HABER MERKEZİ - Eğitim Sen, yeni eğitim ve öğretim yılının çözülmeyi bekleyen sorunlarla başladığını belirterek, eğitim hizmetinin herkes için eşit, parasız, nitelikli ve ulaşılabilir olmasını istedi.
Birçok kentte, yeni eğitim ve öğretim yılı dolayısıyla yapılan açıklamalarda, eğitim alanında yaşanılan sorunlara dikkat çekildi.
SEMSÛR
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Semsûr Şubesi, kent merkezinde Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından kurulan yaşam alanında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Eğitim Sen üyeleri ve KESK bileşenleri katıldı. Toplantıda konuşan Semsûr Şubesi Eğitim Sekreteri Bekir Bakır, yeni eğitim ve öğretim yılının çözülmeyen sorunlarla başladığını belirtti.
OKULLARDA İKİLİ EĞİTİM
Deprem bölgelerinde hem eğitimcilerin hem de öğrencilerin depremzede olduklarını hatırlatan Bakır, “Deprem bölgesinde bulunan öğrencilerin ve öğretmenlerin büyük bir kısmı depremden zarar görmüş, can veya mal kayıpları yaşamıştır. Yaşanan depremler sonucunda sadece yapılar değil, eğitim sistemi de büyük ölçüde enkaz altında kalmıştır” dedi. Deprem bölgelerinde yıkılan, ağır hasarlı ve acil yıkılacak okullarla ilgili çalışmaların bitirilmemiş olması nedeniyle birçok okulun aynı binada ikili eğitim yapmak zorunda kaldığını kaydeden Bakır, ulaşımın da başlıca sorunlardan olduğunu söyledi.
Ayrıca çocuklara sunulması gereken psikolojik desteğin de yetersiz olduğunu dile getiren Bakır, “Bir diğer boyutuyla mülteci çocukların deprem sürecini değerlendirmek önemlidir. Bu çocuklar eğitime erişim konusunda sıkıtılar yaşayan çocuklarken afet sonrası eğitim haklarındaki bu kısıtlılık giderek artmıştır. Kız çocuklarına yönelik şiddet ve istismar vakaları artmış, afet sonrası çocuk işçiliğin artması eğitime erişimi büyük ölçüde engellemiştir” diye belirtti.
SORUNLAR DURUYOR
Anadilde ve laik bir eğitim sisteminin ise her fırsatta engellenmeye çalışıldığını söyleyen Bakır, son olarak şunları söyledi: “Her yıl katlanarak artan ve kalıcı çözüm beklenen eğitim sorunlarıyla başlayan yeni eğitim yılı öncesinde ne öğrencilerin ne velilerin ne de eğitim emekçilerinin beklentilerinin karşılandığını söylemek mümkündür. Kamusal eğitim, siyasal iktidarın ve bir bütün olarak devletin ekonomik ve demokratik talepleri karşılaması için zorlandığı, eğitim hizmetinin herkes için eşit, parasız, nitelikli ve ulaşılabilir olmasını ifade eden bir kavramdır. Bir ülkede herkesin eşit koşullarda yararlanabileceği bir eğitim hakkından bahsedebilmek için eğitimin fiziksel ve ekonomik yönden de erişilebilir olması gerekir. Eğitime erişim hakkını düzenleyen her türlü ulusal, uluslararası yasa ve sözleşme, devletlere bu hakkın ayrım yapılmaksızın sağlanması yükümlülüğünü getirmektedir.”
AMED
Eğitim Sen Amed Şubeleri, Eğitim Sen Amed 1 No'lu Şube'de basın toplantısı düzenledi. Eğitim alanında yaşanan sorunlara dikkat çekilen toplantıda Eğitim Sen 2 Nolu Şubesi Kadın Sekreteri Songül Can Şimşek, açıklama yaptı.
İktidarın eğitim alanında uzun süredir siyasal ve ideolojik hedefleri doğrultusunda yasal düzenlemeler yaptığını belirten Şimşek, “Çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemektedir. Ülkedeki etnik, dilsel, kültürel ve inanç çeşitliliği, eğitim programlarında ve ders kitaplarında neredeyse hiç yansıtılmamaktadır. Siyasi iktidar, bugüne kadar yaptığı gibi din ve inanç alanı gibi son derece hassas bir konuda ‘tek din, tek mezhep’ yaklaşımıyla hareket etmektedir” dedi.
SORUNLAR GİDERİLMEDİ
Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerden sonra yeni eğitim ve öğretim yılı için gerekli önlemlerin alınmadığını söyleyen Şimşek, “Deprem sürecinde okulların bir kısmı kademeli olarak açılırken, bazıları hiç açılmamış, çocukların okula devam etmesi bir ihtiyaç olarak görülmemiştir. Nakilleri yapılan çocuklar için ciddi bir psikolojik destek süreci sağlanmadığından dolayı çocuklar, okullara uyum sorunu yaşamış ve eğitim sürecine katılamamışlardır. Bir diğer boyutuyla mülteci çocukların deprem sürecini değerlendirmek önemlidir. Bu çocuklar eğitime erişim konusunda sıkıtılar yaşayan çocuklarken afet sonrası eğitim haklarındaki bu kısıtlılık giderek artmıştır” diye belirtti.
ANADİLDE EĞİTİM HAKKI
Anadilde eğitimin insan hakkı olduğuna dikkat çeken Şimşek, şöyle dedi: “Anadilinde eğitim, çocukların zihinsel gelişimlerinin, öğrenme yeteneklerinin ve sağlıklı bir kimlik edinmelerinin olmazsa olmaz koşullarındandır ve pedagoji biliminin temel ilkesidir. İlköğretim çağına kadar kendi anadili ile dünyayı ve çevresini tanıyan çocuğun, herhangi bir geçiş süreci yaşamaksızın yabancısı olduğu bir dil ile eğitime başlaması, pedagojik açıdan kabul edilmez bir durumdur. Bireylerin kendi anadillerinde eğitim hakkından yoksun bırakılması, çocukluktan itibaren zihinsel gelişimi ve kimlik edinme sürecini olumsuz etkilemektedir.”
MERSİN
Eğitim Sen Mersin Şubesi, 2023-2024 eğitim öğretim dönemine ilişkin hazırladığı raporu duyurdu. Sendika binasında yapılan açıklamada, “Bilimsel, laik, demokratik anadilde eğitim” pankartı açıldı. Toplantıya, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Mersin Milletvekili Perihan Koca, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mersin İl Eşbaşkanı Hoşyar Sarıyıldız’ın yanı sıra çok sayıda kurum temsilcisi destek verdi.
Raporu okuyan Eğitim Sen Şube Başkanı Mahmut Sümbül, son birkaç yıldır derinleşen ekonomik kriz artan masrafların ailelerin bütçesini sarstığını vurguladı. Seçim sonrasında peş peşe gelen zamlarla birlikte velilerin, çocuklarına günlük harçlık vermekte ve beslenme çantalarını dolduramadığını ifade eden Sümbül, Türkiye’deki bütün eğitim kurumlarının, iktidarın ırkçı, mezhepçi, ayrımcı ve otoriter uygulamaları nedeniyle gerçek işlevlerinden hızla uzaklaştırıldığına işaret etti. Sümbül, anadilde eğitimin önünün açılması çağrısında bulundu.
Mersin’de depremden dolayı yıkım veya güçlendirme gerekçesiyle boşaltılan okullar nedeniyle öğrencilerin ulaşım sorunu yaşadığını ifade eden Sümbül, “İmam Hatip okulları öğrenci sayısı sınırlı kalmasına rağmen bu konuda inat eden MEB bir an önce deprem sonrası çürük raporu verilen işyerlerimiz için gereğini yaparak tekli eğitim yapılabilecek uygun eğitim ortamları oluşturmalıdır. Öğrencilerimiz için bir öğün ücretsiz yemek ve eğitim emekçileri için barınma ve ulaşım için destek ödemeleri yapmalıdır. Aynı okul içinde sınıflar, aynı bölgede okullar ve farklı bölgelerdeki okullar sürekli birbirleriyle rekabet içine sokulmuş durumdadır. Biz eğitim emekçileri olarak parasız, bilimsel, laik, kamusal, demokratik, ana dilinde, cinsiyet eşitlikçi ve ekolojik bir eğitim için mücadelemizi yükselteceğiz” dedi.
İSTANBUL
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, eğitim alanında yaşanan sorunlara dair dernek binasında basın toplantısı gerçekleştirdi. “2023-2024 Eğitim yılında eğitim hakkı tehlikede!” pankartının asıldığı toplantıya, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, İHD İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Doğan Özkan ve İHD İstanbul Şube Sekreteri Oya Ersoy katıldı.
Basın metnini okuyan Oya Ersoy, eğitimdeki eşitsizliklere dikkat çekti. Ekonomik krizde bu eşitsizliğin daha da derinleştiğini söylen Ersoy, okul masraflarının yüzde 120 artığını aktardı. Ayrımcılığın sınıflara kadar girdiğini ve anadilde eğitim hakkının yok sayıldığına dikkati çeken Ersoy, eşit, parasız ve nitelikli bir eğitim talebinde bulundu. Ersoy, eğitim alanındaki sorunların AKP döneminde “devasallaştığını” da sözlerine ekledi.
TALEPLER
Ersoy, son olarak şu şekilde taleplerini sıraladı: “Parasız, nitelikli, bilimsel, anadilinde eğitim haktır. Çocukların temel hak ve özgürlükleri, eğitim süreçlerinin her anında, eğitim ortamlarının her köşesinde gerçekleşmelidir. Eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili farklı olan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajlarını ortadan kaldıracak politikalar derhal uygulanmalıdır. Çocukların, ailelerinin ekonomik şartları ne olursa olsun sağlıklı beslenmesi ve eşit, nitelikli eğitim alma hakları vardır. Eğitim harcamalarının tamamı devlet tarafından karşılanmalı, bütün eğitim kademelerinde öğrencilere ücretsiz yemek hizmeti sunulmalıdır.”