İSTANBUL - Cûdî’de yangının meşrulaştırıldığını, Akbelen’de ise kıyımın sermaye ortaklığında geliştiğini belirten Doğanın Çocukları’ndan Beyda Ceylan, ekolojik yıkıma karşı çözümün ekolojik sosyalizm olduğunu vurguladı.
Türkiye ve Kurdistan'ın dört bir yanında sermayeye peşkeş çekilen ormanlık alanlar ya şirketler eliyle talan ediliyor ya da savaş politikalarının hedefi oluyor. İnsanı ve doğayı nefessiz bırakmaya çalışan AKP iktidarının ekolojik talanına karşı Akbelen’den Cûdî’ye halkın direnişi sürüyor. Doğanın Çocukları’ndan Beyda Ceylan, ekolojik yıkıma karşı halkın örgütlü mücadelesinin önemine vurgu yaptı.
İklim krizinin en etkili etmenlerinden birinin küresel ısınma olduğuna işaret eden Ceylan, küresel ısınmanın artmasının atmosferde biriken sera gazlarından kaynaklandığını, bu gelişmelerin iklim değişikliğine neden olduğunun altını çizdi. Ceylan, bu değişimleri temel faktörün kapitalist sistemin fazla üretim yapan metalaşmaya dayalı sermaye düzenine bağladı.
SERMAYE VE DEVLET ORTAKLIĞI
Sermaye ve devletin içi içe olduğunu ifade eden Ceylan, bunun en iyi Akbelen protestolarında görüldüğünü belirtti. “Sermaye kar ediyorsa, devlet de kar ediyordur” diyen Ceylan, bunların birbirini korumalarının “normal” olduğunu söyledi. Ekolojik yıkımın Kurdistan’da daha sert bir şekilde yaşandığına dikkat çeken Ceylan, şöyle devam etti: “Çünkü orada aynı zamanda ezilen Kürt ulusu var. Devlet burada ‘güvenlik’ politikalarını öne sürerek, bunu meşrulaştırıyor. Ama Akbelen’de açığa çıkan şey, tam olarak bunun çıplak bir şekilde devletin kimin tarafında olduğu gerçekliğiydi. Türk halkının da yanında değil devlet. Devlet, sermayenin devletidir. Bu yüzden Cudi’de çıkan yangınları söndürmüyorlar. Söndürmeye çalışan halka izin vermiyorlar. Çünkü orada ayrıca sermaye çıkarı için ormanların tomruklarına ihtiyacı var. Devlet de satıyor bunları. Aynı zamanda yakıyor ve oradaki halkın göç etmesine de sebebiyet veriyor. Bu da halkın kendi kültürlerinden, kendi topraklarından ayrılmalarına neden oluyor.”
‘KURTULUŞ EKOLOJİK SOSYALİZMDİR’
Birleşmiş Milletlerin (BM) ekolojik zirvelerini ya da şirket CEO'larının verdikleri kararlarla iklim krizinin çözülemeyeceğinin altını çizen Ceylan, “Kurtuluş ekolojik sosyalizmdir” dedi. Yeni bir düzen ve toplumsal değişimin gerekliliğine işaret eden Ceylan, “30 yıldır BM zirvelerinde devlet başkanları, CEO'lar toplanıp kararlar alıyor. Ama geldiğimiz aşamada karbondan çıkışı bırakın, ‘Big Oil’ gibi büyük şirketlerin petrol arttırma kararları almışlar. Ya da fosil yakıtların kullanımı, üretimi, okyanus altından bile çıkartılmasından bahsediliyor. Bu kapitalist devletlerin ve şirketlerin yaptıkları anlaşmalarla çözülebilecek bir şey değil. İklim krizinden en çok etkilenen bu halkın kendisi olduğu için, onun harekete geçmesi ve kendi toplumsal yaşamını kurmasıyla değişebilecek bir şeydir” şeklinde konuştu.
'EKOLOJİK MÜCADELE SİYASİDİR’
Ekolojik mücadelenin siyasetten uzak tutulmaması gerektiğini dile getiren Ceylan, sermayenin doğayı sömürü alanı olarak kullandığını sözlerine ekledi. Ceylan, “Tıpkı emek alanını sömürüp kendini oradan yükselttiği gibi. O yüzden bunlar birbirinden ayrı değil. Ekolojik mücadele bu yüzden siyasidir. Sosyalist hareket de ekolojik mücadeleyi küçük görme tutumundan çıkmalı. Bunlar iç içe girmiştir” dedi.
MA / Ömer İbrahimoğlu