AMED – Diyanet’in Kobanê Davası’na dahil olma talebi ve gerekçelerini eleştiren Amed İmamlar Derneği Üyesi Mele Heci Kadah, “Diyanet İslam’a göre hareket etmiyor. Allah’ın kulluğundan çıkmış, devletin kulu olmuş” dedi.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırısı sonrasında Kurdistan ve Türkiye’nin pek çok kentinde 6-8 Ekim 2014’te yaşanan halk protestoları nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası Ankara’da devam ediyor. Her duruşması ve kararı tartışmalara neden olan Kobanê Davası’nda son olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın siyasetçiler yargılandığı davaya müdahil olma talebi tartışmalara neden oldu.
DAİŞ’e karşı protesto eylemleri gerekçesiyle siyasetçilerin yargılandığı davaya müdahillik talebinde ise Diyanet, “dini değerleri temelden sarsılması” ve “toplumda telafisi olmayacak zarar verme” iddialarını öne sürdü.
Diyanet’in siyasete müdahalesine dair Amed İmamlar Derneği Üyesi Mele Heci Kadah, değerlendirmelerde bulundu.
Mele Heci Kadah
‘ÇAĞRIDA DİNE AYKIRI BİRŞEY YOK’
İslam dininde birinin üzerine farz olan şeyin doğru ile yalan arasında ayrımı yapması gerektiği ve doğruyu söylemesi olduğunun altını çizen Kadah, “Haklıya haklı, haksıza ise haksızsın demeli” dedi. Kobanê protestoları sırasında DAİŞ’ê karşı eylemler yapıldığının hatırlatan Kadah, “Yasal bir şekilde yapılan, silahsız bir çağrı yapıldı. Burada din adına ortaya çıkan örgüt kendi menfaatleri doğrultusunda hareket eden dinin gereklilikleriyle alakası olmayan örgüt, İslam adı altında şehirlere girip yerle yeksan edip, insanları katledip, mallarına el koydu. Bir siyasi parti de ne yaptı onlara karşı çağrıda bulundu. Burada İslam’a zarar verecek bir şey, bir çağrı yok. Burada yargılananların hiçbiri yanlış haksız bir şey yapmadı. Yine yaptıkları çağrıda dine aykırı dine zarar veren bir çağrıları da yok” diye konuştu.
‘MAZLUMUN YANINDA DURMAK İSLAMİYETİN GEREĞİ’
Kobanê Davası’nda zulme karşı çağrı yapanların yargılandığını dile getiren Kadah, o dönem AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Kobanê düştü, düşecek” sözlerini de hatırlattı. Kadah, “Bu zulme karşı yapılan çağrıyı devlet, Kobanê düşmedi, diye Kürt halkına karşı var olan kinini orada yaşananları terör olarak ilan edip yapılanları terör ile ilişkilendirdi. İslam dininde hak istemek vardır. Mazlum olan, haklı olan birine yardım İslamiyet’in gerekliliğidir. Kur’an da ‘Ben halkları insanları birbirinden ayrı yarattım’, ‘Renkleri farklı yarattım’ bunlar insanların haklarıdır. Kürtlerin dilleri için hak iddia etmeleri dini, insani bir haktır. İslam hukukunda da biz haklıyız, bizim dilimizi yasaklayıp üzerine bir de zulüm edenler İslam hukukunu kabul etmemiş demektir” ifadelerini kullandı.
‘DİYANET DEVLETİN MEMURLUĞUNU YAPIYOR’
İnsanların yapılan haksızlığa karşı seslerini çıkardığının altını çizen Kadah, “Diyanet İslam’a göre hareket etmiyor. HDP’li siyasetçilere ‘dinin temellerini sarsıyor’ diyen Diyanetin kendisi dini temellerinden sarsıyor. Diyanet, devlete ‘Bu insanlar milyonları bulan bir halk, siz ne hakka sahipseniz, bu insanlarda aynı haklara sahip deseydi’ dine göre hareket etmiş olacaktı. Diyanet skandal bir şekilde devletin memurluğunu yapıyor, Allah’ın emrettiklerini yerine getirmiyor. Bir manasıyla İslam dininin gereklilikleri dışında devletin sistemi için hareket edip, kulluk yapıyorsun, onun için fetvalar verip, Allah için neyin doğru, neyin yanlış olduğunu söylemiyorsan. Allah’ın kulluğundan çıkmış, devletin kulu olmuş. Kuran terimine göre bunun adı bu. Allah’ın varlığına inanıyorlar ama emirlerini yerine getirmeye inanmıyorlar” dedi.
‘HAKLARINI İSTEYENLER DİNDEN ÇIKMAZ’
Kürt siyasetçilere itham edilen “dinden çıkma” ifadelerini de sert eleştiren Kadah, “Allah’ın buyurduklarını kabul edip yerine getirmeyen, dili yasaklayan Diyanet, ‘dinden çıktım’ demiyor da, Allah’ın buyurduklarının aksine dillerini, haklarını isteyenlere, ‘öldürülmeleri serbest’ diyor. Hakkı, hukuku Müslümanlıktan çıkarırsan geriye İslamiyet kalmaz” şeklinde konuştu.
‘NEDEN SARAY HARCAMASINA SES ÇIKARMIYOR’
Diyanet’in kamu kurumlarında yapılan israfa ses çıkarmadığına da dikkat çeken Kadah, şunları söyledi: “Diyanet onlara her şeyi sunan muktedirlere yaranmak istiyor. Zaten var olan güçlerine güç katmak kadrolaşmak istiyor. Aldıkları milyonlara daha fazlası eklensin istiyor. Böylesine israfla dolu bir yaşam sürerken, bir günde demiyor ki sarayın günlük masrafı için milyonlar harcanıyor. Bunun yerine bir devlet memuru gibi davranıyor. Bugün bu pozisyonda hareket ediyor. Bütün bunları görüp zulme karşı yapılanlara karşı çıkan insanlardan intikam almaya çalışıyor, Zulüm eden sisteme karşı, bu halkı mağdur etmeye çalışıyor.”
‘NEDEN BİR GÜN ZULME KARŞI SES ÇIKARMADILAR’
Kobanê Davası’nda bilinçli bir şekilde Diyanet’in devreye konulduğunun da altını çizen Kadah, sözlerini şöyle noktaladı: “Davaya katılımını, İslam’a karşı müdahillikle gerekçelendirmek istiyor. Müdahil olmak istiyor ama bu insanlar hırsızlık, zülüm baskı yapmadı, herkesin hakkı ne ise o olsun dediler. Ama devlet, ‘yok sen bunları istedin’, deyip vatan haini ilan etti. Hiçbir devletin, inancın dinin yasalarında bu yok. Bunlar bu kadar zülüm yaptılar bir gün bile bir tane imamları şeyhleri çıkıp; ‘Ey devlet ne yapıyorsun bunlar da senin gibi siyaset yapıyorlar, dile getirdikleri şey silahlı bomba değil. Sen bu insanları on yıl, müebbetle tehdit ediyorsun. Bunca zamandır suçsuz yere hapisteler’ dedi mi? Bu dindarlar inançlılar, devleti uyardılar mı? Yok. Onlara sorarsanız kendilerini İslam âlimi sayıp, en dindar biziz diyorlar. Hâlbuki Allah’a teslim olmamışlar. Allah’a teslim olsalardı böyle olmazdı. Allah’ın yasaları ne diyor. Haklıya haklı, haksızsa da haksız demezse eğer bu insan Allah’ın emirlerini yerine getirmiyor demektir.”
MA / Bazid Evren