AMED- Patnos Cezaevi’nde kadın tutuklulara yönelik işkencenin İmralı tecridinden bağımsız olmadığını söyleyen MED TUHAD FED, cezaevlerinde yaşanan işkencenin son bulması çağrısında bulundu.
MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD FED), Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nde kadın tutuklulara yönelik işkenceye ilişkin dernek binalarında açıklama yaptı. Açıklamaya, Tevgera Jinên Azad (Özgür Kadın Hareketi-TJA), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyeleri de katıldı. Açıklamayı MED TUHAD FED Yöneticisi Safiye Akdağ okudu.
‘KEYFİ UYGULAMALAR ARTARAK DEVAM EDİYOR’
Son 20 yılda demokrasi, insan hakları ve özgürlükler alanında yaşanan ağır hak ihlallerinin toplumun tüm kesimlerine sirayet ettiğine değinen Akdağ, “İktidarın hukuku ve yasaları tanımayan keyfi uygulamaları her geçen gün artarak devam etmektedir. Yıllardır ailelerin talepleri ve tüm hukuki girişimlere rağmen hasta tutsakların cezaevinde kalamaz raporları olmasına rağmen tahliye edilmeyerek, cezaevleri koşullarında katledilmeye devam edilmektedirler” dedi.
‘CEZAEVLERİ ÖLÜM EVLERİNE DÖNÜŞTÜ’
Erzincan L Tipi Cezaevi’nde 70 yaşında kanser hastası olan Şakir Turan’ın göz göre göre ölüme terk edildiğini hatırlatan Akdağ, “Yine ağır hasta tutsaklar da dahil olmak üzere yüzlerce tutsak, infazlarını tamamlamalarına rağmen İdare ve Gözlem Kurulları tarafından keyfi gerekçelerle mahkeme kararlarını görmezden gelerek tahliyelerini engellemektedir. Her gün onlarca cezaevinden işkence ve kötü muamele haberleri alınmakta, cezaevleri adeta birer işkence ve ölüm evlerine dönüştürülmektedir” diye konuştu.
Son olarak 31 Ağustos’ta Patnos L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda kadın siyasi tutuklulara yönelik işkenceye dikkati çeken Akdağ, “Sayım sırasında erkek gardiyanların koğuşa gelmesine itiraz edilmesi ve savcılıkla görüşme taleplerinin reddedilmesinin ardından 40’a yakın gardiyan ve jandarma koğuşlara girerek Mizgîn Kayıtbey, Lale Kabişen ve Nazlıcan Barışer'e 40 dakika boyunca işkence etmiş, insan onurunu zedeleyen hakaretlerde bulunmuştur. Ardından ters kelepçe ile 4 saat boyunca mahkum odasında çıplak zemin üzerinde cezaevi 1., 2. ve 3. müdürler eşliğinde bekletilmiş ve kadın tutsaklar saçlarından sürüklenerek ringlere bindirilerek hastaneye götürülmüş. Üstün körü bir muayene sonrasında cezaevine tekrar geri getirildikleri iddia edilmiştir” dedi.
‘İŞKENCELER TECRİTTEN BAĞIMSIZ DEĞİL’
Akdağ, devamında sözlerini şöyle tamamladı: “Kuşkusuz cezaevlerinde yaşanan ve artarak devam eden bu baskı ve hak ihlalleri, Sayın Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılan tecritten bağımsız değildir. AKP ve MHP faşist iktidarının tecrit ve savaşı derinleştirmekteki ısrarı, toplumsal barışın inşasının önündeki en büyük engeldir. Toplumsal barış ve huzurun sağlanması, demokrasi ve özgürlük alanlarının genişletilmesinin tek yolu bir an önce Sayın Öcalan üzerindeki tecridin son bulmasıdır. Bu nedenle çağrımız, başta İmralı işkence ve soykırım sistemi olmak üzere tüm cezaevlerinde yaşanan saldırı, işkence, hak ihlalleri ve sindirme politikalarının son bulmasıdır.”