ANKARA - Riha’dan Ankara’ya taşıdığı adalet mücadelesini sağlık sorunlarına rağmen sürdüren Emine Şenyaşar, “Oğlumu bıraksınlar ben de evime gideyim” dedi.
Riha’nın Pirsûs ilçesinde 14 Haziran 2018 tarihinde AKP eski Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınlarının saldırdığı Şenyaşar ailesinden yaralanan Celil, Adil, Mehmet, Fadıl ve Ferit Şenyaşar kardeşler, Suruç Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Yıldız ve yakınlarının hastanede süren ikinci saldırısında, baba Hacı Esvet Şenyaşar ile hastaneye yaralı olarak kaldırılan Celil ve Mehmet Şenyaşar kardeşler katledildi.
RİHA’DAN ANKARA’YA ADALET MÜCADELESİ
Dönemin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Urfa Valisi, Suruç Kaymakamı ve emniyet müdürünün de hastane bahçesinde olduğu sırada yaşanan saldırıya dair hastanenin güvenlik kamerası kayıtlarına da el konuldu. Şenyaşar ailesine dönük katliamdan yaralı kurtulan Fadıl Şenyaşar hakkında açılan davada, 2 Nisan 2021 tarihinde görülen duruşmada 37 yıl 9 ay hapis cezası verildi. AKP milletvekilinin ağabeyi Enver Yıldız hakkında ise 18 yıl hapis cezası verildi. Söz konusu kararın ardından adalet arayan Emine Şenyaşar ile saldırıdan sağ kurtulan oğlu Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Milletvekili Ferit Şenyaşar, 9 Mart 2021’de Urfa Adliyesi önünde Adalet Nöbeti başlattı. Aile, Fadıl Şenyaşar’ın 18 Temmuz’da görüşen duruşmada tahliye edilmemesi üzerine adalet taleplerini Ankara’ya taşıma kararı aldı. 35 gündür Ankara’da Adalet Bakanlığı önünde eylemini sürdüren Şenyaşar ailesi, bakanla ya “şehir dışında” ya da “toplantıda” denilerek görüştürülmedi.
YATAĞIN BAŞUCUNDA ADALET TALEBİ VAR
Emine Şenyaşar, iki diz kapağında meydana gelen kireçlenmeden dolayı ameliyat olmayı bekliyor. Bununla birlikte gözlerinden de ameliyat olacak olan Şenyaşar, ağır psikolojik tedavi alıyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Adalet Nöbeti’ni 2021 yılından bu yana kesintisiz sürdürüyor. Adalet mücadelesini sürdüren Emine Şenyaşar ile bir gün geçirdik. Günün erken saatlerinde buluşarak, Ankara’da oldukları süreçte kaldıkları misafirhanedeki odada bizi karşılayan Emine Şenyaşar’ın başucunda duran “Adalet” yazısı göze çarpıyor.
Şenyaşar, kahvaltı öncesinde ve sonrasında başucunda “Adalet” yazan bu yatakta oturarak ilaçlarını alıyor. Kuşların yemesi için peçeteye sardığı ekmekleri parçalayarak camın kenarına koyduktan sonra, Adalet Nöbeti için hazırlanmaya koyuluyor. Emine Şenyaşar, misafirhanede bulunanlar tarafından “Dayê” (Anne) diye karşılanıyor.
YAŞAMININ HER ALANINA ‘ADALET’ İŞLEDİ
Misafirhaneden Meclis’e uzanan yolda, “Adalet” yazısının Şenyaşar ailesinin bütün hayatına işlediğine tanıklık ediyoruz. Meclis’te bulunan Yeşil Sol Parti Milletvekili Ferit Şenyaşar’ın odasının kapısında da karşılaştığım adalet yazısı, odaya girer girmez gördüğüm ilk duvarda, baktığım ilk sehpada, göz gezdirdiğim ilk kitapta, kısacası odanın her yerinde karşımıza çıkıyor. Okuma ve yazması olmayan Emine Şenyaşar ise, “Bu yazıdan anlıyorum odaya geldiğimizi, yoksa kaybolacağım burada” diyor. Odaya girer girmez torunlarının olduğu ve masa başında duran fotoğrafı eline alıyor Emine Şenyaşar ve daha sonra üst üste çalan telefonlarda adalet mücadelesi için uzun süredir göremediği torunları, gelinleri, kızlarıyla konuşuyor.
Baktığı fotoğraflarla sözlerine başlayan Emine Şenyaşar, şunları anlatıyor: “Bu resimdekilerden 3’ü Celal’imin çocukları. Bu Ferit’in, bu da Fadıl’ın çocuğu. Onların yanında oturmaya hasret kaldım. Celal’imin çocuklarını yetim bıraktılar. Fadıl tutuklandığında çocuğu iki aylıktı. Şimdi büyüdü, torunlarım yalnız kaldı. Telefon ediyorlar, ‘ne zaman geleceksin’ diyorlar. Benim bir evladım hapiste, diğerleri toprağın altında.”
‘OĞLUMU BIRAKIN, EVİME GİDEYİM’
Urfa Adliyesi önünde sürdürdükleri nöbet eylemi boyunca darp edildiklerini, gözaltına alındıklarını anımsatan Şenyaşar, şöyle devam ediyor: “Ferit’i öldüreceklerdi. Polisler boğazını tutular. Ben yardım çağırdım ama kim cesaret edip de gelir ki? Bizim orada oturmamıza izin vermediler. Oğlumu öldüreceklerdi, boğazını tutuyorlardı. Bu devlet mi, adalet mi? Fadıl’ı Diyarbakır’a sevk ettiler. Yoğun bakıma aldılar, serum taktılar. Sonra da cezaevine attılar. Serumlarla uzak bir hapishaneye, tekli odaya götürdüler. Ne biz gidebiliyoruz ne avukat gidebiliyor. Kaç yıldır bir odada tutuluyor. Ailemi, evimi dağıttılar. Acıdan gidip oraya oturdum. Oturmamıza izin vermediler. İnsanlar her yerden yanımıza geldi. Avukatlarımız, baro hep yanımızdaydı. Orada oturduk, daha ileriye de oturduk izin vermediler. Bizi darp ediyorlardı. Zar zor oturuyordum zaten. Yağmur, kar üstümüze yağıyordu. Yaz sıcağında oğlumu serbest bıraksınlar diye orada oturduk. ‘Oğlumu bırakın evime gideyim’ dedim.”
Riha’da adalet bulamadığı için mücadelesini Ankara’ya taşıdığını kaydeden Şenyaşar, “Ben hala evde oturamıyorum. Kayıtlarımız devlette, hükümetin yanında. Erdoğan da polisler de benim çocuklarımın suçsuz olduğunu biliyor. Torunlarım her gün arayıp ‘ne zaman geleceksin’ diye soruyorlar. Ben burada da bir aydır adalet arıyorum. Kapıyı üstümüze kilitliyorlar. Kimsenin yanımıza gelmesine de izin vermiyorlar. Ben zaten ayaklarımdan, gözlerimden ameliyat olacağım. Yeter! Oğlumu bırakın evime gideyim. Çocuklarıma saldıranları da tutuklayın” diye anlatıyor.
‘DEVLET KAYITLARI SAKLIYOR’
Çocuklarının hastanede katledildiğini hatırlatan Şenyaşar, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Hastaneyi silahlarla delik deşik etmişlerdi. Hastaneyi boyadılar, kayıtları sildiler, Celal’in komşusu esnaflara yardım verdiler, kayıtları sakladılar. Dükkan kayıtlarını sildiler. Yakında bir dükkan var, onun kaydını da yok ettiler. Bu devlet, bu hükümet, kayıtları yok edip saklıyor, çocuklarımın kanını saklıyor. Erdoğan da bunların arkasını tutuyor. Çocuklarımı öldürenler mahkemeye geldi, beraat verdiler. Benim çocuklarımı hastanede öldürdüler. Erdoğan hastaneleri içinde insanlar öldürülsün diye mi yaptı? Katliam yapanlardan vekil mi olur. Erdoğan da biliyor çocuklarımın suçsuz olduğunu. Halil para verdiği için vekil yaptılar.”
EYLEMİME DEVAM EDECEĞİM
Bu katliamı yapanlar geziyor, bize kapılarını kilitliyorlar. Halim kalmadı. Oğlumu bıraksınlar, çocuklarımı öldürenleri tutuklasınlar. Kayıtlar devlette. Niye saklıyorsunuz? İnsan hastanede öldürülür mü? Oğlumu bıraksınlar, ben de evime gideyim. Hastayım, ameliyat da olmam lazım. Ameliyattan sonra da yine oturma eylemime devam edeceğim.”
Daha sonra sağlık sorunları nedeniyle Meclis revirine giden Emine Şenyaşar, ayakta duramadığı için tekerlerli sandalyeyle Meclis Dikmen Kapısı’ndan Adalet Bakanlığı’nın yolunu tutuyor. Şenyaşar ailesinin ilk günden bu yana gazetecilerin maruz kaldığı polis engeliyle bir kez daha karşılaşıyoruz. Polis engeline rağmen Emine Şenyaşar, Adalet Bakanlığı önünde adalet talebini haykırıyor. 3 saat süren bekleyişe rağmen Adalet Bakanlığı’na girişi engellenen Emine Şenyaşar, Meclis’e geri dönüyor.
MA / Yüsra Batıhan