ANKARA - Ekoloji hareketlerinin doğa talanına karşı yarın Cizîr’de olacağını aktaran HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Naci Sönmez, “Akbelen’den Cudi’ye tek başına bir kurtuluş yok” dedi.
Ekolojik talan, Kurdistan’dan Türkiye’de birçok noktada orman kıyımlarıyla sürüyor. Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Akbelen Ormanı, Ankara Beypazarı’na bağlı Doğanyurt köyündeki ormanlık alan, Sivas’ın Avcıpınar köyünde bulunan ormanlık alanlar, maden ocakları için yok ediliyor. Rize’de bulunan ormanlık alan ise, Millet Bahçesi gerekçesiyle yok ediliyor. Mersin’de bulunan limon ve portakal bahçeleri, otel ve konutlar için kurutulmaya bırakıldı. Agirî'nin Giyadîn (Diyadin) bağlı Melleqere köyünde başlatılan altın madeni araması ve altın madeni ayrıştırılması için 37 hektarlık alanda siyanür kullanılırken, Şirnex’te Cûdî Dağı’nda 2019 yılından bu yana korucular tarafından ağaç kesimi yapılıyor.
İNSANSIZLAŞTIRMA POLİTİKASI
Halkaların Demokratik Partisi (HDP) Ekoloji Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Naci Sönmez, Kurdistan ve Türkiye’de devam eden ekolojik tahribatları değerlendirdi. Sönmez, Kurdistan’daki ekolojik tahribatın insansızlaştırma politikası olduğunu söyledi. “Cudi’deki yangınlara müdahalesizlik, kayıtsızlık, müdahale etmek isteyenlere müdahale edilmesi, iktidarın bilindik politikasıdır” diyen Sönmez, Türkiye’nin batısında yürütülen ekolojik tahribatın ise seçimlerden sonra hoyrat bir hal aldığını kaydetti. Sönmez, “Akbelen'in ayrı bir özelliği var. Akbelen, ekoloji mücadelesi alanında yerel halkın iradesini ortaya koyduğu ve 2 yılı aşkın süredir toplumsallaşan bir şey oldu. Akbelen umut, umut Akbelen oldu. Bu nedenle oraya politik olarak saldırılıyor. Bu toplumsal dayanışmayı, toplumsal mücadele zeminini geriletebildikleri zaman, direnişi parçalayacaklarını ve lokal hale getireceklerini düşünüyorlar. Ekolojik mücadele alanında bütünlüklü bir toplumsal muhalefet dinamiğinin olmasını arzu etmiyorlar. Bu nedenle bir devlet, iktidar siyaseti yürütülüyor” dedi.
SAVAŞ SİYASETİ
Yürütülen ekoloji politikasının uluslararası kapitalizm politikasına uyumlu bir siyaset olduğunu söyleyen Sönmez, doğal varlıkların meta olarak görüldüğünü ifade etti. Sönmez, “Halbuki doğa bir bütündür ve biz insanlar da onun bir parçasıyız. Bu esas olarak ekosistemi yok etmeye dönük bir savaş siyaseti. Bu durum mücadeleye, direniş odaklarına karşı bir savaş halini içeriyor. Bu nedenle ekoloji mücadelesi alanındaki direnişi iktidarın savaş politikası olarak değerlendiriyor ve buna karşı tutum almaya çalışıyoruz” diye konuştu.
ORTAK MÜCADELE
Cûdî başta olmak üzere Kurdistan’daki ekolojik yıkımlara yönelik sessizlik halini eleştiren Sönmez, “Hem Kürt hareketini hem de HDP'nin birleşik mücadelesini şeytanlaştıran, terörist ilan eden, toplumsal mücadele alanlarından uzaklaştırmaya çalışan bir siyaset var. Bunu bir seçim siyaseti olarak da yürüttüler. Bu sadece ekoloji mücadelesi alanından doğru düzenlenebilecek, kurtarılabilecek bir sorun değil. Bu demokrasi mücadelesinin ortaklaştırılması ile çözülecek bir mevzu. Bunu sadece ekoloji mücadelesi alanına hapsedersek başarılı olamayız. Sonuç olarak demokrasi ve ekoloji mücadelesinde ortak mücadele stratejisini hayata geçirmeliyiz” sözlerine yer verdi.
'TEK BAŞINA KURTULUŞ YOK’
Sönmez, şöyle devam etti: “Biz ekoloji mücadelesinde Akbelen’den Cudi’ye, Cudi’den Akbelen’e mücadelenin birleştirilmesini savunuyoruz. Ekolojinin siyaseti olmasını önemsiyoruz. Ekoloji mücadelesi de artık bir paradigma, bir fikriyattır. Ekolojik ve demokratik bir toplumu arzu ediyoruz. Bunun takibini yapmaya da devam edeceğiz. Bütün çabamızı bu alanda yoğunlaştıracağız.”
Sönmez, 5 Ağustos’ta ekoloji hareketleriyle ekolojik talana karşı Şirnex’in Cizîr (Cizre) ilçesinde olacaklarını aktararak, “Tek başına kurtuluş yok. Ya hep beraber ya hiçbirimiz” dedi.
MA / Yüsra Batıhan