ŞIRNEX - Eşi Ebubekir Dayan’ın gözaltında katledilmesinin ardından Cumartesi Anneleri’ne katılan Saadet Dayan, “Gücüm yettiği kadar 'failler nerede?' diye soracağım. Bize yaşatılanları unutmayacağım ve hesap soracağım” dedi.
1995 yılından bu yana her Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi düzenleyerek, gözaltında kaybettirilen yakınlarının faillerini soran Cumartesi Anneleri’nin eylemi, polis şiddeti, gözaltı, baskı ve engellemelere rağmen devam ediyor. Eylem, Anayasa Mahkemesi’nin “ihlal” kararına rağmen gerekçe gösterilmeden engelleniyor.
Tüm baskı uygulamalarına rağmen eylemlerinde ısrar eden anneler ve hak savunucuları, her hafta darp edilerek gözaltına alınıyor.
Kayıp yakınlarından biri de Şirnex’in Hezex (İdil) ilçesinde yaşayan Saadet Dayan. Galatasaray Meydanı’na gidemese de Dayan, 29 yıldır eşi Ebubekir Dayan’ın katillerinin peşinde.
EMNİYETE GİTTİ, BİR DAHA DÖNMEDİ
Hezex’in Cirehî köyünde dünyaya gelen Ebubekir Dayan, 1980 yılında köyleri boşaltılınca ailesiyle ilçe merkezine göç etti. İmam Hatip Lisesi’nden mezun olan Dayan, Kürt kimliği bilincine ulaştıktan sonra ailesiyle birlikte devletin hedefi haline geldi. Üniversiteyi bitirdikten sonra Meryem Dayan ile evlenen Ebubekir Dayan, ardından Diyanet İşleri Başkanlığı personeli olarak Cizîr'de (Cizre) göreve başladı. Cizîr'de bulunan Mishefa Reş Camisi’nde imamlık yapan Dayan’ın evine 1991 yılında havan topu isabet etti.
Burada eşini yitiren Dayan ise, kafasına aldığı şarapnel parçaları nedeniyle uzun süre tedavi gördü. Tedavinin ardından hayata tutunan Dayan, daha sonra yeniden evlendi. İmam olarak görevini sürdüren ve bu sırada ölüm tehditleri alan Dayan, 1994 yılında Cizre Emniyet Müdürlüğü’ne çağrıldı. Ancak emniyete giden Dayan, bir daha evine dönemedi.
EŞİNDEN GERİYE KALANLAR
Dayan’ın eşi Saadet Dayan, 3 aylık çocuğuyla kapı kapı gezerek eşini sordu ve günler sonra 12 gün işkenceye maruz kalan eşinin katledildiğini öğrendi. Polis, Dayan’a “Eşin kalp krizi geçirdi ve öldü” dedi. Cenazesi tanınmayacak halde olan eşini yüzündeki benden tanıyan Dayan’a, eşinden geriye görev kartı, kimliği, bir kol saati, kibrit kutusu, bere ve bir mendil kaldı.
ÇOCUĞUNA İLACINI GETİREMEDİ
29 yıldır eşini katleden faillerin cezalandırılması için mücadele eden Cumartesi Anneleri’nden Saadet Dayan, “Katledilmeden 1 yıl önce sivil polisler her gün onu soruyordu. Müftülüğe kadar gidip onu sormuşlar. Bir gün camiye giderken onu soranlarla karşılaşmış ve o onlara ‘Benden ne istiyorsunuz?' diye sormuş. Polisler de ‘Emniyete gel on dakikalık bir işin var' demiş. Emniyete gittikten sonra da bir daha haber alamadım” diye belirtti.
Daha sonra kendisine resmi bir evrak geldiğini ifade eden Dayan “Emniyet tarafından eve gönderilen kağıtta eşimin 15 gün gözaltında kalacağı ve ardından da mahkemeye sevk edileceği yazıyordu. O zaman 3 aylık bir oğlumuz vardı. Emniyete gitmeden önce bana, ‘evin bir ihtiyacı varsa söyle, dönemeyebilirim. Ben bir şey yapmadım o yüzden korkmuyorum ama bunların ne yapacağı belli değil' demişti. Oğlumuza bir şurup almasını istedim. Mela, ‘Eğer saat 14.00’a kadar eve gelmezsem bil ki beni gözaltına almışlar' dedi. Saat tam 14.00’da bir akrabamız elinde şurup ile geldi. Mela, saat 14.00’a kadar gelmezsem bu şurubu oğluma götür' demiş” sözleriyle eşinin katledilme sürecini anlattı.
CENEZESİNİ TANIYAMADI
Eşinin emniyete gitmesinden 13 gün sonra bazı akrabalarının yönlendirmesiyle hastaneye gittiğini ifade eden Dayan, “Hastane abluka altındaydı. Hastane görevlisine eşimi sordum. O da gidip polislere böyle birinin getirilip getirilmediğini sordu. Polisler gelip ‘Başın sağ olsun eşin kalp krizi geçirdi' dedi. O anda kendimi kaybettim, inanmadım. Eşimin cenazesini yıkayan kişi onun yakın arkadaşıydı. Eşimin gördüğü işkenceden dolayı o bile tanıyamamış. Gittim cenazeye baktım tanıyamadım. Yüzündeki ben sayesinde tanıdım. Polisler cenazeyi ve ona ait eşyaları verdikten sonra, ‘Eşini görmedik, çağırmadık’ dediler. O günü hiç unutamıyorum” diye belirtti.
‘YAŞATILANLARI UNUTMAYACAĞIM’
“Nefes aldığım sürece eşimin faillerini aramaktan vazgeçmeyeceğim” diyen Dayan, şunları kaydetti: “Cenazesini alıp köye götürene kadar Beyaz Toroslar bizi takip ediyordu. Halen o cenazenin Ebubekir'in cenazesi olduğuna inanmıyorum. 12 günde insanlıktan çıkartmışlardı. Sanki ölmüş bir insanı mezardan çıkartıp bize göstermişlerdi. 'Neden beni soruyorsunuz' demek için emniyete gitti ama bir daha dönmedi. 1994 yılında eşimi kaybettim ancak hala barış diyorum. Hala insanlar kaybettiriliyor. Bizler Cumartesi Anneleri’yiz, faillerin ortaya çıkmasını istiyoruz. Her gün gözüm kapıda, ‘belki bir gün gelir' diyorum. Eşim 80 kiloydu, ama 40 kilo olmuştu. Gücüm yettiği kadar ‘failler nerede?' diye soracağım. Var olduğum sürece bize yaşatılanları unutmayacağım ve hesap soracağım."