İSTANBUL - Ölüye Saygı İnisiyatifi, Yılmaz Uzun ve hasta tutuklu Şakir Turan’ın cenazesine yönelik uygulamalara tepki göstererek, “Barış inşası tüm cenazelerin insan haysiyetine yakışır şekilde defnedildiği bir toplumda mümkündür” dedi.
Ölüye Saygı İnisiyatifi (ÖSİ), Sêrt’te 2020 yılında yapılan hava saldırısında yaşamını yitiren HPG’li Yılmaz Uzun’un (Tolhildan Tekman) cenazesinin 3 yılın ardından bir kutu içerisinde ailesine teslim edilmesi ve cezaevinde yaşamını yitiren hasta tutuklu Şakir Turan’ın cenazesine yönelik ihlale ilişkin yazılı açıklama yaptı. “Ölülere yönelik şiddete itiraz ediyoruz” başlığıyla yapılan açıklamada, Uzun’un ailesinin 2020 yılında teşhis için verdiği kan örneği sonuçlarının çıkmasına rağmen cenazenin 3 yıl boyunca teslim edilmeyerek, kimsesizler mezarlığına defnedildiği hatırlatıldı.
ÖLÜLERE YÖNELİK ŞİDDET
Cenazenin daha sonra mezarlıktan çıkarılarak bir kutu içerisinde aileye teslim edildiği ve askerlerin cenazenin defnedileceği Erzirom’un Tatos (Tekman) ilçesine bağlı Bastok Mahallesi’nin muhtarını arayarak camide cenaze namazının kılınmasını yasakladığı belirtilen açıklamada, mahallede 3 gün boyunca ezanın dahi okutulmadığı ifade edildi. Açıklamanın devamında, “Bu iki vaka devletin ölülere ve cenazelere uyguladığı şiddet bahsinde tekil örnekler değil. Her gün ne yazık ki benzer vakalar yaşanmakta, ölülere yönelik şiddet normalleştirilmek isteniyor” denildi.
‘CENAZELER USLÜNE UYGUN DEFNEDİLMELİ’
Cezaevinde yakalandığı kanser nedeniyle yaşamını yitiren 70 yaşındaki hasta tutuklu Şakir Turan’ın ölümünden sonra yaşanılanlara değinilen açıklamada, Turan’ın 30 Ağustos’ta yaşamını yitirmesinden sonra cenazenin Amed’de engellenmesinin ardından hastane morguna kaldırıldığı kaydedil. Cenazenin polisler tarafından kaçırılmaması için milletvekillerinin de aralarında bulunduğu bir grubun hastane önünde nöbet tuttuktan sonra cenazenin defnedildiği Mêrdîn’e gönderildiği anımsatılan açıklamada, “Hatırlatıyoruz; cenazelerin usulüne uygun defnedilmesi Türkiye’de kurulacak demokratik bir arada yaşamın olmazsa olmazıdır. Barış inşası ancak tüm cenazelerin insan haysiyetine yakışır şekilde defnedildiği bir toplumda mümkündür” ifadeleri kullanıldı.
‘ÖLÜLERE EZİYET KABUL EDİLEMEZ’
Açıklamanın devamında şunlar yer aldı: “Ölülerin saatlerce polis ablukasına alındığı, mezarların tahrip edildiği, cenazelerin ailelere haber verilmeden kimsesizler mezarlığına alelacele defnedildiği, bir kutu içerisinde teslim edildiği bir toplumda demokrasiyi, eşitliği ve barışı inşa ederek bir ortaklık kurmak mümkün değildir. Ölülere yönelik eziyet, içinde yaşadığımız tüm toplumsal ilişkileri bozuyor ve eşitlikçi bir arada yaşam kurma ihtimalimizi imkânsız hale getirmektedir. Bu eziyetin ne politik ve etik düzeyde ne haklar ve özgürlükler düzeyinde ne de dinsel ve etik gerekçelerle açıklanması, meşrulaştırılması, normalleştirilmesi ve kabul edilmesi mümkündür. Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi olarak bir kez daha ifade ediyoruz; ölülere ve cenazelere yapılan eziyeti kabul etmiyoruz. Tüm demokrasi ve barış güçlerini bu eziyete, işkenceye ve saldırıya karşı seslerini yükseltmeye davet ediyoruz.”