İSTANBUL - İnsanların sağlığa erişim konusunda ciddi sorunlar yaşadığını dile getiren Kardiyoloji Uzmanı Dr. Cegerğun Polat, bunun en önemli nedenlerinden birinin demokrasi sorunu olduğunu söyledi.
Türkiye’de yurttaşlar, sağlığa erişim konusunda ciddi sorunlar yaşıyor. AKP iktidarının “Herkese sağlık” iddiasıyla ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı hayata geçirmesiyle oluşan sistemsel sorun, nitelikli sağlığa erişim konusunda en büyük engellere neden oldu. Randevu alamama, muayene sürelerinin çok az olması, ilaç fiyatlarındaki artışın yanı sıra ekonomik krizde yurttaşların nitelikli sağlığa erişmemesinin etkileyen faktörler arasında ilk sırada yerini alıyor.
İstanbul Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu üyesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Cegerğun Polat, sağlığa erişim noktasında yaşanan sorunları ve bunun nedenlerini değerlendirdi.
AKP iktidarı tarafından hayata geçirilen “Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın birinci basamağı olan aile sağlık hizmetlerinin aile hekimliğine dönüştürülmesi olduğunu belirten Polat, bu durumun sağlıkta ciddi “özelleştirme” furyasının başlamasına neden olduğunu dile getirdi. Korucu hekimlik uygulamalarının aile hekimliği sistemine teslim edildiğini dile getiren Polat, “Bunlar özel üniversite hastanelerine kadar boyutlandı ve devlet hastaneleri, eğitim ve araştırma hastaneleri ile üniversite hastaneleri diye ayırabileceğimiz hibrit bir sisteme dönüştürüldü” dedi. Bu program ile sağlığın “kurgulandığını” dile getiren Polat, özel sağlık sermayesinin geliştiği ve sağlığın satılır bir meta haline geldiğine dikkat çekti.
İLAÇ SORUNU ARTACAK UYARISI
İlaçlara çok büyük miktarda zam yapıldığına değinen Polat, “GSS (Genel Sağlık Sigortası) aracılığıyla sağlık hizmetinden ücretsiz yararlanabilir ama gidip ilaç aldığında 200-300 TL’den aşağıya para ödenemez bir tabloyla karşılaşıyoruz” diyerek, ilaca erişim sorununun giderek artacağı uyarısında bulundu.
5 DAKİKA ARAYLA RANDEVU
Kamu kuruluşlarında sağlık hizmeti alma noktasında ciddi sorunlar olduğunu aktaran Polat, devlet hastanesinden randevu almak ya da ameliyat olmak isteyen birinin günlerce sıra beklediğini kaydetti. Randevu alındığında da hastalığı anlaşılmadığı için her seferinde yeniden tetkik edilen hasta gruplarının olduğunu sözlerine ekleyen Polat, “Tüm bunlar için bir hastanın ve bir hekimin 5 dakikası var. Yani 5 dakikada bir randevu verildiği o süre içinde hastanın hastalığını anlamak, tedavisini planlamak, tetkiklerini incelemekle yükümlü olan bir sağlık cephesi var. Bir de bu işten hizmet almaya çalışan hasta cephesi var. Tabi ki bu 2 blok açısından da işler çok zor” diye belirtti.
HER BRANŞTA SORUN YAŞANIYOR
Her branşta sağlığa erişim noktasında sorunlar olduğunu belirten Polat, insanların bu nedenle acil servislere gittiğini dile getirdi. Polat, “Büyük hastanelerin poliklinik sayılarının 3’te 1’i acil servislerden oluşuyor. Bu inanılmaz bir rakam. Yani bu orada bir sağlık hizmetinde bir kitlenme olduğu ve bir şeylerin sağlıklı gitmediğine dair çok güçlü bir kanıt” diye kaydetti.
SAĞLIĞA ERİŞİM ENGELLENİYOR
Polat, sağlığa erişim konusunda yaşanan en büyük sorunlardan birinin ülkedeki demokrasi sorunu olduğunun altını çizdi. Sağlığın giderek çalışanların umudunu kıran, geleceksizlik hissini derinleştiren bir çalışma temposunun olduğunu dile getiren Polat, sağlık çalışanlarının yurt dışına çıkmak istediklerini söyledi. Bu durumun sağlığa erişim konusunda başlı başına bir sorun olduğunu vurgulayan Polat, “İfade özgürlüğünün olmaması, sorunlarını rahatça ifade edememek, hakkını arayamamak gibi şeyler de sağlıkçıları boğmuş durumda. Sağlıkçılar yurt dışına gitmenin yollarını arıyor. Kendileri ve toplumun büyük emeğiyle yetişmiş insanlar, kaybediliyor. Bunun da tabi ülkedeki sağlık hizmetlerine olumsuz bir dönüşü var” dedi.
KÜRTLER SAĞLIĞA ERİŞEBİLİRYOR MU?
Kurdistan kentlerinde yurttaşların 4’te birinin Türkçe bilmediğine değinen Polat, yurttaşların anadilde sağlık hizmeti alma noktasındaki problemleri üzerinde durdu. Anadilde sağlık hizmetinin tedavi olma noktasında çok önemli olduğunu vurgulayan Polat, anadilde sağlık hizmetinin olmamasının Kürtler açısından büyük bir engel olduğunu söyledi. Sağlık Bakanlığı’nın e-reçetem sistemine 5 dil getirerek, Kürtçeyi eklememesine değinen Polat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada yine Kürtçe konuşan nüfus görmezden gelinmiş durumda. Diğer dillerde e-reçetem sisteminde olmasının çok bir esprisi yok. Zaten İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça dilinde konuşan nüfusun çok büyük bir kısmı buraya ya turist olarak ya da sağlık turizmi için geliyor. Onlar zaten mevcut e-reçetem sisteminin içinde bir yerde durmuyor. Orada sistemin içinde dahil olarak rahatlatılacak olanlar, Arapça konuşanlar. Tabi ki farklı dillerde sağlık hizmeti, bu ülkenin çeşitliliği, renkliliğindeki kapasitesini ifade eder. Ama ısrarla bir halkın dilinin burada görmezden gelinmesi de sağlık hizmetinin içeriği açısından oldukça sıkıntılı bir durum oluşturmaktadır. Sağlık hizmetini yürütmenin temelinde karşıdaki hastanın derdini anlamak yatar. Süre ve dil sağlık açısından en belirleyici 2 bariyerdir. Türkiye’de bununla ilgili koşullar oldukça kötü.”
SAĞLIKTA SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ
Polat, demokratik bir ülke ve insana yakışır bir sağlık hizmetinin hayata geçirilmesinin çözüm olacağını dile getirerek, sağlık alanının alınır-satılır bir meta halinden çıkarılması gerektiğini söyledi. Kamusal bir hak olan sağlık hakkının ücretsiz olması gerektiğini vurgulayan Polat, “Dil gibi bariyerlerin olmaması, sağlık hizmeti veren hekim ve sağlık çalışanlarına de dil, din, ırk, cinsiyet ve cinsel tercihlerle ilgili ayrımcılığın olmayacağının öğretilmesi gerekiyor. Bir tarafı bu. Bir tarafı sağlık sisteminin zihniyeti. Diğer bir tarafı da ülkenin demokratik düzeyiyle ilgili. O nedenle bu bütüncül bakacağımız bir iş. Tek bir yeri işaret ederek, düzeltebileceğimiz bir sorun değil” ifadelerini kullandı.
MA / Rukiye Adıgüzel