RIHA - İdari ve Gözlem Kurulları’nın tutukluları düşüncelerini açıklamaya zorladığını belirten ÖHD Riha Şubesi Eşbaşkanı İbrahim Halil Öyke, suç teşkil eden gerekçelerle tahliyelerin ertelendiğini söyledi.
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre, İdari ve Gözlem Kurulu uygulamasının devreye konulduğu 29 Aralık 2020 tarihinden bu yana en az 313 tutuklunun tahliyesi birden fazla kez 6’şar ve 3’er aylık periyotlarla engellendi. Kurulların hem Anayasaya hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı olduğunu belirten İHD Genel Merkezi, 12 Aralık 2020 tarihinde Danıştay’a “yürütmenin durdurulması” talebiyle dava açtı. Dava devam ederken, tutukluların infazı “iyi halli değil” denilerek erteleniyor.
Kurulların uygulamaya konulduğu tarihten bu yana Urfa T 1, T 2 ve Siverek T 1 cezaevinde en az 20 tutuklunun infazı “İyi halli” olmadığı gerekçesiyle ertelendi. İdari ve Gözlem Kurullarının hukuka aykırı olduğunu belirten Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Riha Şubesi Eşbaşkanı İbrahim Halil Öyke, hukuka aykırı gerekçelerle tutukluların infazının ertelendiğini söyledi.
4 TUTUKLUNUN İNFAZI ERTELENDİ
Urfa T 1, T 2 ve Siverek T 1 cezaevlerine ziyarette bulunduklarını belirten Öyke, tutukluların pişmanlık dayatmasını kabul etmedikleri için infazlarının ertelendiğini söyledi. Riha’da bulunan cezaevlerinde infazı ertelenen 20 tutukludan 4’ünün tahliyesinin disiplin soruşturmaları nedeniyle engellendiğini kaydeden Öyke, “Tutukluların infazlarının yakılmasının gerekçesi ise, 2021 yılında dayatılan koğuş değişikliği. Koğuş değişikliği sırasında infaz kuruma memurları tutukluları darp etti. Tutuklular memurlar tarafından işkence ve kötü muameleye maruz bırakıldı. Dernek olarak işkence ve kötü muameleye ilişkin İnfaz koruma memurları ve cezaevi idarisine karşı suç duyurusunda bulunduk. Ancak takipsizlik kararı verildi. Bu da her zaman karşılaştığımız cezasızlık politikalarının bir sonucu. İşkence eden İnfaz koruma memurları hakkında takipsizlik kararı verildi. İşkenceye uğrayan tutuklular hücre cezası aldı, sonrasında ise hücre cezası gerekçe gösterilerek infazları yakıldı” dedi.
‘KURULLAR HUKUKEN SUÇ’
Tutuklulara kurullar tarafından “PKK hakkında ne düşünüyorsunuz?”, “Pişman mısınız?” gibi sorular yöneltildiğini aktaran Öyke, “Düşünce ve ifade özgürlüğüne göre hiç kimse düşüncesini açıklamaya zorlanamaz. İdare ve Gözlem Kurulları, TCK’da güvence altına alınan ifade ve düşünce özgürlüğünü çiğniyor. Düşünce ve ifadeyi açıklamaya zorlamak suçtur ve hapis cezasıyla cezalandırılır. Ancak İdari ve Gözlem Kurulları bunu sürekli bir şekilde yapmakta ve verilen kararlarda da bu açıkça yazılıyor. Anayasa’da suç sayılan bir durumu gerekçe göstererek tutukluların infazını erteliyor ya da yakıyor” ifadelerini kullandı.
‘KURULLARDA LİYAKAT YOK’
Kurullarda yer alan kişilerin liyakat esasına göre seçilmediğine vurgu yapan Öyke, “Kurulun başında Cumhuriyet Savcısı bulunmakta. Kurul infaz kuruma memurları, öğretmen, sosyolog, psikolog gibi çeşitli kamu görevlilerinde oluşmakta. Kurul her toplandığında ödenek alıyor. Kurul üyeleri her toplantı için ödenek aldıklarından dolayı, toplantıların sıklığının olması onlar için de maddi bir menfaat elde etme anlamına geliyor. Daha önce kurula katılanlarla yaptığımız görüşmelerde, ‘Savcı ve infaz kuruma memurları ne karar verirlerse, biz de o karara uyuyoruz’ dediler” diye konuştu.
‘SİYASİ ATMOSFERE GÖRE KARAR’
Kurulların Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunun altını çizen Öyke, şunları söyledi: “İHD’nin yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay’da açtığı iptal davası bir an önce karara bağlanmalı. Kurullarda bir denetim yok. Kurullar siyasi atmosfere göre karar alıyorlar. Tutukluların tutuklanma gerekçelerine göre ayrımcılık uygulanıyor. Bazı adli suçlardan tutuklu kişilere koşullu salıverilme hakkı sağlanırken, siyasi tutuklular bu koşuldan faydalandırılmıyor. Bu nedenle uygulamasında bir ikiyüzlülük olduğunu söyleyebiliriz. Verilen kararlar hukuka göre değil, siyasi atmosfere veya iktidarın yönlendirmesine göre veriliyor.”
MA / Mahmut Altıntaş