WAN - Wan’ın Erdîş ilçesinde polisler tarafından ateşe verilen evde yanarak can veren Hediye Ataman’ın eşi Ahmet Ataman’ın başvurusunda hak ihlali kararı veren AYM, Ataman’ın gözaltında işkence gördüğü ve başsavcılığın gerekli soruşturmayı yürütmediğini belirtti.
Wan’ın Erdîş ilçesine bağlı Eganis (Çelebibağı) Mahallesi’nde 17 Kasım 2016 tarihinde “İçeride teröristler var” iddiasıyla polis tarafından ateşe verilen evde bulunan Hediye Ataman (43) yanarak can verdi. Aynı gün gözaltına alınan ve işkenceye maruz kalan eşi Ahmet Ataman ise, tutuklandı ve hakkında dava açıldı. Ataman’a, "Örgüt üyeliği" ve "Tehlikeli maddelerin izinsiz bulundurulması veya el değiştirilmesi" iddiasıyla 18 yıl 4 ay hapis cezası verildi. Daha önce evde yanarak öldürülen Hediye Ataman’ın yaşam hakkının ihlal edildiğine karar veren AYM, bu kez de eşi Ahmet Ataman için hak ihlali kararı verdi.
GÖZALTINDA İŞKENCE
Gözaltında yaşanan işkence olayına ilişkin belirleme yapan AYM, “Kontrol altındaki kişilerin vücutlarında bir yaralanma tespit edilmişse ve kötü muamele iddiaları da varsa yaralanmanın nasıl oluştuğu konusunda makul bir açıklama getirme yükümlülüğü idari ve yargısal kurumlarıyla devlete aittir. Somut başvurudaki sürece bakıldığında başvurucu hakkında kolluk görevlileri tarafından başvurucunun gözaltında tutulduğu dönemde düzenlenen tıbbi raporlarda başvurucunun vücudunun baş kısmı dâhil muhtelif yerlerinde sıyrık, ekimoz, kesik, şişlik tespit edilmiş ve bu yaralanmalar darp ve cebir izi olarak nitelenmiştir” denildi.
POLİSLERİN YARALANDIĞI İDDİASI ÇÜRÜDÜ
Olay yeri tutanağının o gün operasyona katılan polisler tarafından tutulduğuna, polislerin söz konusu olayda yaralandıkları iddiasının da gerçek olmadığına dikkat çeken AYM, “Söz konusu tıbbi tespitler, soruşturma sürecinde başvurucunun yakalanmasının hemen akabinde alınan ifadesinde darp ve cebir şikâyetinin bulunmaması, ikametinde yapılan operasyon sırasında kaçmaya çalışması nedeniyle kolluk tarafından yeniden zor kullanılarak gözaltına alınması ile açıklanmıştır. Ayrıca soruşturma sürecinde doktor raporlarında işkence ve kasten yaralamaya ilişkin herhangi bir hususunun tespit edilemediği ifade edilmiştir. Başvurucunun polisler tarafından başkaca delil ile desteklenmeyen, kendileri tarafından tutulan olay tutanağında dahi yer almayan, doktor raporlarına da yansımayan, operasyon sırasında demir çubukların üzerine düştüğü yönündeki beyanı da Başsavcılık ve itiraz makamının kararında değerlendirmeye konu edilmemiştir” denildi.
‘POLİSLERİN İFADELERİ İZAHA MUHTAÇ’
Polislerin, Ataman’ın vücudundaki işkencenin “olay yerinden kaçarken yakalandı” şeklindeki ifadelerini izaha muhtaç bulan AYM, “…Yakalanmasının ve evine operasyon yapılmasının hemen sonrasında alınan ifadesini baskı ve zor kullanma ile verdiğini iddia eden başvurucunun vücudundaki -göz, alın bölgesi dâhil- darp ve cebir izlerinin polisin gözetiminden kaçarken gerçekleşen yeniden tutma, yakalama eylemi ile açıklanamayacağı izahtan varestedir. Doktor raporu ile de tespit edilen darp ve cebir izlerine açıklık getiren tutanak, belge, tanık beyanı veya başkaca delilin soruşturma dosyasında bulunmadığı açıkça görülmektedir. Soruşturma makamınca da doktor raporunda açıkça ifade edilmesine karşın darp ve cebire, yaralanma biçimi ve nedenine yönelik makul doyurucu bir açıklama getirilmemiştir. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi eldeki veriler ışığında kötü muamele yasağının ihlali için aranan asgari ağırlık eşiğinin aşıldığı kanaatine ulaşmıştır. Başvurucunun yaralanmasının niteliği ve olayı çevreleyen koşullar dikkate alındığında yaralama eyleminin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele olarak tanımlanması mümkündür” ifadelerine yer verdi.
SAVCILIK GEREKLİ İNCELEMEYİ YAPMADI
Soruşturma sürecinde yapılan işkence başvurusuna savcılığın “kovuşturmaya yer yok” kararı vermesinin dosya ile ilgili haklı bir şüphe uyandırdığına dikkat çeken AYM, şu belirlemeyi yaptı: “Başsavcılığın kolluk görevlilerinin ifadesini almasına ve görüntü kayıtlarını talep etmesine, olayı aydınlatmak için girişimlerde bulunmasına karşın soruşturma sonunda -başvurucuya yönelik fiziksel şiddet iddiaları yönünden öncesinde bir karar verilmemiş olmasına karşın- daha önce aynı olayın soruşturulduğu, tekrar soruşturma yapılamayacağı gerekçesine dayanarak mükerrer yargılama yasağı kapsamında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermesi, itiraz makamının da Başsavcılık tarafından işin esası incelenerek karar verilmişcesine olayı irdeleyerek itiraz değerlendirmesi yapması soruşturma makamlarının göstermesi gereken özen yönünden olumsuz bir izlenim, haklı bir şüphe oluşturmaktadır.”
İHLAL KARARI VERİLDİ
AYM kararının devamında: “Ayrıca fiziksel müdahaleye ilişkin ikna edici unsurların varlığına karşın başvurucunun vücudundaki yaralanmalara dair bir makul açıklamada/değerlendirmede bulunulmadan fiziksel müdahalenin hiç olmadığı gerekçesi temelinde sürecin sonlandırılması etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin olayın tüm koşullarıyla, başka deyişle maddi gerçeğin ortaya çıkarılması gerekliliğine dair ilkelerle bağdaşmamaktadır” ifadelerine yer vererek, insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiayı kabul ederek, Ataman’a tazminat ödenmesine karar verdi.
NE OLMUŞTU?
* Van’ın Erciş ilçesi Çelebibağı Mahallesi’nde gece saat 02.00 sularında Ahmet Ataman’ın evine asker ve polisler tarafından baskın düzenlendi. Hediye Ataman, içeride PKK’lilerin olduğu iddia edilerek ateşe verilen evden çıkmasına izin verilmediği için yanarak hayatını kaybetti. Ertesi gün ana akım medya, Ataman olayını “Van’da sıcak çatışma, 1 PKK’lı öldürüldü", "Polisin teslim ol çağrısına karşılık verilmesi üzerine çatışma çıktı" şeklinde yansıttı. Eşinin yardım çığlıklarına karşın yangına müdahale etmek isteyen Ataman’ın eşi Ahmet Ataman aynı gün darp edilerek gözaltına alındı. Ardından tutuklandı.
* Görgü tanıkları, sabah saatlerinde kepçelerle yıkılan evden Ataman’ın yanmış cenazesinin çıkarıldığını, evde iddia edildiği gibi örgüt üyelerinin bulunmadığını, Hediye Ataman'ın 17 yıldır evli olduğunu ve evde hiçbir çatışmanın çıkmadığını anlattı.
* Ataman Ailesi avukatları Esra Akgün ve Mahmut Kaçan, “yaşam hakkının ihlal edildiği” talebiyle yapılan soruşturmayı iki hafta içinde bitiren Erciş Cumhuriyet Başsavcılığı, takipsizlik kararı verdi. Başsavcılık, Ataman’ın öldürüldüğü evde “örgüt elemanları” ile polisler arasında çatışma çıktığını ve polislerin hiçbir kusurunun olmadığını savundu.
* Ataman Ailesi avukatları Esra Akgün ve Mahmut Kaçan’ın “yaşam hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle Erciş Cumhuriyet Başsavcılığı'nın verdiği takipsizlik kararına itiraz etti. Uzun bir aradan sonra itiraz kararını değerlendiren Erciş Sulh Ceza Hakimliği, Ataman’ın öldürüldüğü evde “örgüt elemanları” ile polisler arasında çatışma çıktığını ve polislerin hiçbir kusurunun olmadığını savundu.
* Karar üzerine Ataman ailesinin avukatları, 6 Mart 2019 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
* AYM, polis tarafından ateşe verilen evde yanarak öldürülen Hediye Ataman’ın yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
* Hediye Ataman’ın tutuklu eşi Ahmet Ataman, hakkında açılan davanın 9 Nisan 2018'de görülen duruşmasında toplam 18 yıl 4 ay hapis cezası verildi. Verilen kararı Erzurum Bölge İstinaf Mahkemesi'ne taşıyan avukatların yaptığı itiraz Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6'ncı Ceza Dairesi tarafından reddedildi.
* Bölge Ceza Dairesi’nin kararı üzerine dosya Yargıtay'a taşındı. Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi, Ataman'ın “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünün bozmak" iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yargılanmasına karar verdi. Yeniden yapılan yargılamada, Ataman’a müebbet hapis cezası verildi. Dosya AYM'ye taşındı.