İSTANBUL - Özgür Basın geleneğinin mihenk taşlarından biri olan ve son olarak AKP iktidarı tarafından kapatılan Özgür Gündem Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Zana Kaya, “Bir hakikat mücadelesi” olarak tanımladığı geleneği sürdüreceklerini söyledi.
Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olan 1990’lı yıllarda yayın hayatına başlayan Özgür Gündem Gazetesi, 26 yıl boyunca tüm baskılara rağmen hakikati kamuoyuna ulaştırarak Özgür Basın geleneğinin mihenk taşlarından biri oldu. Yayın politikasından taviz vermeyen Özgür Gündem Gazetesi, 1990’lı yıllarda olduğu gibi AKP iktidarı tarafından hedef gösterilerek, bir kez daha kapatıldı. Özgür Basın geleneğinin tarih sahnesine çıktığı bir dönemde 30 Mayıs 1992’de yayın hayatına başlayan Özgür Gündem Gazetesi, herkesin sustuğu bir ortamda özel savaşın aktörleri olan JİTEM, kontgerilla ve Hizbul-Kontra’nın katliamlarını, faili meçhul cinayetlerini dünyaya duyurdu.
Hakikat yolculuğunda bu baskı ve saldırılardan nasibini alan Özgür Gündem Gazetesi’nin yayın hayatına başlamasının 7’nci gününde Amed muhabiri Hafız Akdemir katledildi. Devam eden saldırılarda iki yılda Özgür Gündem Gazetesi muhabiri ve çalışanı 76 kişi JİTEM ve karanlık güçler tarafından katledildi. Devlet terörüne maruz kalan Özgür Gündem Gazetesi hakkında, üç kez 30 gün, 15 kez 15 gün, iki kez 10 gün olmak üzere toplam 20 davada kapatma kararı çıktı. Muhabirleri ve editörleri hakkında toplam 147 yıl hapis cezası ve 21 milyon lira para cezası verildi.
Özgür Basın geleneği, günlük ve haftalık yayınlarla Özgür Ülke, Demokrasi, Ülkede Gündem, Özgür Bakış, 2000’de Yeni Gündem, Güncel, Yaşamda Gündem, Haftaya Bakış, Öteki Bakış, Yeni Bakış, Alternatif, Gelecek, Gerçek, Günlük gibi isimlerle yayın hayatını sürdürdü. Ancak bu gazetelerde Özgür Gündem gibi iktidarlar tarafından hedef alınarak, kapatma engeliyle karşı karşıya kaldı. Özgür Gündem Gazetesi, yeniden kendi adıyla 4 Nisan 2011'de okurlarıyla buluştu. Yaklaşık bir yıl sonra Mart 2012'de gazete hakkında "örgüt propagandası" iddiasıyla 1 aylık "yayın durdurma" cezası verildi. Karar basın özgürlüğüne aykırı bulunarak daha sonra kaldırılsa da Özgür Basına yönelik baskılar sürdü.
Yayın hayatına başladığı 1992 yılından sonra sürekli kapatma kararlarıyla karşı karşıya kalan Özgür Gündem Gazetesi, bu kez savaş konseptine dönen AKP iktidarı tarafından kapatıldı. Yayın hayatı boyunca bombalarla, muhabirlerinin faili meçhul cinayetlerle katledilmesiyle susturulmak istenen Özgür Gündem, iktidarın 30 Ekim 2014 tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında karar altına aldığı “Çöktürme Planı”nın devreye konulmasıyla gidilen savaş ortamında hedef alındı. İktidarın savaş konseptini devreye koyduğu 24 Temmuz 2015 gecesi, dönemin Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, “Özgür Gündem diye bir gazete var. Adeta suç makinesi. Bu gazeteler hakkında elimizde dosyalar var" diyerek, Özgür Gündem Gazetesi’ni hedef gösterdi.
İktidarın hedef göstermesinin ardından Özgür Gündem Gazetesi’nin neredeyse her sayısı hakkında soruşturma başlatıldı, birçok sayısı hakkında toplatma kararı verildi. Hedef gösterilmesinin ardından gazete hakkında bir yıl içinde "örgüt propagandası", "Türk polisine hakaret", "Cumhurbaşkanı'na hakaret", "Türklüğü, cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni alenen aşağılama" gibi iddialarda açılan soruşturmalardan 30’u davaya dönüştü. İktidarın baskılarına karşı başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyası kapsamında destek veren Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve yazar Ahmet Nesin, "örgüt propagandası” iddiasıyla tutuklandı.
Kampanyanın sonlandırılmasından bir hafta sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu'nun 16 Ağustos 2016 tarih ve 16/95651 soruşturma sayılı yazısı ile Özgür Gündem Gazetesi hakkında geçici kapatma kararı verildi. Kapatma kararıyla birlikte özel hareket timleriyle birlikte gazetenin İstanbul’da bulunan binasına ağır silahlarla baskın yapan polis, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Zana Kaya ve Yazı işleri Müdürü İnan Kızılkaya, gazete editörleri ve çalışanları ile Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabirleri ve İMC TV muhabirlerinin de aralarında olduğu 24 gazeteciyi darp ederek gözaltına aldı. Gazete binasına yapılan baskına eş zamanlı olarak gazetenin eski Genel Yayın Yönetmeni Eren Keskin, gazetenin yazarlarından Filiz Koçali ve gazeteci Ragıp Zarakolu’nun da evlerine de baskın düzenledi.
Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Zana Kaya ve Yazı işleri Müdürü İnan Kızılkaya, 22 Ağustos 2016’da çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Gazetenin yazar ve yönetim kadrosunda bulunan yazar Aslı Erdoğan 19 Ağustos’ta, yazar Necmiye Alpay ise 31 Ağustos’ta tutuklandı.
Geçici kapatma kararıyla binası mühürlenen Özgür Gündem Gazetesi, Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında 29 Ekim 2016 tarihinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile DİHA, Jin Haber Ajansı (JINHA), Azadiya Welat Gazetesi’nin de aralarında bulunduğu yayınlarla birlikte kapatıldı.
Özgür Gündem Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Zana Kaya ile Ekonomi editörü olan gazeteci-yazar Ender Öndeş, dünden bugüne Özgür Basına yönelik saldırıları değerlendirdi, buna karşı direnişi anlattı.
ÖZGÜR BASIN OLMASAYDI…
Özgür Basın geleneğiyle 1990’lı yıllarda tanışan Ender Öndeş, gerçekleri halka duyurmayı vazife edinen Kürt basınına ve Kürt gazetecilere yönelik saldırıların hiç durmadığını söyledi. Özgür Basın’ın tüm saldırılara rağmen geri adım atmadığını vurgulayan Öndeş, “Bütün bunları yaşadıkça, Özgür Basının ne kadar önemli olduğunu, bu olaylar sırasında Özgür Basın olmasaydı gerçeklerin nasıl karanlıkta kalacağını defalarca fark ettim” dedi.
KIRILAMAZ BİR ZİNCİR
Gelinen süreçte Özgür Basın geleneğinin en önemli temsilcilerinden biri olan Özgür Gündem’in devletin tüm kirli işlerini teşhir etmesinden dolayı hedefe alındığını belirten Öndeş, gazetenin kapatılma nedeninin de bu olduğunun altını çizdi. Öndeş, “Doğal olarak devlet, doğru söyleyen gazetecileri sevmez; bu durum dünyanın her tarafında böyledir. Bundan dolayı birçok gazeteci arkadaşımızı öldürdüler, birçoğunu cezaevlerine attılar. Halen tutuklu olan onlarca arkadaşımız var. Ama durum değişmedi ve değişmeyecek. Gerçek, halkın ekmeğidir ve Özgür Basın o ekmeği her gün üretmeye devam edecek. Doğrusu devletin bu konuda çaresiz olduğunu düşünüyorum. Apê Musa öldürüldüğünde, henüz doğmamış olan insanlarla çalışıyoruz bugün. Bu kırılamaz bir zincir. Böyle bir gelenek dünyada az rastlanır bir şeydir. Dolayısıyla, eninde sonunda biz kazanacağız, gerçekler kazanacak diyorum” diye konuştu.
KÜRT HALKININ TARİHİ
Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Zana Kaya, Özgür Basın geleneğiyle 2001 yılında Özgür Gündem Gazetesi’nde çalışarak başladığını aktardı. Özgür Gündem Gazetesi’nde ilk olarak arşiv bölümünde çalıştığını ve daha sonra Genel Yayın Yönetmeni olduğunu belirten Kaya, bu süre zarfında tüm saldırılara tanık olduğunu ve 27 Özgür Basın emekçisinin katledildiğini söyledi. Özgür Basının Kürt halkının tarihi olarak tanımlayan Kaya, “Özgür Basın, Kürt halkının mücadelesini etkileyen ve bu mücadeleyi sürdüren bir alan. Dolayısıyla Türkiye’de Kürt meselesine dönük bakış Özgür Basına yönelik bakışı da ortaya koyuyor. Kürt halkına yapılan saldırı, Özgür Basına yönelik saldırılarla iç içe girer. Bir taraftan devletin Kürtlere yönelik işlediği suçlar, köy yakmalar, infazlar, köy boşaltmaları ve insanları asit kuyularına atılmasını ifşa ederken, bizzat bu uygulamaların muhatabı olduk. Çoğu zaman yaptığımız haberin konusu olduk. Yapılan bir katliamı aydınlatan gazeteci arkadaşlarımız suikasta uğradı. Dolayısıyla gerçekleri yazan, önemli olayları açığa çıkaran kimsenin cesaret edemediği, etse bile ağır bedeller ödediği olayları ve haberleri bizler açığa çıkardık” diye belirtti.
NEDEN HEDEF ALINDI?
İktidarın Özgür Gündem Gazetesi’nin kapatılmasına yönelik attığı adımların, 24 Temmuz 2015’te savaş konseptine yeniden dönülmesiyle atıldığını dile getiren Kaya, “Kurdistan’da şehirler yakılıp yıkıldı. Bunu takip eden bir darbe girişimi yaşandı ve bunun hemen ardından Kürt kurumlarına dönük yaygın bir operasyon silsilesi başladı. Bunun ilk adımı Özgür Gündem’in kapatılmasıydı. Kürt kurumlarına ve STK’lara kapsamlı bir saldırı furyası başladı. Özgür Basın da bu saldırıların bir parçasıydı. 2014’te ‘Çöktürme Planı’ açığa çıkmıştı. Biraz o çerçevede ilerleyen bir yönelimdi. O zamandan bu yana yaşananları ve sonuçlarını görüyoruz, bizzat yaşıyoruz. Bizzat konusu ve öznesi oluyoruz” ifadelerini kullandı.
BİR HAKİKAT MÜCADELESİ
Özgür Basın geleneğinin geri adım atmayacağını vurgulayan Kaya, “Biz içeriye girdik, arkadaşlarımız yerimizi devraldı. Peki neden Özgür Basın? Çünkü halka hakikati ulaştıracak tek basın bizdik. Bu bir bayrak değişimi. Her düşen arkadaşımızın yerini bir başkası devralıyor. Bu bir hakikat mücadelesidir. İktidarın hukuksuzluklarını ortaya çıkarmaya devam edeceğiz” dedi.
MA / Ferdi Bayram