ANKARA - Kobanê Davası’nda yargılanan Gülfer Akkaya, Ankara’daki Gar katliamında yaralandığını belirterek, “Dosyada IŞİD yok, ben varım. Bunu gerçekten anlayamıyorum” dedi.
DAİŞ'in Kobenê’ye saldırısının ardından Kurdistan ve Türkiye’nin pek çok kentinde meydana gelen 6-8 Ekim 2014 tarihli protestolar nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 33’üncü duruşmasının 2’nci periyodu Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsünde bulunan Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Tutuklu yargılanan siyasetçilerin, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlandığı duruşmada, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar hazır bulundu.
Kimlik tespiti ile başlayan duruşma, tutuksuz yargılanan Gülfer Akkaya’nın savunması ile devam etti. Akkaya, dava boyunca hangi örgüte, nasıl üye olduğuna dair bilgi verilmediğini belirterek, savunmasını neye ilişkin yapması gerektiğini bilmediğine dikkat çekti.
‘KALDIRIMDA OTURMAK ÜLKEYİ BÖLME GEREKÇESİ YAPILDI’
İddianamede somut delillerin olmadığının altını çizen Akkaya, “Beni tam olarak neden suçladığınızı bilmiyorum. Siz de tam olarak anlatamadınız. Hakkımda hiç ilişki kurulmadan insan alıkoymak, hırsızlık, hamile bir kadına düşük yapmaktan yüzlerce kez ceza istendi. Mütalaada ise müebbet istenmişti. Somut, herhangi bir durum olmasa da 37 yıllık ve bir ömürlük ceza istenilmiş. İnanılmaz bir şey! Bu kadar ceza istenmesi hepsinin tek nedeni 2014 yılında HDP MYK üyesi olmamla ilgili. Delil olarak sunulan materyaller arasında ‘yol kadındır’ kitabımı anlatmam yer aldı. Bir kaldırımda kadınların ellerinde balonlarla oturması ülkeyi bölme gerekçesi yapıldı” diye konuştu.
‘CİNSİYETÇİLİĞE KARŞI HDP’DE MÜCADELE ETTİM’
Ek savunmasında olmayan şeyi anlatmaya çalıştığını belirten Akkaya, şunları söyledi: “Üyesi olduğum tek parti HDP’dir. HDP’ye de neden katıldığımı bir kez daha anlatayım. Türkiye’de kadınların eşitlik, özgürlük içinde yaşamasını istiyordum. HDP’ye girme sebebim de hem Meclis’te kadınların temsiliyetinin sağlanmasını hem de kadınların sorunlarının politikleştirilmesi gerekmesiydi. Böylece kadınların kurtuluşuna daha iyi katkı sunmam gerekiyordu. Ben bir feminist olarak HDP’ye gittim. Hem Meclis’in içindeki hem de memleketteki cinsiyetçiliğe karşı HDP’de mücadele ettim.”
‘MÜCADELEDEN DOLAYI YARGILANIYORUM’
Kadınların Meclis’te eşit temsil edilmediğini belirten Akkaya, feminist mücadelesinin dosyada suç unsuru olarak ele alındığını belirterek, şunları vurguladı: “Ben yasadışı bir örgüte üye olduğum için değil, verdiğim feminist mücadele, Alevi kadınlara yönelik çalışmalarım nedeniyle, HDP MYK üyesi olduğum için yargılanıyorum. Ben, burada ben olduğum için hakkımda mütalaada yazılan cezalar isteniyor. HDP meşru bir partidir ve yıllardır meşru siyaset yapmaktadır.”
DOSYADA IŞİD YOK BEN VARIM’
Akkaya, Meclis’te en çok kadın temsiliyetinin HDP’de olduğunu belirterek, bu nedenle bağımsız olarak HDP’de çalıştığını, çalışmalar yaparken de eşit ve özgür mücadeleye katkı sunmak istediğini söyledi. Akkaya, savunmasına şöyle devam etti: “IŞİD'in bu dosyada yer almaması hukuki olarak eksikliktir. IŞİD kadınlara düşman bir terör örgütü. Kadınları bir ganimetmiş gibi nesneleştirirken basın yoluyla da bunu yaydılar. Sadece kadınlara da değil, çocuklara yönelik de çok net nesneleştirme var. Bu dosyada bunlar yok, benim gibi bir feministi koymuşsunuz. 10 Ekim’den ben de yaralı kurtuldum. Hala bacağımda şarapnel parçaları var ve bu saldırı IŞİD'e yaptırılmıştı. Yaşadığım sürece, bu katliamın esas sorumluların açığa çıkarılmadığını söylemek istiyorum. Dosyada IŞİD yok, ben varım. Bunu gerçekten anlayamıyorum.
DEVLET ŞİDDETİNE UĞRUYORUM
Dosyada üzerime atılı hiçbir suçu kabul etmiyorum. Kendimi devlet şiddetine uğradığımı hissediyorum, biliyorum. Bunun sonlandırılmasını talep ediyorum. Bu salon bir fanus gibi. Biz burada yargılanırken Türkiye'de demokrasinin kırıntısı kalmadı, açlık sınırının altında yaşıyor, geçinemiyoruz. Ama bu salonda hala hiçbir şey olmamış gibi yargılanıyoruz."
TALEPLERİN SÜREKLİ REDDEDİLMESİNE TEPKİ
Ardından söz alan Avukat İbrahim Ergün, duruşmaların adli tatil boyunca devam etmesinin yasal olmadığını belirterek, duruşmanın periyodlarını daha geniş aralıklarla yapılmasını talep etti. Adli kontrol tedbirinin bir baskı unsuru olarak uygulandığını belirten Ergün, “Bu yaptığınız duruşmalar yasal değildi. Nitekim tutukluluğa yapılan itirazların ve adli kontrol tedbirinin kaldırılması talebinin reddi hızlı bir otomasyon haline gelmiş durumda. Reddine, reddine, reddine. Tutanaklarda en çok geçen kelime” diye konuştu.
Tutanaklarda, “Avukatların mütalaayı didik didik ederek savunma yaptığı görüldü” yazdığını kaydeden Ergün, bunun duruşmalara ara verilmesi talebinin reddinin gerekçesi yapıldığını belirterek, “Didik didik inceledik, çünkü anlaşılmayan bir mütalaa” dedi.
Ergün, Akkaya hakkındaki adli kontrol tedbirinin kaldırılması ve beraat kararı verilmesini talep etti.
Duruşmaya, yarın devam etmek üzere ara verildi.