ANKARA - Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sunduğu dilekçenin DAİŞ ve El Kaide’nin zihniyetini yansıttığını belirten tutuklu siyasetçi Nazmi Gür, “Benim vasiyetimdir. Ölürsem, Diyanet’e bağlı hiçbir imam cenaze namazımı kılmasın. Beni Kürt mellelerine emanet edin” dedi.
DAİŞ’in Kobanê yönelik saldırısı sonrasında Kurdistan ve Türkiye’nin pek çok kentinde 6-8 Ekim 2014’te yaşanan protestolar nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 28’inci periyod duruşmasının birinci oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü’nde bulunan salonda görülmeye başlandı.
Tutuklu bulunan Sabahat Tuncel ve pek çok siyasetçi ile avukatları duruşmada hazır bulunurken, Demirtaş, Yüksekdağ ve Gültan Kışanak ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bulundukları cezaevlerinden duruşmaya bağlandı. Duruşma savcısının değiştiği görüldü. Avukatların sebebini sorması üzerine mahkeme, savcının hasta olduğunu söyledi.
Duruşmada söz alan Avukat Nuray Özdoğan, bir önceki duruşmada mahkemenin verdiği ara karara tepki gösterdi. Duruşmaların süresiz bir şekilde devam etmesinin adil yargılama hakkının ihlali olduğunu dile getiren Özdoğan, “Hem mekânsal hem dem zamansal anlamda bir ‘şiddettir. Bizi sıkıştırdığınız süre ve mekana itiraz ediyoruz. Bizim buraya gelip gitmemiz bile büyük bir sorun” dedi. Özdoğan, Kışanak’ın ablasının hasta olduğunu ve entübe edildiğini, bu nedenle ilk olarak kendisine söz verilmesini istedi.
SEGBİS BAĞLANTISI KAPATILDI
Söz alan Gültan Kışanak, duruşmaların aralıksız bir şekilde sürmesinin işkence olduğunu söyledi. Taleplerinin karşılanmadığını dile getiren Kışanak, dosyaya gelen giden evraklara ilişkin beyanda bulunması üzerine mahkeme, ablasının hasta olmasına dair bir mazeretinin olup olmadığını yönünde beyanda bulunmadığını belirterek, sözünü kesti. Mahkeme, daha sonrasında ise SEGBİS bağlantısını kapatarak, Kışanak’ın beyanda bulunmasını engelledi. Duruşmada salonunda bulunan siyasetçiler ve avukatlar, duruma tepki gösterdi. Mahkeme başkanı, duruma itiraz eden Av. Özdoğan’a ve tutuklu siyasetçilere, “Laftan anlamıyor musunuz? Oturun yerinize” diyerek tehditlerde bulundu.
‘İLGİSİ YOK!’
Siyasetçi İbrahim Binici’nin avukatı Kemal Cihat Binici, esas hakkında mütalaaya dikkat çekerek, mütalaada Binici’ye dair daha önce açılan davaların aleyhine yansıtıldığını dile getirdi. Müvekkili ile ilgili gizli ve açık olmak üzere iki tanığın beyanda bulunduğunu dile getiren Binici, “Müvekkilim; salgın döneminde evinde Newroz kutlamış ve bu da suç olarak değerlendirilmiş” dedi. Kobanê olayları esnasında HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) sanal medyada paylaştığı paylaşıma dikkat çeken Binici, bu suçlamanın temelsiz olduğunu dile getirdi. Binici, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) aldığı Demirtaş ve Yüksekdağ kararlarına dikkat çekerek, suçlamanın çöktüğünü söyledi. Müvekkilinin MYK üyesi olmadığını belirterek, gizli tanık olan “Ulaş”ın beyanlarına işaret eden Binici, gizli tanığın müvekkili hakkında, “Kobanê olayları ile ilgisi yoktur” dediğini söyledi.
ANADOLU AJANSI’NIN TAKİP ETTİĞİ ZİYARET
Müvekkilinin Kobanê’ye gittiğini ve bunun da dosyada suçlama konusu yapıldığını dile getiren Binici, müvekkilinin dönemin hükümet ve devlet yetkililerin bilgisi dahilinde Kobanê’ye gittiğini söyledi. Müvekkilinin pasaport ile gittiğini ve devletin ajansı olan Anadolu Ajansı’nın (AA) da bu ziyareti haberleştirdiğini paylaşan Binici, Rîha’da yaşanan Kobanê olayları ilgisinin de olmadığını söyledi. Müvekkilinin “Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak” ve pek çok ağır suçlar ile yargılandığını dile getiren Binici, “Müvekkilinin siyasi faaliyetleri ile ‘devletin birliğini bozmak’ amaçladığı söylenemez. Buna dair ne iddianamede ne de mütalaada bir delil de ortaya konulmamıştır. Müvekkilinin hangi suçu, ne şekilde işlediğine illiyet bağı yoktur. Ayrıca suçun kişiselleştirmemesi nedeniyle de bu mütalaanın tarafımızca kabul edilmesi mümkün değildir” diye konuştu. Müvekkiline dair dosyada sanal medya paylaşımlarının da olduğunu dile getiren Binici, bu hususların da suç içermediğini dile getirdi. Binici, müvekkilinin atılı tüm suçlardan beraat etmesi gerektiğini dile getirdi.
DİYANETİN DİLEKÇİSİ
Tutuklu bulunan siyasetçi Nazmi Gür de taleplerinin verilen ara karar ile reddedildiğini anımsatarak tepki gösterdi. Dosyaya giren evraklara ilişkin de beyanda bulunan Gür, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın katılma talebine dair sunduğu dilekçeyi hatırlatarak, bunun fetva olduğunu ve reddedilmesi gerektiği yönünde talepte bulunduğunu, ancak bunun kabul edilmediğini söyledi. Gür, “Diyanet, dilekçesi ile istenen cezadan daha ağır bir ceza verilmesini istiyor. Bu ikili hukuk demektir. Diyanet, hukuken bu davada müşteki olamaz. Kürdün de Türkünde diyaneti değil mi? Kürtleri neden ayırıyor?” diyerek, tepki gösterdi.
KÜRT MELELERİNE EMANET EDİN!
Gür, mahkemenin dilekçeden sonra suç duyurusunda bulunması gerektiğini söyledi. Diyanet’in camilerin zarar gördüğünü iddia ettiğini belirten Gür, hangi camiinin zarar gördüğünü sordu. Gür, “Kaç tane camiye, nasıl ve ne şekilde zarar vermişim? Buna dair bir şey yok. Bu ırkçı, ayrımcı yazıya çanak tutmuşsunuz. Anayasal bir kurum olan partimizi suç örgütü gibi gösterip cezalandırılmamızı istiyor. Biz bunun peşini bırakmayacağız. Benim vasiyetimdir ölürsem, Diyanet’e bağlı hiçbir imam cenaze namazımı kılmasın. Beni Kürt imamlarına, melelerine emanet edin. Bu dilekçe, Suni, Hanefi ve Türk anlayışı. Bu aynı zamanda DAİŞ, El Kaide zihniyetidir. Biz İslam’ı diyanetten öğrenmedik. Haddini bilsin!” diyerek tepki gösterdi.
TEPKİ GÖSTERDİ
Emniyet ve İçişleri Bakanlığı’nın dilekçesine de değinen Gür, bu dilekçelerde de “ağırlaştırılmış müebbet”ten daha ağır bir cezanın talep edildiğini belirtti. Gür, “Ağırlaştırılmış müebbetten daha ağır ceza mı var? Bizi El Kaide’ye, DAİŞ’e mi teslim edeceksiniz?” diye sordu. Duruşmaların ara verilmeden yapılamasına tepki gösteren Gür, “Bir aceleniz mi var? Arkadaşlarımız savunmaya hazırlanmak için duruşmalara gelmiyor. Duruşmada arkadaşlarımızı dinlemeye hakkımız yok mu? Bunu neden engelliyorsunuz? Çökmüş bir iddianame, mütalaa ile karşı karşıyayız. Yoksa Diyanet böyle bir dilekçe sunmazdı. Bir yanda devlet kurumları toplanmış bir yanda biz varız. Düşmana karşı toplanmış gibi. Beni neyle, ne göre suçluyorsunuz? Üç yıldır ne ile yargılandığımı bilmiyorum” dedi.
Siyasetçilerin konuşmaları ardından mahkeme, duruşmaya ara verdi.