DÎLOK - Akınal Sentetik Tekstil’de çalışırken uzuvlarını kaybeden işçilerden Süleyman Zengin ve Ali Zorkuşçu, iş güvenliğinin olmadığına işaret ederek, hak ihlallerine karşı “ortak mücadele” çağrısı yaptı.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre; son 10 yılda Dîlok’ta 27 işçi hayatını kaybetti. 2022 yılında 10 milyar 523 milyon ihracat rakamına ulaşan kentte, işçilerin can güvenliği işverenlerin kar hırsları sebebiyle risk altında. Günde 12 saate varan mesailer karşılığında çalışan işçiler, emeklerinin karşılığı olan ücreti alamadıkları gibi, kazalar sonucu uzuvlarını kaybediyor. Akınal Sentetik Tekstil adlı şirkette çalışan işçilerin aktardığına göre; son 8 yılda 9 işçi elini kaybetti, bir işçi ise yaşamını yitirdi. Çalışırken uzuvlarını kaybeden işçilerden Süleyman Zengin ve Ali Zorkuşçu yaşadıklarını anlattı.
Şirkete 5 yıldır çalışan Zengin’in 9 Kasım 2022’de yaşadığı iş kazası nedeniyle sağ kolu felç kaldı. Güvenlik önlemlerinin alınmamasından kaynaklı kaza geçirdiğini anlatan Zengin, gerekli önlemlerin iş kazasından sonra alınmaya başlandığını kaydetti. Gerekli önlemlerin önceden alınması durumunda sakatlanmayacağını dile getiren Zengin, “Ben iş arkadaşım makineyi durduğu için kurtuldum. O olmasaydı, benim elim kopardı. Hatta ölebilirdim. Fabrikada iş güvenliği sadece kağıt üzerinde” dedi.
KAZADAN SONRA YALNIZ BIRAKILDI
Kaza sonrası 10 ayda 5 kez ameliyat olduğunu belirten Zengin, “Hem fiziksel hem de psikolojik olarak tedavi gördüm. Kazadan sonra firma yetkilileri söz verdiler, ‘yardımcı olacağız’ dediler. Tedavi süreci başlayınca, hiç birini göremedim. Ne aradılar, ne sordular. Maddi, manevi hiçbir şekilde bir destek görmedim. Bana 3 ay rapor yazıldı. Aylık sadece 2 bin 300 TL harçlık gibi bir para verdiler. Şirketi mahkemeye verdikten sonra 2 bin 300 TL de kesildi. Bana ‘O parayı da sana mahkeme versin’ dediler” ifadelerini kullandı.
‘İŞÇİLER AYAKLANMALI’
Davasının ilk duruşmasının 10 Temmuz’da görüldüğünü aktaran Zengin, “Mahkeme 'şahitlerin dinlenmesi' talebiyle diğer duruşmayı 18 Ekim’e erteledi. Bu epey bir sürecek ve bu da firmanın işine yarayacak” dedi. İş kazalarının üstünün örtüldüğüne dikkat çeken Zengin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kazalar istenildiği zaman engellenebilir, çünkü kazaların yüzde 80'ni fabrikanın suçu. İşçilerin hiçbir yerde hiçbir değeri yok. Buna karşı tüm işçilerin seslerini çıkarmaları ve hatta ayaklanmaları lazım.”
6 İŞ KAZASI İÇİN TAKİPSİZLİK
Aynı şirkette 8 yıldır çalışan Ali Zorkuşçu ise, 2018 yılında “NDL hattı” olarak tanımlanan ip dokuma alanına geçmesiyle kazaların başladığını söyledi. 2019 yılından Ocak 2023’e kadar 7 iş kazası geçirdiğini dile getiren Zorkuşçu, “Son kazadan sonra işyerinden ayrılma kararı aldım. Ama bir yetkili ‘Çıkış yapamazsın. Ancak 3600’den emeklilik belgesi ya da Ağrı ve Tehlikeli İşlerde Çalışamaz raporu alarak işten çıkabilirsin’ dedi. Söz konusu raporu alan hiç kimse başka bir işte çalışamaz. Firma bu politikayla işçileri kendilerine mecbur bırakmayı amaçlıyor” ifadelerini kullandı. Sol elini kaybettiği kazadan 3 ay sonra aynı yerde bir başka işçinin iş kazası geçirerek uzuv kaybı yaşadığını anlatan Zorkuşçu, sözlerini şöyle sürdürdü: “İş kazası geçirdikten sonra bir kere rapor aldım. Ardından deprem oldu. İlan edilen OHAL’i bahane eden firma SSK’ya herhangi bir şekilde makbuz kesmedi. Firma 90 gün boyunca beni oyaladı. Ekonomik olarak yaşadığım mağduriyetimi de ailem karşıladı.”
BİRLİKTE MÜCADELE ÇAĞRISI
Şirket hakkında suç duyurusunda bulunduktan sonra firmadan aldığı 2 bin 600 TL’lik ödemenin kesildiğini söyleyen Zorkuşçu, “Ben, kimse benim gibi bir süreç yaşasın istiyorum. Çünkü defalarca kez uyarmamıza rağmen iş kazası geçirdim. Bir yerde iş kazası gerçekleşmeden, orada onarım yapmıyorlar. Benim yaşadığım kaza 3 ay boyunca giderilmeyen bir sorun sebebiyle gerçekleşti. Birlik ve beraberlikten güç doğacağını herkes biliyor. Birlik olmadıkları sürece herkes kaybetmeye mahkumdur. Bugün işçiler olarak yenilen haklarla, sömürü ile karşı karşıyayız. Artık haklarımızın yenilmemesi için işçilerin bir araya gelmesi gerekir” şeklinde konuştu.
MA / Ceylan Şahinli