WAN - Eğitim Sen Wan Şubesi Başkanı Murat Atabay, eğitime ayrılması gereken bütçenin savaşa ayrıldığını belirterek, kentin yeni eğitim ve öğretim yılına hazır olmadığını söyledi.
Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) takvimine göre 2023-2024 eğitim ve öğretim yılının ilk ders zili 11 Eylül’de çalacak. Ancak geçmiş dönemlerde olduğu gibi bu yıl da yeni eğitim ve öğretim yılı eksik ve yetersizliklerle karşılanıyor. Wan’da öğretmen eksikliği, sınıfların kalabalık olması, okulların fiziki yapısının uygun olmaması gibi temel sorunlar bu yıl da çözülmedi. Ekonomik krizle birlikte art arda yapılan zamlar sorunları katladı. Defter, kalem, pastel boya, sulu boya ve A4 kağıdı gibi temel okul malzemelerinin fiyatlarında geçen yıla oranla yüzde 400’e varan zamlar yapıldı. Sadece kurşun kalemin fiyatı 4 kat, boya kalemlerinin fiyatı ise 5 kat arttı. Yine okul kıyafetlerinin fiyatların da ciddi artış yaşandı.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Wan Şubesi Başkanı Murat Atabay, yaşanan sorunlara işaret ederek, “savaşa değil, eğitime bütçe ayrılması” gerektiğinin altını çizdi.
AKP’NİN EĞİTİM POLİTİKALARI
AKP iktidarıyla birlikte eğitimin ticarileştiğini ifade eden Atabay, şu an ülkede yürütülen eğitim politikasının kamusallıktan uzaklaştırıldığını ve belli kesimlerin ötekileştirildiğini söyledi. Mevcut sistemin anadilde eğitime yer vermeyen bir politika izlediğini dile getiren Atabay, “Eğitim gitgide özelleştirilen bir yapıya büründü. Artık veliler okul harcamalarını karşılayamaz hale geldi. Okullar öyle özel bir hale getirilmiş ki velilerin eğitime harcayacakları çok ciddi bir bütçe gerekiyor ve maalesef bu ekonomik kriz içerisinde veliler bu bütçeyi ayıramıyorlar. Tabi Türkiye bu durumda ikiye bölünüyor. Refah seviyesi yüksek, iktidar tarafından desteklenen bazı kesimler, eğitime bütçe ayırma noktasından sıkıntı yaşamıyorlar ama yoksullar maalesef bu harcamaları yapamıyorlar” dedi.
ÖĞRENCİLER ARASINDA AYRIM
Öğrencilerin okuldan aç döndüğünü söyleyen Atabay, bir yandan dezavantajlı olan bir kesim, diğer yandan da okulların ticarileşmesine ortak olan bir kesimin var olduğunu kaydetti. Dezavantajlı kesimden en çok etkilenen kız çocukların olduğuna dikkat çeken Atabay, “Kızlar yine her türlü ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Okullardan erken yaşta alınıp evlendirilen çocuklar var, çocuk işçiliği noktasında çocukların yaşadığı ciddi problemler var. Çocuklar, okul çağındayken okullardan alınıyorlar, bunların takipleri yapılıyor mu, çocuk işçi olarak çalıştırılıyor mu? Bunların takipçisi olmuyorlar. İktidar politikalarıyla zaten çocuk işçiliğin önünü açmayı hedefliyor. MESEM projeleri bunun örneğidir” diye belirtti.
ANADİLDE EĞİTİMİN ÖNEMİ
Anadilde eğitimin verilmemesi çocukların üzerinde ciddi sorunların yaşanmasına yol açtığını belirten Atabay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuklar okullara başladıkları ilk zamanlarda bilmedikleri bir dil ile başlıyor. Ve bu durum anadili Türkçe olan çocuklar ve anadilinde eğitim görmeyen çocuklar arasında büyük bir uçurum yaratıyor. Çocuklar uyumu sağlayana kadar, akademik bir başarı elde edene kadar, gerçekten ciddi bir problemler yaşıyorlar. Sosyal ve psikolojik olarak ciddi sorunların zemini açılıyor. Dinselleştirme ve belli bir kesimi kayırma üzerinden şekillenen politikalar da bu eğitim sistemi içerisinde bir yere gelemeyeceklerini düşünüyorlar. Eğitim sistemi çocuklara bir şeyler vermiyor artık.”
OKULLARDA ÖĞRETMEN AÇIĞI
Yerellerde ciddi sorunların yaşandığını ve Wan’ın 2023-2024 eğitim öğretim yılına hazır olmadığını vurgulayan Atabay, derslik sayılarının ve öğretmen sayılarının az olmasının yanı sıra sınıfların 35-45 arası olduğunu, bazı kırsal okullarda bu sayının 50 olduğunu aktardı. Atabay, ikili eğitimin öğrenciler için ciddi problemler yarattığını belirterek, “Çocuklar saat 05.00’da uyanıp okula gidiyorlar. Wan, en çok ikili eğitim yapan illerden biri. Türkiye’nin neredeyse illerinin tamamı normal eğitime geçmiş ama Wan’da sabah 05.00’da derse başlayan, akşam 19.00’da dersten çıkan çocuklar var. Okul ve derslik noktasında ciddi eksiklik var. Bu eksiklik öğretmen noktasında da aynı. Wan, 2 bine yakın ücretli öğretmenin çalıştığı bir şehir. Genelde ilk atamalar ve sözleşmeli öğretmenler buraya atanıyor. Onun dışındaki boşluklarda ücretli öğretmenlerle tamamlanmaya çalışılıyor. Öğretmen konusunda ciddi açıklar var” şeklinde konuştu.
Köy okulların kapanmasıyla taşımalı eğitimdeki sıkıntıların da arttığına değinen Atabay, taşımalı eğitimin hem ücret bakımından hem de öğrencilerin okula geç başlaması bakımından sorun teşkil ettiğini söyledi.
HEM DERSLİK HEM OKUL İHTİYACI
Wan’ın ilçe, köy ve mahallelerindeki okullarda sınıfların kalabalık olması noktasında değişkenlik gösterdiğini sözlerine ekleyen Atabay, “İpekyolu ilçesinde 50 kişilik mevcut sınıflar var. Özalp ilçesinde de aynı durum söz konusu. Ama sınıf mevcudu 25 olan okullar da var. Bu durum derslik ve okul yetersizliğinden kaynaklanır. İpekyolu bu noktada ciddi problemler yaşayan bir ilçe. Birçok merkezi okul var ancak hem derslikleri yetersiz olduğu için hem ikili eğitim yaptıkları için problemli. Bu okullar tekli eğitim olduğunda, sınıf sayıları da artış gösterecek. Normal eğitime geçilirse, sınıf mevcutları bütün ilçelerde 50’nin üstüne çıkacaktır. Bu anlamda sınıf sayılarını bir an önce arttırmak, okul yapımlarını hızlandırmak gerekiyor. Yapılacak yeni okulların da çocukları sosyal, spor ve sanatsal anlamda geliştirecek şekilde yapılması gerekir. Wan’ın hem derslik hem de okul ihtiyacı var” diye aktardı.
‘SAVAŞA DEĞİL EĞİTİME BÜTÇE’
2002 yılında yüzde 1 olan özel okul oranın yüzde 9’a çıktığına dikkat çeken Atabay, devletin eğitime ayrılan payın sadece yüzde 72’sini karşıladığını, geri kalanını veliler tarafından karşıladığını söyledi. Türkiye’nin eğitime ayırması gereken bütçeyi savaşa ayırdığını ifade eden Atabay, şunları söyledi: “Eğitim önemsizleştiriliyor. Devlet birçok alanı bilerek, isteyerek boşaltmak istiyor ve boşalttığı alanlara da vakıfları, dernekleri sokarak işini kolaylaştırıyor. Veliler ve öğrenciler ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda. Eğitime ayrılan payın arttırılması gerekiyor. Maalesef eğitime ayrılan bütçe daha çok savaşa ve sömürüye gidiyor. Okullardaki materyal, kaynak ve beslenme ihtiyacını karşılamak yerine, bütçeyi savaşa ayırıyorlar. Bu anlamda Türkiye’de eğitimin doğru temelde ilerlemesi için savaşa ayrılan payın azaltılması, eğitime de ayrılan bütçenin çoğaltılması gerekiyor.”
MA / Ruken Polat