İSTANBUL - Uluslararası komplonun 25’inci yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü talebiyle 10 Ekim’de Cenevre’de yürüyüş düzenleyeceklerini belirten CDK Eşbaşkanı Mehmet Latif Çelebi, “Çözümün anahtarı İmralı’da” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle İsviçre’nin Cenevre kentinde 25 Ocak 2021 tarihinde başlayan “Dem dema azadiyê ye” hamlesi kapsamında süren nöbet eylemi, her Çarşamba devam ediyor. 32’nci ayını geride bırakan eylem, her hafta sivil toplum örgütleri, siyasi parti gibi çok sayıda kurum ve temsilcinin katılımıyla sürüyor. Eylemlerin organizatörlüğünü yapan Demokratik Kürt Toplum Merkezi (CDK), Abdullah Öcalan’ın uluslararası bir komplo ile Türkiye’ye getirilmesinin 25’inci yıl dönümünde aynı taleplerle bir dizi eylem gerçekleştirecek. Bu eylemler kapsamda 10 Ekim’de Cenevre ile birlikte İsviçre’nin 7 farklı bölgesinde yürüyüşler düzenlenecek. Ayrıca Avrupa’nın birçok bölgesi ile Latin Amerika ve Asya kıtalarında da eylem ve etkinlikler planlanıyor.
CDK Eşbaşkanı Mehmet Latif Çelebi, eylemlerle Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve tecridin kırılmasını amaçladıklarını belirtti.
SAVAŞ KARŞITI TUTUM
Abdullah Öcalan’ın yaklaşık 25 yıldır ağırlaştırılmış tecrit koşulları altında tutulduğunu anımsatan Çelebi, küresel güçlerin Abdullah Öcalan’ın savaş karşıtı tutumundan dolayı komployu gerçekleştirdiğini dile getirdi. Çelebi, “Öcalan’ın Ortadoğu’da savaşa karşı halklara önerdiği Demokratik Konfederalizm paradigmasından kaynaklı komplo gerçekleştirildi. Bugün gelinen aşamada, bu tecrit yaklaşık 3 yıldır mutlak iletişimsizlik aşamasına geçti. Abdullah Öcalan’ın aile ve avukatlarıyla görüştürülmemesinin temel nedeni, halktan koparılmak istenmesinden dolayıdır. Bugün yaşananlar komplonun devamıdır” dedi.
İMRALI TECRİDİ’NİN SONUÇLARI
Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin halklara da uygulandığını dile getiren Çelebi, özellikle Kürt sorununun demokratik çözümü için 2015 yılına kadar yürütülen ve iktidar tarafından sona erdirilen sürecini anımsatarak, “Tecrit politikasının devreye girmesinden hemen sonra ülkede sivil toplum örgütlerine, medya gruplarına, siyasetçilere, aydınlara, avukatlara, yazarlara aslında tüm barış ve özgürlük talep eden kesimlere yönelik gözaltı ve tutuklama operasyonları başladı. Sınır ötesi operasyonlar genişletildi; Güney Kurdistan bölgesine, Rojava’ya, Maxmur’a, Şengal’e ve Medya Savunma Alanlarına yönelik saldırılar başladı. Bu saldırılar çok kapsamlıydı. Tecridin ve operasyonların temel hedefi, Öcalan ile halkın arasındaki bağı koparmaktır. Çünkü küresel güçler biliyor ki; Önder Apo’nun özgürleşmesi, sesinin, düşüncelerinin halka ulaşması, başta Kürt halkı olmak üzere tüm Ortadoğu halklarının özgürleşmesi demektir” diye belirtti.
ULUSLARARASI KURUMLARIN SESSİZLİĞİ
Birleşmiş Milletler’in (BM), Avrupa Bakanlar Komitesi’nin (AB), Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi'nin (CPT) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) tecride karşı sessizliğine değinen Çelebi, “Sorun Kürt Halk Lideri Abdullah Öcalan olunca, herkes yaşananları görüyor, duyuyor ama ses çıkarmıyor” diye konuştu.
‘BARIŞIN ANAHTARI İMRALI’DA’
Eylemlerinin salt bir nöbetle sınırlı kalmayacağına dikkat çeken Çelebi, komplonun 25’inci yılında tecride karşı özel bir çalışma ortaya koyacaklarını aktardı. Çelebi, “Bu eylemlerle tecridi teşhir edeceğiz. Eylemlerimiz sonuç alıncaya kadar sürecek. Kürt sorununun çözümü ve barış anahtarı İmralı’da” ifadelerini kullandı.
MA / Ergin Çağlar