AMED - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın paradigmasının milyonlara ulaştığını söyleyen TJA aktivisti Emine İnan, “Kadınlar bugün kendini ifade edebiliyor ve irade olabiliyorsa bu Kürt Halk Önderinin felsefesinin sonucudur. Ne olursa olsun kadınlar tecridi kırmada kararlı” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan, 24 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutuluyor. 30 aydır hiçbir şekilde kendisinden haber alınamayan Abdullah Öcalan için yapılan tüm başvurular yanıtsız bırakılıyor. Ağırlaştırılmış mutlak tecride karşılık Abdullah Öcalan’ın felsefesinin milyonlara ulaştığını söyleyen Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti Emine İnan, kadınlar olarak tecridi kırmada kararlı olduklarını belirtti.
‘TECRİT BELLEKSİZLEŞTİRMEDİR’
Tecridin 9 Ekim Uluslararası Komployla başladığını söyleyen İnan, “Tecrit politikası 9 Ekim’le başlayan bir süreçtir. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan, 1999’da büyük komployla Türkiye’ye getirildi. Türkiye’ye getirilirken bile şunu söylemişti, ‘Ben farkına vardım, Kürt ve Türk halkını karşı karşıya getirme durumu var’ diyerek, bunun önlemini aldı” dedi.
Abdullah Öcalan’ın felsefesinin hem Türkiye hem de uluslararası güçler tarafından hedef alındığına dikkat çeken İnan, “Son kertede İmralı Adası’nda da sürecin başladığı günden bugüne hep farklı gerekçelerle görüşmeler engellendi. 24 yıldır bu böyle sürüyor, sürekli ya ‘koster bozuk’ ya da ‘hava muhalefeti’ gerekçeleriyle görüşleri engelleniyordu. Tecrit izolasyondur, toplumdan koparmadır, kimliksizleştime ve belleksizleştirmedir. Bu uygulamalar yapılırken bile Sayın Abdullah Öcalan, kesinlikle geri adım atmadı, barış ve diyalog için sürekli mesajları vardı” diye konuştu.
Emine İnan
‘PARADİGMAYI YAŞAMSALLAŞTIRDI’
Abdullah Öcalan’la bir görüş olması durumunda kriz süreçlerinin son bulacağına işaret eden İnan, Abdullah Öcalan’ın faşizme ve antidemokratik sistemlere karşı demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmayla halklara yeni bir alternatif sunduğunu söyledi. Abdullah Öcalan’ın paradigmasının egemenlerin sistemine müdahale olduğunu da dile getiren İnan, “Demokratik olmayan bir ülkede katliamlar olur, halkı istediği gibi yönetme söz konusu olur, toplum baskı altına alınır. Ama Kürt Halk Önderi bunu kabul etmeyip, başta Kürtler olmak üzere bütün halkların öncülüğünü yaptı ve mücadelesini verdi. O yüzden de tecrit gittikçe ağırlaştı. Çünkü iktidarın kendisi tahakkümünü koruyabilmek için karşısında özgürlükçü paradigmayı hayata geçiren bir muhatap görmek istemez. Buna karşı da tecridi sürdürüyor” diye belirtti.
‘TECRİT SÜRDÜKÇE KRİZLER DE DEVAM EDECEK’
“Tecridin en vahametini halklar yaşıyor” diyen İnan, şunları söyledi: “Evet, 25 yıldır bu tecrit var ama halk her defasında 8 Martlarda, Newrozlarda ve diğer bütün buluşmalarda görüyoruz ki Sayın Abdullah Öcalan’ın tek muhatap olduğu dile getiriliyor. Bugün ekonomik krizin nedeni de doğa talanları, kadın katliamları da tecritle bağlantılıdır. Biz buna soykırım diyoruz. Kürdistan’da ya da Türkiye’de fark etmiyor, bu yaşanan krizin hepsini bütünlüklü ele alırsak birbirini tamamlayan süreçlerdir. Herkes bir yerden sesini çıkartmaya çalışıyor ama son kertede toplum yine baskı altında, seslerini nereye duyuracaklarını, nasıl mücadele süreci başlatacakları konusunda belirsizler. Bu noktada buna öncülük eden Kürt Halk Önderi olunca da hemen tecrit devreye giriyor” dedi.
‘JIN, JIYAN, AZADÎ’ FELSEFESİ MİLYONLARA ULAŞTI
Ağırlaştırılmış mutlak tecride rağmen Abdullah Öcalan’ın paradigması ve felsefesinin milyonlara ulaştığını belirten İnan, “Kadınlar bugün kendini ifade edebiliyor ve irade olabiliyorsa bu Kürt Halk Önderinin felsefesinin yarattığı bir sonuçtur. Bugün artık binler değil milyonlar sadece Türkiye’de de değil kadınlar her yerde bedeli ne olursa olsun mücadelesine devam ediyor. Sayın Abdullah Öcalan’ın ‘Jin, jiyan, azadi’ felsefesi bugün tüm dünyaya yayıldı. Dilimizden, kültürümüzden olmayan yabancı kadınlar, ‘jin, jiyan, azadi’yi anlamlandırmaya çalışarak, yaşamsallaştırmak için elinden geleni yapıyor. ‘Jin, jiyan, azadi’ felsefesi hayata geçti, yaşam buldu, nüveleri artık nesilden nesle yayılacak. Bu noktada kadınlar etkinliklerde bunu dile getiriyor, bu iradeyi, kimliği, belleği kendisine bağladığını gösteriyor. Çünkü Kürt Halk Önderi, bu noktada kadının kendi özüne dönüş, kendisinin varlık olduğu, ahlaki politik topluma sahip çıkması gerektiğini, o noktada irade olması gerektiğini söyledi. Kadını arka plana atmaya çalışan anlayışlar vardı, Sayın Abdullah Öcalan bunu çözümledi, kadınlara da sundu. Bu iradeyi Sayın Abdullah Öcalan’a bağlıyor ve değer veriyoruz. Avrupa’da ve Kürdistan’ın dört parçasında iradeleşmiş, milyonları aşmış bir kadın mücadelesi var” ifadelerini kullandı.
‘KADINLAR TECRİDE KARŞI SEFERBER OLACAK’
Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış mutlak tecridi kaldırmakta kararlı olduklarının altını çizen İnan, sözlerini şöyle tamamladı: “Ne kadar tecrit uygulanırsa uygulansın o bellek gittikçe kendini yeniliyor. O felsefe her gün yaşam buluyor, hayata geçiyor. Biz kadınlar tecridin kırılması için elimizden geleni yapacağız, mahallede, sokakta, bütün imkanlarımızı seferber edeceğiz. Tecridin tamamıyla ortadan kaldırılması için daha çok çaba göstermek lazım, bu çabanın da öncüsü biz kadınlar olacağız. Tecrit Sayın Abdullah Öcalan’ın yaşama geçirdiği felsefesini kadınların belleğinden silmekti. Kadınlar çok ağır bedeller ödedi, tutuklandı, şiddete maruz kaldı, katledildi ama bedeli ne olursa olsun kadınlar ‘jin, jiyan, azadi’yi sahiplenmede ve tecridi kırmada kararlı.”
MA / Eylem Akdağ