ANKARA - Ana akım medyanın Şenyaşar ailesinin adalet mücadelesine uyguladığı ambargoya dikkat çeken Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, “Bunun üzerine yeterince gitmediğimiz sürece bu adaletsizliğin bir parçası haline geliyoruz” dedi.
Riha’nın Pirsûs (Suruç) ilçesinde, AKP eski Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınları tarafından 14 Haziran 2018 tarihinde eşi ve iki oğlu katledilen Emine Şenyaşar ile saldırılardan yaralı kurtulan oğlu Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Milletvekilli Ferit Şenyaşar, Urfa Adliyesi önünde 9 Mart 2021’de başlattığı Adalet Nöbeti’ni 846’ncı gününde Ankara’ya taşıdı. Katliamdan yaralı kurtulduktan sonra tutuklanan ve 37 yıl 9 ay hapis cezası verilen Fadıl Şenyaşar’ın 18 Temmuz’da görülen duruşmada tahliye edilmemesi üzerine aile, adalet mücadelesini 26 Temmuz’dan bu yana Adalet Bakanlığı önünde sürdürüyor. Ancak aile, 42 gündür “Bakan yok” denilerek, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüştürülmüyor.
AİLEYE BASIN AMBARGOSU
Şenyaşar ailesi, hafta içi her gün Meclis’in Dikmen kapısından Adalet Bakanlığı’na yürüyor. Sağlık sorunları nedeniyle tekerlekli sandalye ile yürüyen Emine Şenyaşar, “Adalet” yazılı dövizle geldiği bakanlık önündeki yetkililere “Neden Halil'in arkasını tutuyorsunuz” tepkisinde bulunuyor. Ülkenin başkenti Ankara’yı gerçeğiyle yüzleştiren bu adalet arayışına ise, ana akım medya tarafından adeta ambargo uygulanıyor.
Nöbet eylemi Riha’da sürdürüldüğü esnada “Medyanın gözü adaletsizliğe nasıl bu kadar kör olur” başlıklı bir yazı yazan Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, söz konusu ambargoya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
YAYGIN MEDYA GÖRMEZDEN GELİYOR
Ailenin adalet arayışının Türkiye’de adaletin olmadığı, adaletsizliğin ise iktidar tarafından korunduğunun göstergesi olduğunu belirten Bildirici, “Bu, siyasi iktidar mensuplarının işlediği cinayetlerde hukukun işlemediğinin en somut, en çarpıcı örneği. Medya bunu sürekli izlemeli, haber yapmalı. Doğrusu budur. Ama maalesef, Şenyaşar ailesine Urfa’da başlattıkları direnişte de yeterince ilgi gösterilmedi. Yaygın medya mücadeleyi tamamen görmezden gelirken, muhalif medyada ya küçük haberlerle aileye yer veriyor ya da zaman zaman aktarıyor. Seçimlerden önce de Fakıbaba, Şenyaşar cinayetinde kendi eksikliği açısından özür dilemişti. Ondan sonra eksikliklerin dile getirildiği birçok haber yapılsa da daha sonrasında unutuldu” diye belirtildi.
ADALETSİZLİĞİN BİR PARÇASI
Adalet Nöbeti’nin Ankara'ya taşınmasının önemine dikkat çeken Bildirici, şunları belirtti: “Başkentin merkezinde bu mücadelenin medya tarafından görülmesi lazım. Yaygın medya bu bağlamda işlevini yerine getirmiyor. Gazetecilere yönelik baskı söz konusu olduğunda, arkadaşlarımız hapishaneye atıldığında, başka bir adaletsizlik olduğunda itiraz ediyoruz. Ama bu, hep birlikte ayağa kalkılması, sürekli birinci sayfadan, ana haberlerde, televizyonlarda verilmesi gereken bir olay. Bunun üzerine yeterince gitmediğimiz sürece bu adaletsizliğin bir parçası haline geliyoruz. Asıl üzücü olan da bu.”
‘GAZETECİLER GÖREVİNİ YAPMALI’
İktidarın, seçimlerin ardından baskı ortamını arttırdığını söyleyen Bildirici, “Erdoğan’ın, iktidar sözcülerinin konuşmasından bu baskıların süreceği anlaşılıyor. Şenyaşar ailesini takip eden gazetecilere izin verilmemesi bunun bir örneği. Ancak gazetecilerin bu koşullarda da görevini yapması gerekir. Bu müdahaleler, görevlerini yapmama gerekçesi olmamalıdır. Bu yürüyüşü haber yapmayı sürdürmek, adalet arayışını yansıtmak, bu esnada gazetecilere yönelik baskıları da topluma duyurmak zorundayız” dedi.
Söz konusu ambargonun kırılması için yapılması gerekenlere dikkat çeken Bildirici, şöyle ekledi: “Adalet arayışını izlememiz, tüm engellemelere rağmen görevimizi yapmamız gerekir. Uzaktan çekim yapılır, aile ile konuşulabilir, Ferit Şenyaşar tarafından çekilen fotoğrafları medya kullanabilir, gerekirse dron çekimi yapılabilir, hatta fotoğraf olmadan dahi haber yapılabilir. Mesele; adalet arayışını haber yapmaktan vazgeçmemek. Vazgeçmediğimiz sürece haber yapmanın bir yolunu buluruz.”
MA / Yüsra Batıhan