ADANA - Yeşil Sol Parti Gençlik Meclisi’nin düzenlediği Gençlik Şöleni’nde konuşan DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, "Kürt halkına yapılan düşmanlık karşısında boyun eğmedik, ne olursa olsun bu yüz yıl Kürt halkının yüzyılı olacak" dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Gençlik Meclisi’nin, özel savaş politikalarına karşı 5 Ağustos’ta başlattığı “Li dijî şerê taybet têkoşîneke bi heybet / Özel savaşa karşı görkemli bir mücadele” kampanyası devam ediyor. Kampanya kapsamında Adana'da Gençlik Şöleni düzenlendi. Seyhan İlçesine bağlı Şakirpaşa Mahallesi'nde bulunan bir düğün salonunda yapılan etkinliğe meclis üyesi gençlerin yanı sıra, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Yeşil Sol Parti Milletvekilleri Tülay Hatimoğulları ve Ömer Öcalan'ın yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. Etkinliğin yapıldığı salona "Li dijî şerê taybet têkoşîneke bi heybet / Özel savaşa karşı görkemli bir mücadele", "Jin jiyan azadi em jin ber azadiye ve", "Direnen ben direnen halktır" ve "Özlenen yaşam mucizelerle değil devrimle olur" pankartı asılıp, sık sık "Biji Serok Apo", "Biji berxwedana zindana", "Bimre xıyanet"ve "Direne direne kazanacağız" sloganları atıldı.
2 SANATÇIYA GÜVENLİK GEREKÇESİYLE YASAKLAMA
Polisin salon içinde ve dışında yoğun güvenlikleri dikkat çekerken, Adana Valiliği Koma Hevra üyesi Yusuf Keleş ve Baran Sünbül'ün etkinlikte sahne almasını "güvenlik" gerekçesiyle yasakladı. Polis, valilik yasağını gerekçe göstererek, Keleş ve Sünbül'ün salona girmesine engel olmaya çalıştı. Partililerin araya girmesiyle Keleş ve Sünbül salona girerken, etkinlik valilik yasağı nedeniyle diğer grup üyeleriyle sahne alamadı.
'İNSANLIK DIŞI TECRİDİ KABUL ETMİYORUZ'
Saygı duruşu ve sinevizyon gösterimi ile başlayan etkinlikte Yeşil Sol Parti Gençlik Meclisi Üyesi Mahmut Dalmış açılış konuşmasını yaptı. İktidarın özel savaş politikalarına değinen Dalmış, "Gençler uyuşturucu ile ilgilenirken sistem asimilasyon politikalarını devreye koyuyor. Gençler konuşamaz, üretemez ve itiraz edemez hale getirilmek isteniyor. Türk devletinin uyuşturucuya bu kadar ağırlık vermesi uyuşturucu yaşının 11'e kadar düşmesine neden oldu. Bu korkunç bir tablodur. Bu kampanya ile gençleri fuhuş ve uyuşturucu başta olmak üzere özel savaş politikalarına karşı politikalarına karşı cevap olmayı amaçlıyoruz. Bunu mahallelerde düzenleyecegimiz etkinlikler ile gerçekleştireceğiz. Gençlerin odak noktası bu kampanya olacak. Önderliğin üzerindeki tecrit özel savaşın bir parçasıdır. Önderlik ile halkın iletişimini kesip özel savaşı daha da derinleştirmek istiyorlar. Bu kampanyanın hedeflerinden biri de tecridi kırmaktır. Fiziki özgürlüğünü sağlamaktır. İnsanlık dışı bu tecridi kabul etmiyoruz" dedi.
'MÜCADELE EDECEĞİZ'
Dalmış ardından söz alan Yeşil Sol Parti Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Keleş ve Sünbül'ün Adana Valiliği'nce sahne almalarının yasaklamasına tepki göstererek, bu durumu "sanatçı düşmanlığı" olarak yorumladı. Özel savaş politikaları ile artan uyuşturucu kullanıma dikkat çeken Hatimoğulları, iktidarın uyuşturucudan para kazandığını iddia ederek, bu politikalara karşı mücadele edeceklerini vurguladı. Hatimoğulları son olarak ise ortak mücadele vurgusunda bulundu.
'KÜRTLER BİRLİĞİNİ SAĞLASIN'
Yeşil Sol Parti Riha Milletvekili Ömer Öcalan da, kentin yapısına değinerek, "Bu şehir ülkesinin özgürlüğü için buraya göç etmiş mücadele davasını yürütüyor. Şu an Güney Kürdistan da bir savaş yürütülüyor. Bazı Kürt partileri yanlış yoldalar. İşgalcilerin ortaklığını bırakın artık. Güney de işgalcilerle birlikte saldırmayın. Güney Kürdistan yönetimi iyi bir yöneticilikle Kürt halkının birliğine hizmet etmesi gerekiyor. Güney Kürdistan yönetiminin Kürt Özgürlük Hareketine karşı yanlış bir harekette bulunmaması gerekiyor. Bizler kürt halkının birliği için mücadele ediyoruz ve onun için buradayız. Güney yönetimine çağrımızdır; Kürt halkının el ele vermesi gerekiyor. Kürtler birliğini sağlasın ve 21’inci yüzyılda bu halk bir statüye kavuşsun. Görüyorsunuz Türk Devleti, AKP hükümeti Kürtlerin içinde bir kargaşa çıkarmak istiyor. Kürtleri karşı karşıya getirmek istiyorlar. Kürt halkı şu an bir ittifak geliştirmiş ve dört parça Kürdistan da bir fikir oluşturmuş durumda, hiçbir Kürt partisinin bu fikri ortadan kaldırma gibi bir hakları yok. Kürt halkına karşı psikolojik bir savaş yürütülüyor. Güney Kürdistan yönetiminin bu tavrını gözden geçirmesi gerekiyor. Kuzey Kürdistan halkı bu durumdan rahatsız. Kuzey Kürdistan Türk istihbaratı ile çalışanlardan rahatsız, Kuzey Kürdistan halkı Kürtlerin birbiri ile çatışmasından rahatsız. SİHA’ların Kürdistan dağlarında şehirlerinde kullanılmaması gerekiyor" diye konuştu.
'GENÇLER SİYASETE KATILSIN'
İktidarın gençler üzerinde yürüttüğü özel savaş politikalarına dikkat çeken Öcalan, "Gençlerimiz özel savaş politikaları kapsamında bir program düzenlediler. Bu hükümet şehirlerimiz de özel savaş politikaları kapsamında uyuşturucu ve fuhuşu yaygınlaştırmış durumda. Halkımıza çağrımız örgütleme çalışmalarında yer alıp siyasete katılsınlar. Şehirlerimiz de psikolojik savaşın durdurulması için Kürt özgürlük mücadelesinde yer almanız gerekiyor. Kürt gençlerini ve kadınlarını teslim almak istiyorlar. Sadece Kürdistan’ın dağların da bir savaş yürütülmüyor, Kürt mahallelerin de de bir savaş yürütülüyor. Kürt halkını sindirmek ve yurtseverliği bitirmek istiyorlar. Bizler de gelin buna karşı el ele verelim, politik siyasi mücadeleyi geliştirelim diyoruz. Adana ve Mersin şehirleri Kürtler için önemli şehirlerdir. Onun için bu şehirlerde ittifakımızı geliştirmemiz gerekiyor. 15 Ekim'de Genel Kongremiz var, bu kongre de partimizin ismi değişecek, yeni bir düşünce ve kürdi bir fikirle mücadelemizi yürütmeye devam edeceğiz" diye belirtti.
'YENİLGİYE UĞRATACAĞIZ'
Etkinlikte son olarak söz alan DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, "Bizler genç başladık genç başaracağız. Kürt halkının mücadelesi genç bir ruhla başladı ve bugün milyonlarca gencin öncülüğünde dünya da devrime ve özgürlüğe öncülük ediyor. İnanıyoruz ki 21’inci yüzyıl Kürt halkı ve Kürdistan’ın yüzyılı olacak. Yaşasın gençlerimiz ve halkımız" ifadelerini kullandı. İktidarın özel savaş politikalarına değinen Bayındır, "Özel savaş politikalarına karşı elbette heybetli bir mücadelemiz olacak. Kürt gençleri elli yıldır zulüm ve zorbalığa karşı faşist ve işgalci türk devletine karşı mücadele ediyorlar. AKP-MHP hükümeti özel savaş ve kirli politikalarla önce gençlerin mücadelesini yenilgiye uğratmaya çalışıyor. Fakat bugün başlatmış olduğumuz hamle ve kampanya ile heybetli bir mücadele yürütüp işgalciliği yenilgiye uğratacağız. Biz gençlerimize inanıyoruz. Burada bir pankart var ‘İstediğimiz yaşamı mucize ile değil mücadele ile elde edebiliriz" ifadelerini kullandı.
'BU ANTLAŞMAYI BOŞA ÇIKARACAĞIZ'
Bayındır, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Lozan Antlaşması ile Kürdistan’ın dört parçaya ayırdılar. Kürt halkı mücadelesi ile Lozan Antlaşmasını boşa çıkarmış durumda. Rojava ve Başur’a bakın, bizler Bakur ve Rojhilat Kürdistan’ın da da bu antlaşmayı boşa çıkaracağız. Halkımızın öncülüğü ve gençlerin mücadelesi ile bunu başaracağız. Yüzyılını tamamlayan Türkiye Cumhuriyeti 2023 yılını final yılı yapmak istiyor. Bu finali Kürt halkının imha ve inkarı ile iradesini hiçe sayarak yapmak istiyor. Bundan dolayı dört parça Kürdistan da, Rojava dan Başur’a Bakur’a kadar, nerede özgürlük mücadelesi veren bir Kürt varsa hedef haline geliyor. Önceki gün de Türk devletinin eliyle KNK’nin temsilcisi sayın Deniz Bülbün Hewlêr de katledildi. Süleymaniye de 3 peşmerge Türk savaş uçaklarıyla katledildiler. Bu saldırı ve katliamlarla Kürt halkına mesaj vermek istiyorlar. ‘Nerede olursanız olun yaşamı size haram kılacağız’ diyorlar. Bizler de buradan sesleniyoruz; nerede olursak olalım halkımızın özgürlüğü için mücadelemizi yürüteceğiz. Kürt halkına yapılan düşmanlık karşısında boyun eğmedik, ne olursa olsun bu yüz yıl Kürt halkının yüzyılı olacak. Ok yaydan çıktı, bu ok özgürlüğün okudur, hiçbir şekilde geri dönüşü yok. Bundan dolayı Türk devleti bütün zulüm ve zorbalık politikalarını Kürt halkının değerleri üzerinde inşa ediyor. Kürt halkının şehitlerinin cenazelerini kargo ile ailelerine gönderiyorlar. Bu yöntem ve çaresizlik türk devletinin insanlığının göstergesidir. Bu yöntem türk devletinin zihniyetini ve köreldiğini gösteriyor. Bu politikalar karşısında kıyameti koparacağız. Kürt halkı bu zulme karşı 50 yıldır aralıksız mücadele edip boyun eğmiyor. Yüz yıl önce Kürdistan’ı dört parçaya ayırdılar. Kürdistan tarihine baktığımız da Kürt halkı örgütsüz ve lidersizdi. Fakat bugün 21’inci yüzyılında Kürt halkının örgütü ve lideri var. Bizler örgütümü, lider ve halkımızla kazanacağız."
'ÖCALAN'A ÖZGÜRLÜK KÜRT HALKINA STATÜ'
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride işaret eden Bayındır, Öcalan'ın Kürt sorununun çözüm anahtarı olup, özgürlük ve barışın teminatı olduğunu söyleyerek, "Sayın Öcalan'a özgürlük Kürt halkına statü. Bizler tecridi kırmazsak, Türk devletinin düşmanlığı derinleşir" diyerek, İmralı tecridini kırıp, Öcalan'ı özgürleştirerek, ülkeye barış getireceklerini vurguladı. Bayındır son olarak ise mücadeleyi yükseltme çağrısında bulundu.
Etkinlik, Koma Hevra'nın sahne alması ardından çekilen halaylarla son buldu.