WAN - Wan'da iki köylünün helikopterden atılmasına dair başlatılan soruşturma, 3 yıl geçmesine rağmen "gizli" yürütülüyor. Servet Turgut'un kardeşi ve avukatı, dosyada cezasızlık politikasının işletildiğini belirtti.
Wan’ın Şax (Çatak) ilçesinde 2 köylünün operasyona çıkan askerler tarafından helikopterden atılmasının üzerinden 3 yıl geçti. Operasyona çıkan askerler, 11 Eylül 2020 tarihinde 7 çocuk babası Servet Turgut (55) ve 8 çocuk babası Osman Şiban’ı (50) gözaltına aldı. İki gün sonra Turgut ve Şiban’ın Van Bölge ve Eğitim Araştırma Hastanesi yoğun bakımında oldukları ortaya çıktı.
Helikopterden atılan köylülerden Turgut, 30 Eylül 2020'de yaşamını yitirdi. Osman Şiban ile olayı haberleştiren gazeteciler hakkında ise dava açıldı. Şiban’a, 11 Nisan 2023 tarihinde "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Olayı kamuoyuna duyuran MA Muhabirleri Adnan Bilen ile Cemil Uğur, JINNEWS muhabiri Şehriban Abi ile Nazan Sala, aynı yılın 9 Ekim'inde tutuklandı. 1 yıl tutuklu kalan gazeteciler, yargılandıkları davada beraat etti.
Olayın üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen soruşturma dosyasındaki "gizlilik" kararı kaldırılmadı. Bu süreçte soruşturmaya bakan 3 savcı değişti. Avukatların "gizlilik" kararına karşı yaptıkları tüm başvurular sonuçsuz kaldı.
ASKER İFADELERİ
Mezopotamya Ajansı (MA), en son 28 Mart'ta asker ifadelerine ulaştı. Askerlerin ifadeleri de Şiban ve Turgut’un helikoptere sağlam bindirildikleri ve helikopter piste inmeden yüzlerce askerin ortasına atılıp linç edildiklerini doğruladı.
TURGUT: ADALET YOK, NE KONUŞABİLİRİZ Kİ?
Yaşanan süreci değerlendiren Servet Turgut’un kardeşi Naif Turgut, “Vahşetin üzerinden 3 yıl geçti ama halen gizlilik kararı var" dedi. Bir süre önce savcı ile görüştüklerini ancak soruşturmanın detaylarına dair bir şey öğrenemediklerini aktaran Turgut, "Bu vahşetin nasıl yaşandığını görmek ve duymak istiyoruz. Bize yapılan bir zulümdür. Bu dosyayı neden beklettiklerini bize açıklamak zorundalar. Bu zulmü kabul etmiyoruz. Bize büyük bir trajedi ve haksızlık yaşatıldı. Sağ olarak aldıkları abimin cenazesini bize verdiler. Kim yaptı ve neden yaptı? Bunu bize söylesinler. Adaletin yerini bulacağını düşünmüyoruz. Adaletin olmadığı yerde ne konuşabiliriz ki?" diye sordu.
"Adalet olsaydı insanlara bunu yapmazlardı" diyen Turgut, şunları söyledi: "Suçlu oldukları için gerçeği ortaya çıkarmıyorlar. Mezopotamya Ajansı’nın başından beri gerçeği ortaya çıkarmak için verdiği mücadeleyi aileler olarak takdir ediyoruz. Onlar olmasaydı belki bugün bunları bile konuşmuyor olacaktır” dedi.
AV. BİLİCİ: SÜRÜNCEMEDE BIRAKILIYOR
Ailelerin avukatı Baran Bilici ise, soruşturmada ilerleme olmadığını kaydetti. Av. Bilici, "Şüpheli tespiti, dava süreci gibi hiçbir durum bizimle paylaşılmıyor. Sorumluların korunması ve suçun örtbası için bir çaba olduğunu görüyoruz. Sıcağı sıcağına bir soruşturma yürütülmesi yerine, zamana yayılarak cezasızlık politikası uygulanıyor. Wan’da bir olay olduğu zaman çok hızlı bir şekilde çok fazla insanın ifadesi alınıyor ama bizim dosyada böyle bir durum yok. Çok fazla kişi olduğu için soruşturmanın geciktiğini bize söylüyorlar. Dosya bir köşede bekletiliyor ve ne zaman sorsak bize farklı bir bahane sunuluyor. Bilinçli olarak olayın sürüncemede bırakıldığını düşünüyoruz. Böyle devam ederse davanın açılması birkaç yıl sürer. Ama biz bu süreci artık beklemeyeceğiz ve farklı mahkemeler nezdinde girişimde bulunacağız” ifadelerini kullandı.
AYM'YE BAŞVURU YAPILACAK
Emir-komuta zinciri içerisinde olan tüm kişilerin tespit edilmesi gerektiğini belirten Bilici, “Devletin burada ağır bir sorumluluğu bulunuyor. Devletin, bu insanlara ne yapıldığını açıklama zorunluluğu var. ‘İşkenceye sıfır tolerans’ iddiasıyla göreve gelen iktidar, 90’lardaki durumu devam ettiriyor. Devletin taraf olduğu suçlarda hep cezasızlık işletiliyor. Bu dosyalar samimiyet sınavıdır. Bu insanlara ne olduğunu devlet açıklamalıdır. AYM’ye etkin bir soruşturma için başvuruda bulunacağız” diye kaydetti.
MA / Adnan Bilen