İSTANBUL - Ülkedeki demokrasi krizinin İmralı’daki tecritle bağlantılı olduğunu söyleyen HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Murat Kalmaz, tecridin kaldırılmasına dönük mücadele hattı öreceklerini belirtti.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan, kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021 tarihinde yaptığı kesintili telefon görüşmesinden bu yana 30 aydır haber alınamıyor. Abdullah Öcalan'a dönük mutlak tecride karşı yapılan aile ve avukat görüşleri, “disiplin” adı altında sistematik hale getirilen cezalarla engelleniyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Eşbaşkanı Murat Kalmaz, İmralı’da yürütülen tecride ve topluma yansımalarına dair değerlendirmelerde bulundu.
‘TEMEL SORUNLAR TECRİTLE BAĞLANTILI’
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen tecrit boyutunun anlaşılabilmesi için öncelikli olarak Türkiye’nin mevcut durumunun analizinin yapılması gerektiğinin altını çizen Kalmaz, ülkedeki temel sorunlarının tamamının tecritle doğrudan bağlantılı olduğuna işaret etti. Kalmaz, bu yönüyle tecridin bugün Abdullah Öcalan şahsında tüm toplum üzerinde uyguladığını söyledi.
TECRİTLE VERİLMEK İSTENEN MESAJ
İktidarın, Abdullah Öcalan üzerinde yürüttüğü tecritle Kürt halkına mesajlar verdiğini dile getiren Kalmaz, “Devlet, Sayın Öcalan’ın belirleyici olduğunu çok iyi biliyor. Dolayısıyla Sayın Öcalan üzerindeki tecritle birlikte Kürtleri kesinlikle hiçbir şekilde tanımadığını, Kürt kazanımlarını ve iradesini tanımadığını net olarak ortaya koyuyor. Bunu kayyımlarla, tutuklamalarla açık açık gösteriyor. Milyonların, Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiği konusundaki iradesini ısrarla görmezden geliyor” diye belirtti.
‘TECRİT SAVAŞ POLİTİKALARINI DOĞURDU’
İmralı tecridinin iktidar tarafından yürütülen savaş politikalarını doğurduğunu vurgulayan Kalmaz, bu ortaya çıkan tablonun 2013 ile 2015 yılları arasında “çözüm” adı altında yürütülen sürecin tam tersi sonuçlar yarattığını ifade etti. Kalmaz, “2013-2015 yılları arasını hatırlarsanız, Sayın Öcalan’ın çabası ve ortaya koymuş olduğu irade sonucunda devlet ile bir çözüm süreci gelişmişti ve o süreçte Türkiye’de bir barış iklim ortaya çıkmıştı. Artık Kürt gençlerinin ve askerlerin yaşamını yitirmediği, Türkiye’nin artık gerçekten de demokratikleşebileceğine, azınlıkların ve Kürtlerin haklarını elde edebileceğine dair değerli bir süreçti. O barış ortamı ortadan kalkarken, yerini bir savaş ortamına bıraktı. 7 Haziran seçimlerinden sonra 1 Kasım 2015 seçimlerinin hemen öncesinden başlayıp Suruç’ta mitinglerde patlayan bombalar oldu. Sonrasında da Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de kentlere dönük saldırılar başladı ve Türkiye bir anda barış ortamından çıkıp savaş ortamına girmiş oldu. O günden bugüne Türkiye her ne kadar inkar etse de büyük bir savaşın içerisindedir” diye konuştu.
TECRİDİN ÜLKEYE YANSIMALARI
Ortaya çıkan savaşın tecritle doğrudan bağlantılı olduğunu söyleyen Kalmaz, savaşın Türkiye’ye yansımalarına değindi. Ekonomi başta olmak üzere bugün birçok alanda bu yansımaların devam ettiğini ifade eden Kalmaz, “Siz bu ülkenin bütün kaynaklarını savaşa, o kurşuna harcıyorsunuz. Bununla beraber bugün Türkiye hak, hukuk, demokratikleşme noktasında dünya genelinde en alt sıralara doğru hızla ilerliyor” dedi.
‘MUHALEFET DE NASİBİNİ ALIYOR’
İktidarın İmralı’da yürüttüğü tecritle Kürt kazanımlarını yok etmeyi amaçladığını söyleyen Kalmaz, bunun en büyük örneğinin ise Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’ne (Yeşil Sol Parti) yönelik baskı ve saldırılar olduğuna dikkat çekti. İmralı tecridinin bugün ülkedeki tüm toplumsal kesimleri ilgilendiren temel bir sorun haline geldiğini belirten Kalmaz, ancak bu konuda ortaya konulan tepkinin yetersiz olduğu eleştirisinde bulundu. Muhalefet kanadından bugüne dek tecride dair herhangi bir tepki ortaya konulmadığını vurgulayan Kalmaz, “Seçimlerde de hatırladığımız üzere muhalefet kanadına ‘FETÖ’cüdür, PKK’lidir’ gibi benzetmeler yapılarak, suçlayıcı yaklaşımlar oldu. Bu nedenle CHP ya da İYİ Parti’nin Sayın Öcalan ile fikirleri uyuşmamasına rağmen onlar da Sayın Öcalan üzerinden Türkiye geneline uygulanan tecritten nasibini alan partiler oldu. Ancak sorun şu ki; bunun ne kadar farkındalar ya da bunu ne kadar görmek istiyorlar? Aslında daha gerçekçi ve gerçekten Türkiye toplumunun yaranını düşünen muhalefet gerçekliği olmuş olsa, bugün apayrı bir mücadele alanı ortaya çıkmış olurdu” şeklinde konuştu.
TECRİDE KARŞI MÜCADELE HATTI
HDP ve Yeşil Sol Parti olarak tecride dair yaklaşımlarının net olduğunu söyleyen Kalmaz, yeni dönemde tecridin ortadan kaldırılmasına dönük bir mücadele hattı oluşturacaklarını kaydetti. Kalmaz, iktidara ve tüm toplumsal kesimlere şu çağrıda bulundu: “Bu ülkenin düze çıkmasını ve demokratikleşmesini isteyen herkesin Sayın Öcalan'ın üzerindeki uygulanan tecridin kaldırılmasına dönük bir çabası ve tutumunun mutlaka olması gerekiyor. Avrupa Birliği’nin (AB) yolu Diyarbakır'dan geçiyorsa, Türkiye'nin demokratikleşmesinin yolu da Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kaldırılmasından geçer.”
MA / İbrahim Irmak