MERSİN - Akdeniz ilçesinde çalıştıkları tarla yakınlarında çadır kuran Suriyeli mülteciler, kötü koşullarda yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Çadır yaşamının zorluklarından en çok etkilenen kadınlar, tarladan sonra ev işlerini yapmak zorunda olduklarını söyledi.
Suriye’den göç etmek zorunda kaldıkları Türkiye’de zorlu koşullar altında yaşayan mülteciler, tarım alanında kayıtsız, güvencesiz, kötü barınma şartları ve ırkçılığa karşı hayatta kalma mücadelesi veriyor. Göçlerin en çok yaşandığı Çukurova bölgesinde Kürt ve Suriyeli işçiler, tarım alanlarında çalışıyor. Zorla yerlerinden edilen Suriyeli mülteciler ise yıl boyunca çalışmak zorunda kaldıkları için tarla ve seraların yakınında kendi imkanlarıyla kurdukları çadırlarda yaşamını sürdürüyor. Aralık ayından Ağustos ayına kadar farklı tarım işlerinde çalışan Suriyeli mülteciler, çadırlarda hijyen koşullarından yoksun kalıyor. Mersin'in Akdeniz ilçesi Adanalıoğlu Mahallesi'nde çadırda yaşayan mülteci tarım işçileri, su, tuvalet ve banyo sorunu yaşıyor. Çadır yaşamının zorluklarından ise en çok kadın ve çocuklar etkileniyor. Yaşadıkları yerlerin merkeze uzak olmasından kaynaklı hem beslenemiyor hem de eğitim hakkında mahrum kalıyor. Kadınlar ise ağır iş koşulları ve çadırda yaşam koşulları sebebiyle pek çok sağlık sorunu yaşadıklarını, hastanenin uzak olmasından ve mülteci olmaktan kaynaklı sağlığa erişimde sorunlar yaşadıklarını söyledi.
ÖNCE TARLADA SONRA EVDE ÇALIŞMA
Suriye iç savaşının ardından 10 yıl önce Mersin'e göç ettiğini anlatan Sehar Muhammed (26), 9 yıldır sera ve bahçe işlerinde çalıştığını söyledi. Serada çalışma koşullarını anlatan Muhammed, "Yazın serada çalışmak çok daha zor. Sıcaktan bayılacak duruma geliyoruz, seraların içi normal sıcaklıktan iki kat daha sıcak. Bu yüzden yazın 8 saat, kışın ise 12 saat serada çalışıyoruz. Sabah 05.00'te iş başı yapıyoruz, öğle saatlerinde bitiriyoruz. Serada çalışmak ve çadırda yaşamak, kadınlar için çok daha zor. Tarlada çalıştıktan sonra çadıra gidip yemek yapmak, bulaşık yıkamak zorundayız. Mutfak olmadığı için su taşımada ve yemek yapmada sorun yaşıyoruz. Bunun yanında 7 çocuğum var, en küçüğü 8 aylık, çocukların bakımını hep biz kadınlar yapıyoruz" diye konuştu.
Çadır dışında başka bir yaşamları olmadığını ifade eden Muhammed, Mersin dışına da çıkamadıklarını belirterek, "Hayatımız sadece tarla ve çadırdan ibaret. 10 yıldır burada yaşıyorum, şehir merkezini sadece 4-5 defa görmüşüm. Hastaneye gittiğimiz zaman tedavi olamıyoruz, son dönemde geçici kimlik kartım olmadığı için tedavi olmadan geri döndüm. Yerli halkın da bize bakışları farklı. Sürekli yardım alıyorlar diyorlar ama aldığımız sadece 300 TL, o parayla çocuklarıma mama, süt bile alamıyorum" dedi.
ÇADIRA BİN LİRA ELEKTRİK PARASI
Günlük 300 lira yevmiyeyle çalıştıklarını aktaran Pisem Elmusa (23) ise, "Mersin'de biber işini bitirdikten sonra Ankara Bala'ya soğan toplamaya gittik, 1-2 gün sonra kaydımız Mersin'de olduğu için jandarma bizi tekrardan Mersin'e gönderdi. Gitmememiz halinde sınır dışı etmekle tehdit ettiler. Kışın bu çadırlarda çok zorlanıyoruz, çadırlarımızı yağmurdan dolayı su basıyor. Çadırlalar naylon olduğundan, soba yaktığımızda ise yanma korkusuyla yaşıyoruz. 3 çocuğum var, sürekli hastalar, çadırların içi şuan çok sıcak, vücutlarını hep sinekler ısırmış. Bu ay kaldığımız çadıra bin lira elektrik geldi. Sadece vantilatör, buzdolabı ve çamaşır makinesi kullanıyoruz. Aldığımız yevmiyle çok zor geçiniyoruz" ifadelerini kullandı.
MA / Dilan Akyol