İZMİR – İzmir Mülteci Dayanışma Platformu, mültecilerin Haziran-Temmuz ayında yaşadığı hak ihlallerini raporlaştırdı. Raporda, sığınmacıların kolluğun işkence, taciz ve benzeri suç vasfı taşıyan eylemlerine maruz kaldığına yer verildi.
İzmir Mülteci Dayanışma Platformu (İMDP), Haziran – Temmuz aylarında sığınmacı ve yabancılara dair hak ihlallerine ilişkin 18 yaşından büyük 75 sığınmacıya sorulan sorular sonucunda ortaya çıkan hak ihlallerine ilişkin rapor yayınladı.
Ankete katılanların 44’ünün erkek, 31’ni ise kadınların oluşturduğu raporda, katılımcılardan 72’si jandarma veya polis tarafından yakalama veya gözaltı işlemine maruz kaldıklarını ifade etti. Raporda, “Katılımcılardan 4’ü polisin evlerine girdiğini, eve girerken herhangi bir arama izni veya evrak göstermeden işlem yaptığını aktarmıştır. Katılımcılardan 59’u yakalama, gözaltı, göç idaresi veya geri gönderme merkezinde bulundukları aşamaların hiç birisinde tercüme desteği sağlanmadığını aktarmıştır. Katılımcılardan 68’i yakalama, gözaltı, göç idaresi ve Geri Gönderme Merkezinde kendilerine herhangi bir açıklama yapılmadığını aktarmışlardır. Katılımcılardan 35’i kendilerine zorla boş veya anlaşılamayan bir evrak imzalatıldığını aktarmışlardır. Katılımcılardan 49’u, bağırma, itme, vurma, ters kelepçe takılması veya şiddet eylemlerinden biri veya birden fazlasına maruz kaldığını aktarmıştır. Sığınmacıların kötü muamele öykülerinde, kolluğun işkence taciz ve benzeri suç vasfı taşıyan eylemi gerçekleştirdiği görülmüştür” denildi.
‘HAKLARA YÖNELİK SALDIRI’
14 Mayıs ve 28 Mayıs tarihlerinde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde yaşanan saldırı ve ırkçılığa da yer verilen raporda, “Seçim takvimin bitmesinden sonraki Haziran ve Temmuz aylarında bu siyasi atmosferin sığınmacılara yönelik olumsuz yansımaları daha açık bir şekilde ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu süreçte yerel yönetimler, Arapça tabelaları sosyal medya kampanyaları eşliğinde indirmeye başlamıştır. Sosyal medyada nefret söylemleri artmış, ülkede yaşanan neredeyse her sorunun sorumlusunun mülteciler ve yabancılar olduğuna dair bir algı oluşturulmaya çalışılmıştır. Mültecilere ve yabancılara yönelik bu olumsuz havanın yansımaları resmi makamların tutumlarında da kendini iyice göstermeye başlamıştır. Resmi makamlara bağlı görevliler, mültecilerin ve yabancıların insan olmaktan doğan, anayasadaki ve uluslararası sözleşmelerdeki haklarına yönelik saldırılarını en üst düzeye çıkarmışlardır” ifadelerinde bulunuldu.
‘SALDIRILARIN KAYNAĞI IRKÇILIK’
Raporun devamında şunlar kaydedildi: “İzmir Mülteci Dayanışma Platformu, mültecilere yönelik her türden saldırıya karşı mücadele etmenin ve bu alanda tüm dayanışma hareketlerinin içinde olmaya çalışmanın yanı sıra, esas olarak mültecilere yönelik “ırkçı-milliyetçi” söylem ve saldırılara karşı, hem hareketi inşa ederek hem de mevcut hareketlerin içinde yer alarak, mücadeleyi birleştirme ve büyütme amacıyla kurulmuştur. Platform olarak bizler, dünya ve ülkemiz deneyiminde mültecilere yönelik saldırıların esas kaynağının, ırkçı-milliyetçi zihniyet ve politikalar olduğunu, bu zihniyetin tüm dünyada egemenler tarafından beslendiğini değerlendirmekteyiz.”