HABER MERKEZİ - Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik SİHA saldırılarıyla Kürtleri hedeflediğini belirten KCK, saldırıları protesto etme çağrısı yaptı.
Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi ile Şengal ve Maxmur’a yönelik saldırıları devam ediyor. Bir yandan Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine kimyasal silahlı saldırılarını sürdüren Türkiye, Federe Kurdistan Bölgesi kentleri ile Şengal ve Maxmur’da Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) ile saldırılarda bulunuyor. Türkiye’nin 2015 yılından bu yana bölgeye dönük saldırılarında en az 150 kişi yaşamını yitirirken, son olarak Süleymaniye’nin Pêncîwên ilçesinin yolunda seyir halinde bir araca dönük SİHA saldırısında, 3 kişi yaşamını yitirdi. Kurdistan Topluluklar Birliği (KCK), Türkiye’nin sivil yerleşim alanlarına dönük saldırılarını kınayarak, Bağdat ve Hewlêr hükümetini sorumluluğa çağırdı. Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) yer alan açıklamada KCK, Kürtleri ve dostlarını uluslararası kurumların sessizliğini protesto etmeye çağırdı.
HEWLÊR VE BAĞDAT’IN SESSİZLİĞİ
Türkiye’nin son bir haftada Federe Kurdistan Bölgesi ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarının arttığına dikkat çekilen açıklamada, yaşamını yitirenler için başsağlığında bulunuldu. Federe Kurdistan Bölgesi ve Irak hükümetinin saldırılara karşı sessizliğine tepki gösterilen açıklamada, “Türk devletinin artan bu saldırı ve katliamlarına karşı bazı yurtseverler ve demokratik kurumlar tepki göstermektedirler, fakat başta sorumluluk sahibi olanlar olmak üzere devletler ve uluslararası kurumlar, Türk devletinin bu saldırıları karşısında sessiz kalmaktadırlar. Sorumlu kurumlar başta olmak üzere devletlerin bu tutumu kabul edilemez. Soykırımcı sömürgeci Türk devleti Kürt düşmanlığı saikıyla hiçbir sınır tanımadan, yasa ve hukuk dinlemeden aralıksız bir şekilde her yerde saldırılar yapmakta ve katliamlar gerçekleştirmektedir. Sadece son bir hafta içerisinde Başurê Kurdistan'da keşif uçaklarıyla yapılan saldırılarda birçok insan katledilmiştir. Fakat buna karşı ne Başurê Kurdistan hükümetinden ne de Irak devletinden herhangi bir tepki gösterilmemektedir. Bu saldırılara karşı başta Başurê Kurdistan hükümetinin ve lrak devletinin tepki göstermesi ve bu saldırıları önlemesi gerekmektedir. Hiçbir tepkinin ortaya konulmaması, Türk devletinin saldırılarına ve katliamlarına ortak olmak anlamına gelmektedir. Bu durum özellikle de Başurê Kurdistan hükümeti ve siyaseti açısından geçerlidir. Kürtlerin katledilip öldürülmesine ses çıkarmayanlar, tepki göstermeyenler nasıl Kürt olduklarını söyleyebilir ve Kürt halkını temsil edebilirler? Bu tutum kabul edilemez. Başurê Kurdistan hükümeti kadar Kürt örgütleri ve partileri de bu durum karşısında sorumludur ve harekete geçip tutum göstermeleri gerekmektedir” ifadelerine yer verildi.
ULUSLARARASI KURUMLARIN ORTAKLIĞI
Uluslararası kurum ve devletlerin de saldırılara karşı sessiz kaldığı vurgulanan açıklamada, “Türk devleti başta Rojavayê Kurdistan ve Başurê Kurdistan olmak üzere her yerde saldırılar yapıp, her gün Kürtleri katlederken, bu devletler pervasızca Türk devletiyle her türlü siyasi ve ekonomik çıkar ilişkileri içerisine girmektedirler. Kürt halkına böyle bir muamele reva görülemez ve Kürt halkı böyle bir muameleyi asla kabul etmez. Biz bir kez daha devletlere ve uluslararası kurumlara Kürt halkının varlığını ve değerlerini hiçe sayan bu tutumlarından vazgeçmeleri, Türk devletinin saldırılarına ve katliamlarına ortak olmamaları, buna karşı tutum almaları çağrısında bulunuyoruz” denildi.
‘GÜÇLÜ TUTUM ORTAYA KONULMALI’
Kürtlerin ve dostlarının saldırılara karşı harekete geçmesi gerektiği belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Türk devletinin saldırılarını PKK'ye yönelik saldırılar olarak göstermek gerçekleri çarpıtmaktır ve maksatlıdır. Çıkar ve servet amacıyla Türk devletinin yanında yer alan hainler böyle göstererek içerisine girdikleri ihaneti gizlemeye çalışıyorlar, Başurê Kurdistan'da gerçekleşen son saldırılar, Türk devletinin tüm Kürtleri hedeflediğini ve amacının Kürtlerin varlığını ortadan kaldırmak olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Buna karşı yurtseverlerin, demokratik kurumlarının, Kürt aydın ve sanatçılarının güçlü bir tutum ortaya koyması ve sorumlular üzerinde siyasi baskı oluşturarak sorumluluklarına sahip çıkmaya zorlamaları gerekmektedir. Kürt halkı ve dostları da her yerde tepkilerini ortaya koyarak, devletlerin ve uluslararası kurumaların Türk devletinin saldırı ve katliamları karşısında sessiz kalmalarını protesto etmeli ve bunun kabul edilemez olduğunu ortaya koymalıdır.”