MERSİN - Cezaevlerinde son dönemde artan baskıların İmralı’da yaşanan tecritten bağımsız olmadığını belirten Çukurova TUAY-DER Başkanı Ergin Altuntaş, “Toplumsal barışın sağlanması, demokrasi ve özgürlük alanlarının genişletilmesinin tek yolu Sayın Öcalan üzerindeki tecridin son bulmasıdır” dedi.
Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (Çukurova TUAY-DER), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi, cezaevlerinde siyasi tutuklulara yönelik artan hak ihlallerine ilişkin basın açıklaması düzenledi. Çukurova TUAY-DER binasında açıklamanın yapıldığı salona, Kürtçe ve Türkçe “Tecrit insanlık suçudur, siyasi tutsaklar onurumuzdur” yazılı pankart asıldı. Açıklamayı Çukurova TUAY-DER Başkanı Ergin Altuntaş, okudu. Tüm cezaevlerinde bulunan tutuklulara yönelik fiziki ve psikolojik işkencenin uygulandığını ifade eden Altuntaş, cezaevi idarelerinin yasaları açıkça ihlal ettiğini söyledi.
‘İŞKENCE EVİ’
Neredeyse her gün onlarca cezaevinden işkence ve kötü muamele haberleri aldıklarını aktaran Altuntaş, “Türkiye hapishaneleri adeta birer işkence ve ölüm evlerine dönüştürülmüştür. Tutsaklar can güvenlikleri yasalarla güvence altına alınmasına rağmen ölüm riski veya sistematik işkence ile yüz yüze bırakılmaktadır. Söz konusu işkencelerin sistematik olduğunu göstermektedir” diye konuştu.
‘SİNDİRME POLİTİKALARI
Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi'nde kadın siyasi tutuklulara yönelik yapılan saldırıya da değinen Altuntaş, “Sayım sırasında erkek gardiyanların koğuşa gelmesine itiraz edilmesi ve savcılıkla görüşme taleplerinin reddedilmesinin ardından kırka yakın gardiyan ve jandarmanın koğuşlara girerek Mizgîn Kayıtbey, Lale Kabişen ve Nazlıcan Barışer’e kırk dakika boyunca işkence ettiği kamuoyuna yansımıştır. AKP-MHP iktidarı insanlık onuruna saldırılan bu faşist uygulamanın fiili sorumlularını yargı önüne çıkartana kadar kamuoyunun indinde asıl sorumlu olarak anılacaktır. Hapishanelerinde yaşanan bu hak ihlalleri, işkence, baskı ve sindirme politikalarının belli bir konsept dahilinde yürütüldüğünü göstermektedir” dedi.
‘İMRALI TECRİDİNDEN BAĞIMSIZ DEĞİL’
Cezaevlerinde yaşanan baskıların İmralı’da yaşanan tecritten bağımsız olmadığını vurgulayan Altuntaş, "Toplumsal barış ve huzurun sağlanması, demokrasi ve özgürlük alanlarının genişletilmesinin tek yolu bir an önce Sayın Öcalan üzerindeki tecridin son bulmasıdır. Bu nedenle çağrımız, başta İmralı işkence ve soykırım sistemi olmak üzere tüm hapishanelerinde yaşanan saldırı, işkence, hak ihlalleri ve sindirme politikalarının son bulmasıdır. Bu bağlamda tüm insan hakları savunucularını, demokratik kitle örgütlerini hapishanelerinde yaşanan tecrit, baskı ve işkence politikalarına karşı ses çıkarmaya davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.