DÎLOK - Efrîn sınırında bulunan Kazıklı Mahallesi’nde yaşayan Kamber Taş, kentin Araplaştırıldığına işaret ederek, halkın sokakta Kürtçe konuşamadığını belirtti.
Türkiye'nin 20 Ocak 2018'de paramiliter gruplarla saldırdığı Kuzey ve Doğu Suriye’nin Efrîn kentinde Kürt’e dair ne varsa yok edildi. Türkiye’nin saldırılarıyla birlikte kenti terk etmek zorunda kalan Kürtlerin yerine paramiliter grupların ailelerinden oluşan Araplar yerleştirdi. Kentin doğası tahrip edilirken, zeytinleri Türkiye'deki şirketlerin tekeline sokuldu. Tecavüz, insan kaçırma, fidye, cinayet gibi suçlarda ciddi artış yaşanırken, kentin tüm bölgeleri dikenli teller ve askeri üs bölgeleriyle ablukaya alındı. Ayrıca mahalle, köy, cadde, sokak ve kurum binalarının isimlerinin neredeyse tümü ya Arapça ya da Türkçe isimlerle değiştirildi. Kenti terk etmek zorunda kalan yurttaşlar ise birçok zorlukla karşılaşıyor.
Sınır hattında bulunan Dîlok'un Islahiye ilçesine bağlı Kazıklı Mahallesi ile Efrîn'e bağlı Meydan-ı Ekbez köyü arasında bulunan 1 kilometrelik mesafede inşa edilen duvarların arasında yerleştirilen askeri kulübelerle giriş çıkışlar engelleniyor. Türkiye’nin saldırıları üzerine Efrîn’i terk etmek zorunda kalan yüzlerce kişi, Kazıklı Mahallesi’ne yerleşti. Efrîn’de bulunan yakınlarının yanına gidemediklerini belirten mahalleliler, ancak birçok kez Arapların Islahiye’ye geçirildiğini ancak nereye götürüldüklerine dair bilgi alamadıklarını söyledi.
AKRABALARIN BAĞI KESİLDİ
Kazıklı Mahallesi’nde yaşayan Kamber Taş (69), dünyaya gelmeden ailesinin Efrîn'e bağlı Meydanê köyünden göç ederek Islahiye’ye yerleştiklerini, birçok akrabasının ise Efrîn'de olduğunu söyledi. Yasaklardan dolayı akrabalarının yanına gidemediğini belirten Taş, "Eskiden yasak ve bu yüksek duvarlar yoktu. Pasaportla ya da gizlice Efrîn'e gidebiliyorduk. Her bayram akrabalarımızı ziyaret ediyorduk, ancak şimdi sadece telefon üzerinde konuşabiliyoruz. Bu sınırdan dolayı atalarımın toprağına gidemiyorum. Zaten birçok akrabamız da dağıldı, kimi Avrupa’ya gitti, kimi başka yerlere. Kalan akrabalarımdan da sadece telefon üzerinden haber alabiliyorum" dedi.
'KÜRTLER KÜRTÇE KONUŞAMIYOR'
Efrîn'de yaşayan Kürtler üzerinde büyük bir baskı olduğunu vurgulayan Taş, "Akrabalarımla telefonla konuştuğumda, bana sokaklarda Kürtçe konuşamadıklarını söylüyorlar. Hepsi çeteler gibi sakal bırakmış, sokakta Arapça konuşuyorlar. Sakal bırakmaz ve Kürtçe konuşurlarsa, ÖSO çetelerinin onlara bir şey yapmasından korkuyorlar. Zaten halkın yaşadığı baskı ve zulmü herkes biliyor. İnsanların evlerini işgal etmişler, zeytinlerini kesmişler, büyük bir zulüm var" ifadelerini kullandı.
'SINIRLAR ARAMIZA GİREMEZ'
Örülen sınırlara dikkat çeken Taş, şöyle devam etti: "Burası Kürt coğrafyası. Dünyanın hiçbir yerinde böyle sınırlar bulamazsınız, fakat Kürtlerin şehirlerinde böyle sınırlar inşa ediyorlar. Orası da Kürtlerin coğrafyası, burası da. Var olan sınırlar aramıza giremez. Bu sınırlara bakan herkes, gerçeği görür, bir şey söylemeye gerek yok. Türklerin Efrîn'de hiçbir hakkı yok, her yeri işgal etmişler. Dünyada adalet yok, eğer bir adalet olsaydı, böyle olmazdı. Atalarımın topraklarına gitmek istiyorum, ama gidemiyorum."
'EFRÎN KÜRTLERİNDİR'
Efrîn'in demografik yapısının değiştirildiğini belirten Taş, "Efrîn Kürtlerin şehridir. Bölgeye Arapları yerleştirmişler, fakat orayı Arap şehri yapamazlar, olmaz. Efrîn'deki zulmü kabul etmiyoruz. Onların Efrîn'den çıkması gerekiyor, çıkacaklar. Kürtlere çağrım, birlik olsunlar, birbirlerini desteklesinler" şeklinde konuştu.
MA / Mahmut Altıntaş