MEREŞ - Depremin üzerinden 6 ay geçmesine rağmen etkilerini yaşamaya devam eden depremzedeler, barınma ve su sorununun devam ettiğini belirterek, bu durumun göçe neden olduğunu söyledi.
Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 kenti etkileyen depremlerin üzerinden 6 ay geçti. Resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde insanın yaşamını yitirdiği depremin etkileri hem kentlerde hem de depremzedelerde geçmedi. Depremden etkilenen her kent ve ilçede olduğu gibi depremin merkez üssü ve en ağır şekilde etkilenen Mereş’in Bazarcix ilçesinde yaşayan depremzedeler, depremin ardından giderek artan sorunlarıyla baş başa bırakıldı. Depremzedeler, en temel ihtiyaçlara dahi ulaşımda sorun yaşıyor. Yeniden inşa sürecinin devam ettiği ilçenin Aşağı Bazarcix olarak adlandırılan bölgesinde, her sokak başında bir enkaz, yıkılmayı bekleyen yapı ya da evde yaşayanlar tarafından tadilat edilen bir bina bulunuyor. Enkaz kaldırma çalışmalarının devam ettiği ilçede, bazı yurttaşlar yıkılmak üzere olan ağır hasarlı evlerin hemen yanı başında bulunan az hasarlı evlerde yaşam mücadelesi veriyor. İlçe sakinleri yıkımların sürdüğü sokaklarda toz bulutları ve gürültü içerisinde yaşamlarını sürdürüyor. Yıkımların genelde gelişigüzel yapıldığını ifade eden depremzedeler, bu yıkımlar sırasında boruların patladığını, su kesintileri yaşadıklarını anlattı. Depremzedeler, enkaz kaldırma nedeniyle sadece su sorunu değil, temiz havaya erişim sorunu da yaşadıklarını aktardı.
KİRALAR YÜZDE BİN ARTTI
Depremin ardından ilçenin 4 farklı bölgesinde konteynır kent kurulmasına rağmen halen binlerce depremzede çadırlarda yaşamaya devam ediyor. Yaşam zorluğu nedeniyle birçok depremzede, çareyi az hasarlı evini onarmakta arıyor. Ancak onarım fiyatlarının fahiş bir biçimde artması ve çoğunun işçi bulamaması nedeniyle tadilat da günden güne zorlaşıyor. En temel ihtiyaçları olan barınma ihtiyaçlarını kendi imkan ve çabalarıyla karşılayan birçok depremzede, hasarsız evlerde kiraya çıkmayı planlasa da deprem ardından kiralara gelen yüzde binlik zamlar bunu imkansız hale getiriyor. Depremzedeler bir yandan barınma mücadelesi verirken, bir yandan da geçim sıkıntısı çekiyor. Yıkımın en fazla olduğu ilçenin çarşısında konteynırların içerisine işyeri açarak eşyalarını sığdırmak zorunda kalan esnaf da yer ve mekan sıkıntısı yaşıyor. İlçede yaz aylarında dolup taşan çarşıya insan uğramaz oldu. Yaşanan tüm bu sorunlar nedeniyle ilçede yıllar önce başlayan göç furyası, depremin ardından katlanarak arttı.
AĞIR HASARLI EVİN GÖLGESİNDE
Ağır hasarlı evinin hemen yanı başında yaşamak zorunda kalan Hatice Yaşlak, her güne tedirginlikle uyandığını dile getirdi. Depremlerin sürdüğüne dikkat çeken Yaşlak, “Her deprem olduğunda, artık bu sefer yıkıldı diyorum kendime. Depremin ilk günleri büyük bir dayanışma mevcuttu. Ancak şimdi unutulduk” dedi. Depremin olduğu günden bu yana su sıkıntısının da kendilerini çok etkilediğini ifade eden Yaşlak, “Depremin olduğu ilk ay tankerle su taşıyorduk. Sonra tam depreme alışacakken, fırtına oldu. Su sorununu çok fazla gördük. Bazen gece 04.00’te birkaç saatliğine geliyordu, biz de kalkıp suyu tutuyorduk. Arabamız olmasa su getiremiyoruz. Komşulara rica ediyoruz su versinler diye” şeklinde anlattı.
‘KAŞIKLA VERİP KEPÇEYLE ALDI’
Eşi ve 2 çocuğuyla az hasarlı evlerinde yaşam mücadelesi veren Fatma Başıdık, ilçede depremden sonra baş gösteren sorunların daha önce de var olan sorunlarla birlikte katlandığını söyledi. Birçok depremzedenin yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle memleketlerini terk ettiklerini aktaran Başıdık, “Depremzedelerin birçoğu geçim sıkıntısı, maddi kaygılar sebebiyle yurt dışına gitti. Aslında çoğu gitmeyi istemedi. ‘Devlet devlet’ diye başımızda geziyorlar, deprem sürecinde bize 10 bin TL vermişti ama kaşıkla verdiğini kepçeyle aldı. Bize depremden 4 ay sonra bir elektrik faturası geldi. Hiç elektrik harcamamıza rağmen 820 TL’ydi. Evimiz yıkılmadığı için faturayı ödememiz gerektiği söylendi bize” diye anlattı. Evlere giderek yaptığı temizlik bedeli aldığı ücretle geçimlerini sağladıklarını söyleyen Başıdık, depremden önce çocukları ve kendisi için bir gelecek hayali olduğunu, ancak depremden sonra hevesinin kalmadığını ifade etti.
AYLARCA UYKUSUZ KALDILAR
Eşi Parkinson hastası olan temizlik emekçisi Fatma Bağlama, barınma sorunu nedeniyle aylarca uykusuz kaldığını dile getirdi. Depremin üzerinde bıraktığı psikolojiyi aşamadığını belirten Bağlama, “Bir evde oturuyordum, ev kirası 500 TL idi, depremden sonra 2 bin TL yaptı. Ardından da ev sahibim bana ‘Annemin evi yıkıldı, sen o evden çık, annemi yerleştireceğim’ dedi. Ben de çıkmamın mümkün olamayacağını söyledim. Çünkü ev arıyoruz, ev yok. Sıkıntıdan kafayı yiyecek duruma gelmiştim. En son amcam bir evi tamir ediyordu, biz de oraya yerleştik. Şimdi oraya 3 bin TL kira veriyorum” dedi.
‘DEVLETTEN BİR ÇÖP DAHİ GÖRMEDİK’
Depremden sonra evlerinin bahçesine kurdukları konteynırda hayatlarını sürdürmek zorunda kaldıklarını ifade eden Mehmet Kurt, “Biz devletten bir çöp dahi görmedik. Oğlum yurtdışından gelip bunu yaptı. Depremden bu yana susuz kaldık, bir Allah’ın kulu gelmedi buraya. Biz ayrım yaptıklarını düşünüyoruz. Yol diye bir şeyimiz kalmadı. Burada insanlar alt üst oldu. Biz şuan kendi başımızın çaresine bakıyoruz” diye konuştu.
BİR MAHALLEDE 2 BİN GÖÇ
Depremde en büyük yıkımı yaşayan Cengiz Topel Mahallesi’nin muhtarı Ali Şallı, ilçe genelinde yıkılacak yaklaşık 600 yapı kaldığını belirterek, şöyle konuştu: “Cengiz Topel’de yıkılacak 46 ev kaldı. Son 10 gündür yıkıma ağırlık verdiler. Depremden sonra uzun bir süre su sorunu çekildi. Bir çok insan konteynır kentlere taşındı. Bir şekilde hayata tutunmaya çalışıyoruz. Benim mahallemde evleri tamir aşamasında olan ve bu sebeple çadırda kalmak zorunda kalan 35 aile mevcut. Benim mahallemde yaşayan yaklaşık bin aile konteynır kentte yaşıyor. Depremden bu yana üzülerek söylüyorum ki en az 50-60 aile yurt dışına göç etti. Depremden bu yana sadece benim mahallemden birey olarak 2 bine yakın insan göç etti. Giden nüfusun yüzde 80’i de gençler.”
MA / Ceylan Şahinli