ANKARA - Sivas Katliamı davasının düşürülmesi kararını değerlendiren avukatlar, Türkiye'nin firari sanıkların iadesi için ısrarlı davranmadığına işaret ederek, refleks gösterilmemesi halinde bu tür örneklerle daha çok karşılaşılacağı uyarısında bulundu.
Sivas'ta 2 Temmuz 1993'te Madımak Oteli'nde 33 aydının yakılarak katledilmesine dair firari sanıklar Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karakaş yönünden devam eden davada dün karar çıktı. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 30 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davayı düşürmeye karar verdi. Davayı Ankara Barosu Toplumsal Davaları Araştırma Merkezi (TODAM) adına takip eden avukatlardan Deniz Aksoy ile Mehmet Duman, mahkemenin kararını değerlendirdi.
'SANIKLARIN İADESİNDE ISRARLI DAVRANILMADI'
Firari sanıkların Türkiye’ye iadesi konusunda ısrarlı davranılmadığını belirten Av. Aksoy, “Sanıkların Almanya ve Hollanda'da olduğu, ara ara yer değiştirdiği tespit edilmiştir. Türkiye tarafından yanlış adreslere iade talebi gönderilmiştir. Ayrıca Türkiye, sanıkların iade sürecinde istekli davranmamıştır. Bir müdahil avukatı sanık Murat Songur'un Almanya'nın Coburg kentindeki savcılığın kendisine gönderdiği 31 Temmuz 2020 tarihli mektupta, bu tarihe kadar Türkiye’den hiçbir iade talebinde bulunulmadığını bilgisinin paylaşıldığını söylemişti. Almanya hükümeti, sanıkların ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alma olasılığı nedeniyle iade etmemişti. Dolayısıyla sanıklar Türkiye'nin bilinçli isteksizliği, diğer ülkelerin de iade etmeme isteği sebebiyle korunarak, danışıklı bir şekilde iade edilmemişlerdir” dedi.
'DAVA SİYASİDİR'
Davanın ne toplumsal ne de hukuken zaman aşımına uğramadığını belirten Aksoy, bütün hukuk yolları kullanacaklarını ve davanın peşini bırakmayacaklarını vurguladı. Aksoy, üst mahkemelere başvuracaklarına işaret ederek, "Bunların nasıl sonuçlanacağı siyasi dengelerle ilgilidir. Ancak tüm yasa yolları sonuna kadar tüketilecektir. Hukuki yollardan daha önemli olanı toplumsal itiraz mekanizmalarını güçlendirmektir. Sivas Davası siyasi bir davadır ve hesap sorulabilmesi ancak siyaseten ve toplumsal bir karşı çıkışla mümkündür” ifadelerini kullandı.
‘BOYUN EĞDİRME' AMACI
Avukat Mehmet Duman ise, iktidarın siyasi çıkarlarından kaynaklı davada cezasızlık politikasının uygulandığını söyledi. Kararı “hukuk garabeti” olarak değerlendirmenin eksik olacağına dikkat çeken Duman, "Madımak Davası gibi toplumsal davalar, iktidarın ve temsil ettiği sistemin siyasi çıkarlarına karşı, toplumsal muhalefetin hukuk marifetiyle hizaya getirmesidir. Toplumun dinamik kesimlerinin sindirilmesi, boyun eğmesi amaçlanmaktadır. Cezasızlık politikası da buraya oturmaktadır. Topluma bu yolla siyasi bir mesaj verilmektedir. Hukuken bazı terimlerin cezasızlığı meşrulaştırmak amacıyla da kullanıldığını belirtmemiz gerek” diye konuştu.
‘ÖRGÜTLÜ HAREKET ETMELİ'
Katliamın tutuklu sanıklarından Hayrullah Gül’ün AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla tahliye edildiğini anımsatan Duman, hukuksuzluğun son bulması için örgütlü mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Duman, şunları söyledi: "Sistemin sürekliliğinin sağlanması adına ihtiyaç dahilinde katkı koyanlar ödüllendirilirken, karşı koyanlar ise katliama ve zulme uğramaktadır. Cumhurbaşkanının bu yetkisini kullandığı isimlere bakarsanız, ekseriyetle bu tarife uydukları görülmektedir. Bu hukuksuzlukların üstesinden gelecek yegane şey; toplumun örgütlü hareket etme yeteneğini kazanmasıdır. Toplum örgütlü refleks göstermediği sürece bu örneklerle daha çok karşılaşılır. Boyun eğmeyen, örgütlü bir toplumda ise buna cüret edemezler.”
MA / Hakan Yalçın