WAN - Wan’da birçok asansörün kırmızı etiketli olduğuna dikkati çeken İMO Şube Başkanı Mihail Atik, denetim mekanizması ve ilgili meslek odalarıyla işbirliği yapılmamasından kaynaklı tehlikenin büyük olduğu uyarısında bulundu.
Deprem bölgesi olan Wan’da, birçok asansör kırmızı etiketli. Kullanımı yüksek risk barındıran asansörler tehlike arz ediyor. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Wan Şubesi Başkanı Mihail Atik, söz konusu alarmı denetleyecek bir mekanizmanın olmadığını söyledi.
Kentte son dönemlerde yaşanan asansör kazalarının ihmalkarlık sonucu meydana geldiğini ifade eden Atik, “Asansörlerin kırmızı etiketli olmasının sebebi maalesef denetimlerin olmamasıdır. Kırmızı etiket, o asansörün artık kullanılamayacağını, güvensiz olduğunu belirten bir durumdur. Asansörlerde kırmızı, sarı, mavi ve yeşil etiketler var. Güvensiz ve kullanılabilir şekilde sıralaması var. En korkunç olan ve bizleri tedirgin eden kırmızı etiketli asansörlerdir. Türk Standartları Enstitüsü’nün (TSE) yılda bir defa yaptığı rutin kontroller sonucunda etiketine göre durumu belirtilir. Bu durumdan sonra aylık denetimler yapılması gerekir. Eğer kırmızı etiketli ise, mutlaka 60 gün içerisinde bu kusurun giderilmesi lazım. Maalesef bu kentte bunun yapılmadığını biliyoruz. Wan’da birçok iş hanı ve konutun kırmızı etiketli olmasına rağmen kullanıldığını biliyoruz. Bu sadece belediyenin değil, bina ve iş hanı yöneticilerinin, bakım firmasının sorumluluğundadır. Koordineli çalışılması ve çözüm üretilmesi gerekiyor" dedi.
‘BELEDİYE-MESLEK ODALARI İŞBİRLİĞİ ŞART’
Bazı kentlerde yerel yönetimlerin meslek odalarıyla protokol imzaladığını aktaran Atik, “İş yüklerini bu şekilde meslek odaları vasıtasıyla azaltabilirler. Çünkü meslek odaları, bu işleri rutin bir şekilde gerçekleştiriyor. Talebimiz olmasına rağmen maalesef bölgemizde böyle bir protokol yapılmadı. Kazaların artış oranı ve söz konusu riskleri belirtmemize rağmen bu protokolün önü açılmıyor. Zaten belediyeler bu denetimden kendilerini uzak tutuyor ve ihmalkar davranıyorlar. Çözüm üniversite, meslek odaları ve yerel yönetimlerin koordineli bir şekilde çalışmaları için yasal düzenlemenin yapılmasıdır. Ancak bu yasal düzenlemeyle bu riskleri ortadan kaldırabiliriz” diye belirtti.
KAYYIM PROTOKOLLERİ İPTAL ETTİ
Kayyımlardan önceki süreçlerde belediyelerle protokollerinin olduğunu söyleyen Atik, ancak kayyım atamaları ile birlikte bu protokollerin askıya alındığını kaydetti. Dolayısıyla bu konudaki çalışmalarını artık yapamadıklarını dile getiren Atik, şöyle dedi: “Yetkimiz olmadığı için ya da yetkililerimiz kaldırıldığı için ilgili kontrolleri sağlayamıyoruz. Maalesef böyle bir durumla karşı karşıyayız. Bu konuda yeterli düzeyde bir toplumsal bilinç de yok. Zira bir kaza yaşanmayana kadar da ne yapacaklarını da bilmiyorlar. Malik sahipleri, bizlere de başvuruyorlar çünkü ne yapacaklarını bilmiyorlar ve ilgili kimseyi bulamıyorlar. Nereye başvuracaklarını da bilmiyorlar.”
KIRMIZI VE SARI ETİKETLERİN RİSKLERİ
Kırmızı ve sarı etiketli asansörlerin kesinlikle kullanılmaması gerektiğine dikkat çeken Atik, böyle bir durumla karşı karşıya kalındığında belediyeye başvurulması gerektiğini aktardı. Belediyenin bu konuda görevini yerine getirmemesi durumunda cezai hükümlerin olduğunu belirten Atik, bu cezai hükümden bina yöneticisi, belediye ve bakım firmasının sorumlu olduğunu söyledi. Atik, “Mesela TSE, kontrollerini yapıyor, kontrolden sonra belediyeye bildirmesi lazım. Bu bildirimi yapıyor mu, bilemiyoruz. Bildiriyorsa, belediye niye kontrole çıkmıyor, orasını da bilemiyoruz. Eğer TSE, bunu belediyeye bildiriyor, belediyenin bu konuda yeterli personeli yoksa odalar bu konuda katkı sağlayabilir. Protokol imzalayıp, bu işlere çözüm üretebilirler. Ama her halde bazı mali çekincelerden dolayı bu işlemi yapmıyorlar ve bu tehlike olduğu yerde devam ediyor” dedi.
‘KAZADAN SONRA ÖNLEM ALINIYOR’
Wan’daki yapıların çoğunun eski olduğuna işaret eden Atik, şöyle devam etti: “Yapıların eski olmasından dolayı, asansörde ömrünü tamamlamış oluyor. Bundan dolayı bazı asansörlerin yenilenmesi lazım. Bu asansörler ciddi anlamda risk taşıyor. Kentimizde deprem de yaşandı. Depremin yarattığı hasarlar da var. Mesela hasar tespitine çıkarken, asansörlerle ilgili bir tespit söz konusu değil. Asansörlerde ne gibi bir hasar meydana geldi, nasıl bir yapısal sorunlar oluştu, bağlantı noktalarında neler oluştu? bilinmiyor. Çünkü bunu denetleyen, kontrol eden bir mekanizma yok. Dolasıyla bu hasarlı asansörler halen kullanılıyor. Mesela yapı kullanılabilir, az hasarlı dolduğuna dair rapor çıkıyor ama asansör ne haldedir bilinmiyor ve şekilde kullanılmaya devam ediliyor. Yaşanan kazalara kadar müdahale edilmiyor, araştırılmıyor ya da yetkililer cezalandırılmıyor. Bunun örneği İstanbul’da yaşandı. Olay olduktan sonra peşine düşülmesi, bazı kişilerin cezalandırılması çözüm yöntemi değil.”