AMED - AB’nin 2022 Türkiye raporunu değerlendiren yazar Erdoğan Aydın, “Çözüm çok kolay, yeter ki yöntemi değiştirelim. Böylece Kürt de Türk de rahatlar" dedi.
Avrupa Parlamentosu’nun (AP), 15 Eylül'de gerçekleştirdiği oturumda kabul edilen 2022 yılı Türkiye raporunda, öne çıkan başlıklardan birisi Kürt sorunu oldu. Tüm siyasi tarafların katıldığı bir sürecin yeniden başlaması çağrısı yapılan raporda, Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'deki varlığı ise "yasadışı işgal" olarak nitelendirildi. Yine Türkiye'nin sık sık gerçekleştirdiği hava saldırıları da eleştirilen konulardan oldu.
Araştırmacı-yazar ve Ortadoğu Uzmanı Erdoğan Aydın, Türkiye'nin politikalarını ve hazırlanan raporu değerlendirdi.
'TÜRKİYE ASKERLERİNİ ÇEKMELİ'
Kürtlerin Kuzey ve Doğu Suriye'de kurumsallaşmasının saldırılarla önlenmek istendiğine dikkati çeken Aydın, saldırılarla Kürtlerin evrensel hukuktan kaynaklı haklarının engellediğini vurguladı. Bu durumun Türkiye'nin demokratikleşmesine zarar verdiğini söyleyen Aydın, "Türkiye'deki ekonomik kriz ve yoksullaşma, Kürdün var olan hakkına yapılan bu sistematik müdahalelerin bedeli olarak kaçınılmaz hale geliyor. Kürt'ün yaşadığı tüm topraklarda anadilinde eğitim yapabilmesi, kendi seçtiği temsilciler tarafından yönetilebilmesinden daha doğal hak olamaz" dedi.
İktidarın Esad ile görüşme talebini "durumu kurtarmaya dönük hamle" olarak değerlendiren Aydın, Suriye'nin görüşmelerde Türk askerlerinin Suriye topraklarından geri çekilmesini şart koştuğunu anımsattı. Erdoğan, “Elbette ki Türkiye askerlerini Suriye'den de Irak'tan da çekmelidir. Bir an önce oranın meşru temsilcileriyle, halklarının seçtiği insanlarla diyalog içinde olmalıdır. Bu diyalog bölgeye barış getirecektir, Suriye'ye barış getirecektir, Türkiye'de ekonomik krizin bir an önce aşılmasını sağlayacaktır. Türkiye'nin demokratikleşmesini sağlayacaktır. Bu açıdan baktığımızda dün devrilmeye çalışılan Esad ile görüşülmesi yönünde değişim iyi bir hamledir ama bu hamlenin gereklerinin yapılması lazım. Bunun gerekleri de oradaki askerlerin çekilmesidir" ifadelerini kullandı.
'GECİKMİŞ RAPORLAR'
AP'de kabul edilen Türkiye raporuna değinen Aydın, dünyadaki kurumların da izlenen siyaseti kabul etmediklerini ifade etti. Raporun "gecikmiş rapor" olduğunu söyleyen Aydın, "Türkiye şuan da batının mülteci problemini çözen bir jandarma rolü oynuyor. Buna karşılık AİHM'in kararlarını uygulamadığı halde hakkında yaptırım yapılmamaktadır. Güvenlik Konseyi kararlarını çiğnemektedir. Dolayısıyla Ortadoğu'nun barışa ulaşmasını adeta engelleyen bir rol oynamaktadır" dedi.
Aydın, "Bu raporda varılacak sonuç; Türk askerlerinin geri çekilmesi ve uluslararası gözlemciler nezdinde eşit koşullarda bölgenin tüm aktörleri arasında bir görüşüm hattına gidilmesidir. Bu hem Kürt sorununu hem Türkiye-Suriye çatışmasını hem Türkiye'nin ekonomik krizini çözecektir. Bölgedeki tüm aktörleri ve Türkiye'yi rahatlatacaktır" diye kaydetti.
'ÇÖZÜM TÜRKİYE'Yİ RAHATLATIR'
Aydın, sorunların toplumsal sorunların muhataplarıyla çözülebileceğine işaret ederek, "Bir Türk'ün Kıbrıs'ta yaşadığı sorun bizim sorunumuz oluyor, Bulgaristan’da bir Türk'ün yaşadığı sorun bizim oluyor. Bizim ülkemizin vatandaşlarının en az 4'te birini oluşturan Kürtlerin Irak ve Suriye'deki sorunları niye bizim adil şekilde çözeceğimiz sorunlar olmasın? Dolayısıyla Türk'ün sorununu Kürt'ün sorunuyla birlikte çözmek gerekiyor. Bu Kürt'ü de Türk'ü de rahatlatacaktır. Türkiye'ye demokrasi gelecektir, ekonomik kriz ve kardeş kavgası ortadan kalkacaktır. Türkiye'yi yönetenler bu sorunu bir an önce çözmek zorundadırlar. Çözüm çok kolay yeter ki yöntemi değiştirelim. Yöntemi değiştirsek Türkiye rahatlar, bölge rahatlar, Kürt de Türk de rahatlar" ifadelerini kullandı.
'ÇÖZÜM ADALET VE EŞİTLİKTEN GEÇER'
Çözümün yolunun eşitlik ve hukuktan geçtiğinin altını çizen Aydın, şöyle devam etti: "Çözüm barış gibi kutsal bir kelimeden çıkar. Çözüm kendimiz için istediğimiz şeyi başkasının da hakkı olduğunu kabul etmekten çıkar. Her Türk yurttaş 'Benim kullandığım hak niçin bir Kürt'ün de hakkı olmasın' diye düşünmelidir. Çözüm bu kadar basit. Çürüyoruz, hep birlikte çürüyoruz. Çürüdükçe de emperyalistlerin, büyük güçlerin, sermaye güçlerinin oyuncağı oluyoruz. Sömürü alanı oluyoruz. Bugün halka dönüp 'dış güçler' diyenler, dış güçlerin ekmeğine yağ sürdüğünü kabul etsinler. Bu memleketin bir an önce çözüm faslına girmesi lazım.”
MA / Müjdat Can - Bazid Evren