AMED - Sur ilçesinin Zorava Mahallesi’nde birçok eve askerlerce baskın düzenlendi, silah doğrultulan köylüler, kalkan olarak kullanıldı. Yurttaşlardan Tacettin Kardaş, baskınların bir işkence olduğunu belirterek, insan hakları örgütlerine çağrıda bulundu.
Amed’in Sûr ilçesine bağlı Zorava Mahallesi’nde sabah saatlerinde bazı evlere baskın düzenlendi. Çok sayıda zırhlı araç ve askerle yapılan baskında, sokağa çıkma yasağı gerekçe gösterilerek yurttaşların evlerinden dışarı çıkmasına izin verilmedi, mahalleye giriş ve çıkışlar da yasaklandı.
İsimsiz ihbarla, “örgüt üyesi olduğu” iddiasıyla Tacettin Kardaş, Cahit Eren, Mürsel Bahtiyar, Mehmet Bahtiyar ve Hayrettin Kardaş’ın evlerine baskın yapıldı. Baskınlarda silah doğrultulan yurttaşlar, kalkan olarak kullanıldı ve evlerdeki eşyalar dağıtıldı.
İHBARLA: ABLUKA, GİRİŞ-ÇIKIŞ YASAĞI İLAN ETTİLER
Evi basılanlardan Tacettin Kardaş, 90’lı yıllardan bu yana kendilerine yönelik bu baskıların olduğunu söyledi. Kardaş, bugün ki baskını da şöyle anlattı: “2-3 ayda bir baskın yapıyorlar. Bu da aile üzerindeki psikolojik bir baskıdır, diz çöktürme politikasıdır. Bu sabah erkenden saat 04.30’da köyün etrafını sardılar, sokağa çıkma yasağı ilan ettiklerini anons ettiler. Saat 05.00 sıralarında benim kapım çalındı. Kalkanlarla gelmişlerdi, kapıyı açtığımda silahı bana doğrultarak, ‘Çık dışarı, çık dışarı’ dediler. Dışarı çıktım, evde kimin olduğunu sordular, onları da dışarı çıkarmamı istediler. Oğlum Karker’e telefonlarını verdiler ve evin tüm odalarının videosunu çekmesini istediler. Karker bütün evin videosunu çekip, kendilerine verdi.”
‘OĞLUMU KALKAN OLARAK KULLANDILAR’
Askerlerin ardından Karker’i kalkan olarak kullanıp, odaları tek tek dolaştığını belirten Kardaş, “Bütün odalarda aramalar yaptılar, yer altı görüntüleme cihazları da vardı. Bir şey bulamadılar. İhbar üzerine geldiklerini söylediler. Gizli tanığın kendilerini internetten aradığını söylediler. Yani bu kadar asılsız ihbarlar nedeniyle iki ayda bir evime baskın oluyor. Bazen 40 gün geçmiyor ama baskın oluyor. Sadece psikolojik baskıdır. Bütün köyü ablukaya aldılar. Gizli tanık söylemlerine göre, ‘örgüt üyesi silahla köyün içinde dolaşıyormuş.’ Bir örgüt üyesi gelip de Zorava’nın içinde silahla dolaşmaz. Bize bu kişiyi saklayıp sakladığımız, görüp görmediğimiz soruldu. Böyle bir şeyin asılsız olduğunu söyledik. Aramalarından sonra ablukayı kaldırdılar, çekip gittiler. Seçimden önce yapılan operasyonda açık tanık ifadeleriyle alınan 400 kişinin içinde oğlum da vardı. 90’lı yıllardan beri bana ve evime bir baskın söz konusu. Bu yapılan baskınlardan kaynaklı eşimin psikolojisi bozuldu” diye konuştu.
‘HİÇBİR ZAMAN ONLARA TESLİM OLMAYIZ’
Bu baskıları kabul etmediklerini söyleyen Kardaş, “Gizli tanık” adı altında ailenin teslim alınmak istendiğini ifade ederek, “Biz de yıllardan beri bu teslimiyeti onlara göstermedik, bundan sonra da göstermeyeceğiz. Hiçbir zaman onlara teslim olmayacağız, bunu iyi bilsinler” dedi.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAKLAR
Yapılan baskınların bir işkence olduğunu ve bunu insan hakları derneklerine taşıyacaklarını söyleyen Kardaş, sözlerini şöyle tamamladı: “Baskı illaki fiziki şiddet değildir, mesela benim oğlumu neden kalkan olarak kullanıyorsunuz? Benim oğlumu bu şekilde kullanmaları da psikolojik baskıdır. Bu da bir işkencedir. Avukatlarımızı aradık, daha önce de baro, insan hakları savunucuları geldi. Meclis’e bile taşındı ama hala bunlar durmuyor. Artık buna bir çare bulunsun. İnsan haklarına dair hangi kurum varsa, devreye girsin, harekete geçsinler. Bu kadar baskı, zulüm, işkence doğru değildir. Ne yapmaya çalışıyorlar? Savcılığa intikal edeceğiz.”
KARKER: SİLAHLARI HEP BANA DOĞRUYDU
Kalkan olarak kullanılan Karker Kardaş (23) ise, “90’lı yıllardan bu yana babam üzerine baskılar vardı, sürekli evimizi basıyorlardı ve kötü muamele yapıyorlardı. Sabahın köründe evimizi bastılar, babama ve bana silahlarını yönelttiler. Sonrasında bana bir telefon verdiler, her yeri çekmemi istediler. Çekip onlara gösterdim sonrasında ise beni kalkan olarak kullanıp tüm odaları gezdirttiler. Bu benim için psikolojik baskıdır. Silahlarının yönleri hep bana doğruydu. Silahın mermisinin patlayıp bana değme ihtimali yüksekti. Bu baskıların son bulmasını istiyoruz” diye konuştu.
‘EVİ DARMADAĞIN ETTİLER’
Evi basılanlardan Emine Eren de, “Sabahın erken saatinde uyandığımızda evimizin etrafını sardıklarını gördük. Her tarafı sarmışlardı. İçeri girdiler sonrasında evimizin her tarafını dağıttılar. Ahıra girdikleri ayakkabılarla içeri girdiler. Her taraf pislik oldu, evimizi mahvettiler. Bizim bir şeyle alakamız yok, bize ‘Evinizde birileri var’ diyorlardı. Evde bir şey de bulamayıp gittiler. Kızım onları galoş takmaları için uyardı diye kızımla kavga ettiler. ‘Biz galoş takmaya mecbur değiliz bu ayakkabılarla basar gireriz’ dediler. Bir şeye dikkat etmeden hayvan pisliğine basıp içeri giriyorlardı. Evdeki halıları kirlettikleri için gittiklerinden beri evi halıları yıkıyoruz.
ÖNCE GÖRÜNTÜ ÇEKTİRİP, SONRA KALKAN YAPTILAR
Öncesinde içeri girdiklerinde eşime odaları çekip onlara göstermesi için telefon verdiler. Eşim video çekip onlara gösterdikten sonra bu sefer de eşime silah doğrultup, kalkan olarak kullanarak içeriyi aradılar. Şimdiye kadar evimize yapılan 3’ncü kontrol bu, ellerinde balyozlarla gelmişlerdi, sanki bizim evimizde ne var?”
‘KÜRT OLDUĞUMUZ İÇİN YAPIYORLAR’
“Bize bunu Kürt olduğumuz için yapıyorlar” diyen Eren, “‘Bunlar Kürt, onlara saldırabiliriz’ diyorlar. Bizde bir şey de yok boş yere eziyet çektiriyorlar. Bize bunu yapmalarını kabul etmiyoruz” dedi.
MA/ Eylem Akdağ - Şilan Çil