bölgesinde yürüttüklerini belirten Avcı, şunları söyledi: “Görüyoruz ki; çocukların gıda çeşitliliği çok az, tek dağıtılan kuru baklagiller. Bu açıdan çocuklarda kısıtlanmış bir gıda döngüsü var, et, balık, peynir, yumurta gibi kaynaklara ulaşım çok az. Bunun temel nedeni maddi olarak insanların burada alım gücünün azalması. Çocukların gelişimiyle ilgili tek bir gıdayla beslenmenin zorluğunu gördük. Bu durum ilerde gelişim geriliği, zihinsel ve fiziksel aktivitelerde bozukluklara yol açacak. Kadınlarda da depremden bu yana doğum artışı olduğunu tespit ettik. Sağlıkçılar olarak ria, doğum kontrol hapı, prezervatif gibi koruyucu yöntemleri ücretsiz olarak sağlıyoruz ancak kadınlardan yana çok fazla talep yok. Belki kadınlar bu hizmetlerden habersiz. Stres ve travmalardan kaynaklı hala regl düzensizliği yaşayan kadınlar var.”
BARINMA SORUNU
Kentteki hastanelerin acilen tam teşekküllü bir hastaneye çevrilmesi gerektiğini söyleyen Avcı, özellikle birinci basamak sağlık hizmeti olan Aile Hekimleri’nin hizmete açılması gerektiğini vurguladı. Avcı, “Sağlık emekçilerinin barınma koşulları hala sağlanmış değil. Kendimiz sağlıklı koşullarda olmadığımız sürece halka da sağlıklı hizmet verebilmemiz imkânsız. Sağlık emekçileri ve hastaların rahatlıkla ulaşabileceği hastaneler aktif olarak çalışmalı" dedi.
MA / Dilan Akyol